BÖLÜM -1-

16 2 2
                                    

BİGA GAZETESİ

TOPLUM HABERLERİ

Çanakkale bölgesinde iki yıl içinde otuz dört çocuk kayboldu. Yeterince dikkatli misiniz? Bir gencin başının dertte olduğunu gösteren işaretlerin farkında mısınız? Çocuğunuzun okuldan sonra nereye gittiğini biliyor musunuz? Yardıma mı ihtiyacınız var?

Akşam yedide, Kurtuluş Parkı'nda, İmam Muhammed Nur İslam'ın yönetiminde yapılacak kasaba toplantısına gelin. Belediye Başkanlığı önerilerde bulunacak ve birlikte dua edilecektir.

Tüm endişeli aileler davetlimizdir.

BU ÇOCUĞU GÖRDÜNÜZ MÜ?
Deniz Malkoç
Doğum tarihi: 8 Ağustos 1996
Kayboluş tarihi: 16 Ekim 2009
Cinsiyet: Erkek
Irk: Kafkas
Saç rengi: Kahverengi
Göz rengi: Mavi/Yeşil
Boy: 146,3 cm
Kilo: 40,8 kg
Kaybolduğu yer: Biga
Olası neden: Kaçırılma
BİLGİ SAHİBİ OLANLAR AŞAĞIDAKİ ADRESLE İRTİBATA GEÇEBİLİRLER
Türkiye Kayıp Çocuklar Servisi Ücretsiz Hat: 0850-123-4-567

♦♦♦♦♦

Altı hafta, dört gün, on altı saat ve yirmi dakika önce hapishane kapısı Azra'nın üzerine kapandı. Okul yaz tatiline gireli yedi hafta oldu. Allah onu bu odaya hapsetti ama onu buradan kurtarmak için duadan daha fazlası gerekiyor. Allah'a karşı nasıl dua edebilirsiniz ki? 

İmam Muhammed Efendi zeytinyağı sürülmüş o saçlarıyla her gün geldi ve Azra'nın ruhu için dua etti. Adeta şeriat mahkemesinin en büyük üyesi olan annesi, Azra'yı uyuşturmuş; o ve İmamla birlik olup Azra'yı, demir parmaklıklı bir hapishane kapısı taktıkları bu odaya taşımışlardı.

Söylediklerine göre bu, onun iyiliği içindi. Şeytan onu ele geçirmiş, onu almış, ona sahip olmuştu. Bu büyük yüce İmam onu temizleyecek, içindeki şeytanı çıkaracaktı. Biga Müslüman Kardeşler Cemaati bu işi sağlama almak için bir dindar ordusu gönderecekti.

Azra Akın'ın kısa yaşamında bu felaketi hızlandıran üç temel olay olmuştu. Acımasız bir mantıkla ilerlemişlerdi ve Azra'nın onları engellemek için yapabileceği hiçbir şey yoktu.

Azra'nın hesaplarına göre birinci ve en önemli olay, lisenin ilk yılında Çınar Öztürk'e âşık olduğunu fark etmesiydi. On beş yaşında, muhteşem gözleri ve çarpık bir gülüşü olan Çınar, Azra'nın kalbinin bir kolibri gibi pır pır atmasına neden oluyordu.

Çınar, sessiz, sakin, biraz içine kapanık ve o yıl en iyi notları alan bir çocuktu. Hiç kimse ona sataşmazdı, herhangi bir sorun yaşamadan ve lakap takılmadan bir inekle sohbet edebilir, onlardan biri olmadığı halde havalı sporcu tayfasıyla gülüp şakalaşabilirdi. Ona sadece uzaktan bakarak zihninde çok fazla şey olduğunu anlayabilirdiniz.

Şimdiden hangi üniversiteye gideceğini planlamıştı ve dersleri gerçekten ciddiye alıyordu. Tabii kendisini daha normal göstermek için Güreş takımına girmeyi denedi ama onu reddetmeleri için bir deneme müsabakası yetmişti.

Azra tribünlerden bu oyunu izlemiş, Çınar oyundan sonra soyunma odasına doğru giderken onu rahatlatmak için birkaç kelime söylemişti. Çınar da gerçekten durup onu dinlemişti. Yaşamı boyunca Azra'ya bir tek kelime etmemiş olsa da, orada keyifsiz ve mutsuz bir halde dikilmişti. Azra'nın ona söyleyecekleri vardı.

"Bence seni taklına almaları gerekirdi. Gerçekten de çok iyiydin."
Çınar omuz silkti. "Bu utanç verici durumuma hiç kimsenin tanık olmasını istemezdim ama teşekkürler, Azra," dedi. "Sanırım yeterince güçlü değildim, ha?" Şişmeye başlayan morluklarını işaret etti. Oyun sahası gerçekten de vahşi bir yer olmuştu.
"Sanırım basketbol bana daha iyi gelecek."

AZRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin