Sonunda Gawain Robards'ın odasından çıkabildiklerinde hava artık kararmıştı. Mr Weasley'in bürosuna varana kadar ilk seherbazlık görevlerini tartıştılar. Harry mağaranın ne kadar kasvetli ve ürkütücü bir yer olduğu konusuna çok değinmeden Dumbledore ile yaşadığı tecrübeyi tekrar anlattı. Ron ise makul bir ses tonuyla kendi kendini ikna etmeye çalışıyordu, "Belki de İnferius'larla uğraşmak zorunda kalmayız. Belki sadece gölün dibine uzanmış, yosunların arasında kestiriyorlardır." Harry ise onun kadar iyimser değildi, mağarayı hiç görmemiş olan Ron'un aksine bembeyaz eller tarafından suyun altına çekildiği günün anıları tazeydi. "Bakanlık açık bir şekilde buna ihtimal vermiyor," dedi kısaca. Ron'un suratı asıldı.
Büroya girdikten sonra olanlara dair sorulan soruların tamamına üstün körü cevaplar verdiler. Mr Weasley ikisinin durgun ve ketum havasından bir sorun olduğunu sezmiş ancak yine de fazla üstelememişti. Hermione ise bir saat kadar sonra Thornburn ile olan buluşmasından çıktığında onların aksine gururlu ve keyifliydi. Kalınca toplantı notlarını bir klasöre doldurup dosyayı iki eliyle göğsüne dayamıştı. Atrium'da yürürken olan biteni hızla anlatmaya başladı.
"Mr Thornburn ile fikirlerimiz ciddi anlamda uyuşuyor. Benim Bakanlıkta çok başarılı olacağımı düşünüyor. Ev cinlerinin ailedeki statülerinin resmileşmesi, kıyafet verilerek azledilmeleri durumunda tazminat almaları gibi düşünceleri var. Ev cinlerine karşı işlenmiş kabahatlerde büyücülerle aynı statüde olmaları için çalışmalarımı destekleyecek. Ayrıca Kurt adamların her dolunayda Seherbaz bürosuna teslim olup tehlike geçtiğinde serbest kalmak kaydıyla tam zamanlı çalışabilmelerine de olanak vermek istiyoruz. Bu konudaki yasaya isim bile bulduk: Lupin yasası! Nasıl ama?" Beklediği coşkulu tepkiyi alamayınca kaşlarını çattı. "Siz ikinizin nesi var?"
Cebindeki bozuklukları fıskiyenin altındaki havuza boşaltmakla meşgul olan Harry "sonra" diye fısıldayıp başını salladı ama Mr Weasley zaten onları duyamayacak kadar önden yürüyordu. Bakanlıktan çıkıp Kovuk'a cisimlendiklerinde dahi gergin hava dağılmadı. Hatta eve girdiklerinde Mrs Weasley'in soğuk tavırlarından Mr Weasley'e hala bozuk atmakta olduğu anlaşıldı. Yine de Ginny'yi yeniden görmek Harry'ye iyi geldi. Kovuk'ta hiç alışık olmadıkları kadar resmi, sıkıcı ve neyse ki kısa bir akşam yemeği merasiminden sonra hep beraber bahçedeki kurbağalı gölün yanındaki çardağa indiler ve ay ışığı altında o gün yaşananlara dair uzun bir sohbete başladılar.
Hermione Ginny'nin son sınıf kitaplarını teker teker inceledi ve Fourish'n Bott's'a sipariş vermek üzere isimlerini not aldı. Ginny'ye ayrıca son derece şık bir mezuniyet cübbesiyle yeni bir süpürge alınmıştı. Hermione ile Ginny kafa kafaya verip cübbeyi uzun uzun incelediler ve en uygun saç modeli ve aksesuarlar üzerine uzun bir tartışmaya girdiler. Ardından sıra Harry ile Ron'a geldi. Ron Grines'in kendilerini nasıl sıkıştırdığını anlattığında Hermione pek de umdukları tepkiyi vermedi.
"Eh, sizi korumaya çalıştığı çok açık değil mi? Yani sizi küçümsemek ya da aşağılamaktan ziyade sanki sizin ve diğer Seherbazların hayatını tehlikeye atmaktan kaçınmış gibi geldi bana. Aslında bu işi ne kadar istediğinizi anlamak için sizi denemiş olması da mümkün. Öff Ron!"
Ron o konuşurken gözbebeklerini çardağın tavanına dikmiş, ağzını yamultup kafasını iki yana sallayarak Hermione'nin çokbilmiş, sevimsiz bir taklidini yapmakla meşguldü. Ancak Hermione'nin yaklaşımından tek memnun olmayan o değildi. Harry de tatsız tatsız söze karıştı.
"Acaba Lord Vold... 'öff Ron', Kim Olduğunu Bilirsin Sen'i yok etmiş olmamızı neden kimsenin umursamıyor olduğunu merak eden tek ben mi varım? Çoğu insan bunu Seherbaz Bürosuna sınavsız girmemiz için yeterli başarı sayar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry Potter ve Kızıl Pelerin #Wattys2018 Galibi
FanfictionHogwarts'a geri dönmeye ne dersiniz? Ya Harry ve Ron'un adım adım Seherbaz oluşunu, Hermione'nin Bakanlık'ta parlayışını görmeye? Azkaban'ı ziyaret etmeye? Müthiş Quidditch maçları izlemeye? Harry Potter ve Kızıl Pelerin, Hogwarts Savaşı'nın ardında...