Harry, Ron ve Hermione dört bir yandan gelen tebrikleri kabul edip asansöre kendilerini zor attılar, ardından büyük bir büyücü kalabalığı eşliğinde Atrium'a indiler. Asansörde dikilenlerin arasından zorlukla sıyrılıp katlanır kapılardan çıkarken Mr Weasley ile ayaküstü vedalaştılar. Mr Weasley artık bürosunda bekleyen işleri tamamlamak üzere 2. seviyeye inmek zorunda olduğunu belirterek özürlerini sundu ve ona dair gördükleri en son şey kalabalığın arkasında kaybolmadan önce coşkuyla salladığı sağ eliydi. Ron onları Atrium'dan yeni yapılmış restorana doğru heyecanla sürükledi.
"Müthiş bir yerdir. Kingsley Chef Wizard'ı burada bir şube açmaya ikna etti. Eh, Bakanlıkta kaç kişi çalıştığını düşünürseniz son derece mantıklı. Yemekleri bir harika, özellikle Hipogrif soslu, kekikli tereyağlı biftekli sandviçi mükemmel. Tabi orman baharatlı tavus kuşu ve peynirli krep ile salça gezdirilmiş patates püresiyle servis ettikleri ballı köfte topları da çok seviliyor. Ben yine de biber serpilmiş humus güveç ya da rendelenmiş kaşar ve domatese serili, kekikli karides küplerinden yemeyi düşünüyorum."
Hermione açık bir şaşkınlık ifadesiyle "Ron, kendini aç hissetmediğin herhangi bir an hatırlıyor musun?" diye sordu.
Ron, Hermione'nin elini çekiştirirken telaşla yanıtladı: "Hayır, kesintisiz açlık bir Weasley erkeği olmanın ön koşuludur. Annem hep babamla benim midemizde Mantikor beslediğimizi söyler durur."
Sonunda restorana geldiler. Kapısında bir asanın ucundan çıkan yıldızların yemek tabağının dumanına karıştığı (hareketli) hoş bir tabela vardı ve duman Chef Wizard yazısını oluşturacak şekilde yüksek tavana doğru süzülüyordu. Harry girişe adım attığı anda etrafını hoş yemek kokuları sardı. Duvarlar ahşaptı ve türlü türlü et yemeklerinin iştah açıcı tabloları asılmıştı. Koridor boyunca diz hizasına raflar yerleştirilmişti ve bu raflarda şarap şişeleri diziliydi. Harry Ahududu, böğürtlen ve kayısı şaraplarının yanında Hipogrif Kanadı, Hogsmeade feri gibi etiketinde özel rekolte baskısı olan pahalı görünüşlü şarapları ayırt etmeyi başardı. O sırada misafirleri ağırlayan Hoşgeldiniz Cadısı'na yaklaşan Ron, "Burası hem Büyücü Klası hem de Peynirli Tatlar Seceresi dergilerinden tam puan aldı," dedi.
Turuncu, altın sarısı şık bir cübbe giymiş olan cadı onları serayı andıran geniş bir salona yönlendirdi. Her tarafı camla kaplı bu salon mavi bir gökyüzü ve enfes bir Londra manzarasıyla çevriliydi. Harry bunların büyü marifetiyle yapıldığını bilmesine rağmen etkilenmekten kendini alamadı. En az kırk adet U şeklinde krem rengi deri koltuk koyu kahve dış kaplamalarıyla tavana uzanan ahşap kolonlara bağlanıyordu. Dolu olan masalardan düşünselini andıran beyaz bir duman yükselip tavanda birleşiyor ve sürekli şekil değiştiren helezonlar oluşturuyordu. Harry'nin nereye baktığını fark eden Hermione, "Ah, bu akan sohbetseli olmalı. Kalabalık bir yerde dönen sohbetin konusuna göre şekil değiştirir." Harry yakın masalardan birinde Quidditch konuşulduğunu fark etti. Masanın tepesinde yüzünde donuk bir ifadeyle Victor Krum, altın snitch'in peşinde tehlikeli manevralar yapıyordu. Bir başka masada konu süpürgelerdi ve Ejder Nefesi ile Ateşoku ağır ağır havada turluyordu. Harry masadakilerin en iyi süpürgenin hangisi olduğunu tartıştıklarını tahmin etti.
Cadı onları geniş pencerelere yakın bir masaya oturttu ve birer menü uzattı. Harry menüdeki hangi yemeğe dokunursa o yemeğin kokusunu almaya başladığını fark etti. Ron karides küpleri ve ballı köfteleri uzun uzun kokladıktan sonra kararsız kaldı ve sonunda ikisini de sipariş etti. Harry biftekli sandviçi denemek istedi. Hermione ise yirmi sekiz peynirli, karlı Fransız bahçesi isimli salatayı tercih etti. Cadı siparişlerini havada süzülen bir tez tekrar tüyüyle not etti, menüleri topladı, onları başıyla nazikçe selamlayıp masayı terk etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry Potter ve Kızıl Pelerin #Wattys2018 Galibi
FanfictionHogwarts'a geri dönmeye ne dersiniz? Ya Harry ve Ron'un adım adım Seherbaz oluşunu, Hermione'nin Bakanlık'ta parlayışını görmeye? Azkaban'ı ziyaret etmeye? Müthiş Quidditch maçları izlemeye? Harry Potter ve Kızıl Pelerin, Hogwarts Savaşı'nın ardında...