Ron, Grimmauld Meydanı On İki Numara'nın birinci katında, şöminenin karşısındaki sarmaşık desenli yeşil koltukta uzanıyordu. Bir zamanlar Regulus Arcturus Black olarak bilinen büyücünün, daha doğrusu ondan arta kalan yaratığın saldırısından kurtulmaya çalışırken incinen sağ kolu sarılıydı; Hermione kucağında üzerinde dumanlar tüten bir tas ile yanı başındaki tabureye çökmüş, Kreacher'ın hazırladığı sıcak çorbayı ona içirmeye çalışıyordu. Ancak Ron inferiuslarla dolu mağarada yaşananları kendi üslubuyla tekrar canlandırmakla meşgul olduğundan Hermione'nin bu konuda pek başarılı olduğu söylenemezdi.
"...Tam o sırada Harry bana bağırdı! Arkamı döndüm, bir de baktım İnferius bana doğru geliyor. Tüm gücüyle saldırdı! Bana vurmaya çalıştı, gardımı alıp hemen savuşturdum!"
Ron, darbeyi nasıl savuşturduğunu göstermek için sol kolunu sertçe havaya kaldırdı. Bu hareket incinen diğer kolunu da sarstığından canı yandı ve yüzünde bir acı ifadesiyle devrilerek koltuğa gömüldü.
Hermione kızgın ve bıkkın bir ses tonuyla, "Yavaş ol Ron, birazcık dikkat etsen kolun şimdiye dek çoktan iyileşmişti," dedi.
Ron sanki onu hiç duymamış gibiydi, "...Sonra kafasından tutup onu ittim, ama elindeki koca baltayla..."
Harry, Ron'un abartılı anlatım tarzı yüzünden ağzından fırlayan kahkahayı zorlukla zapt ederek sahte sahte öksürdü. Ron ona sitemle baktı ve sözlerine devam etti:
"...Yumruğuyla demek istedim; bana vurmayı başardı; sonra diğer İnferiuslar, ki en az yüz tane saydım..."
Harry içmekte olduğu balkabağı suyunu ifritlerin sarmaşıkların ardında gizlendiği Black halısına püskürttü, Hermione artık dayanamayarak Ron'u susturdu ve kızgın bir ifadeyle:
"Kingsley ile Gawain'i hiç affetmeyeceğim! Şu halinize bir bakın! Bu olanları Mrs Weasley öğrensin bir bakın neler oluyor!" diye çıkıştı. Ama o an konuşması en az Molly Weasley kadar tehditkardı.
Harry ağzını ve kot pantolonunu kağıt peçeteyle silip sükûnetle, "Ron'un annesi bu işi öğrenmeyecek, çünkü ona söylemeyeceğiz Hermione. Olanları öğrenirse burada bir gün daha kalamayız. Bakanlıktaki sorumluluklarımıza da elveda deriz," dedi.
Hermione kaşlarını çatıp tepkili bir şekilde baktı, yine de lafı fazla uzatmamayı tercih etti.
O sırada Kreacher, başının üzerinde kocaman bir tepsi, içinde neredeyse kendi boyuna gelen dev bir çaydanlık, yanında çay takımı ve silme tarçınlı kurabiyeyle dolu kocaman bir tabakla odaya girdi.
"Efendi Wizzy'nın başka bir isteği olur mu? Efendi Wizzy kendini iyi hissediyor mu? Kreacher ona hemen ağzına layık bir tost yapabilir."
Kreacher yürürken boynunda Arcanus Grines'in Regulus Black'in cüppesinden aldığı altın saat sallanıyordu. Ev cini, Harry bu saati ona verdiğinden beri hiç çıkarmamıştı; halinden o kadar memnundu ki kendisinden her isteneni yerine getirebilmek için için evde dört dönüyordu. Hermione onu üzmemek için Regulus'un cesedinin bir İnferius'a dönüştürüldüğünün anlatılmasına izin vermemişti.
Ron, Kreacher'ın getirdiklerini görünce Hermione'nin içirmeye çalıştığı çorbayı bırakıp tarçınlı kurabiyelere saldırdı. Kreacher çayları koydu, kurabiye tabağını Ron'un kucağına bırakıp, görkemli bir reverans yaparak odadan çıktı. Ron'a sinirlenen Hermione pöfleyerek gözlerini devirdi ve tam karşıdaki koltuğa, Harry'nin yanına oturdu. O sabah boz bir posta baykuşunun getirdiği Gelecek Postasını tekrar eline aldı. Manşette Rita Skeeter imzalı haberin başlığında dev puntolarla BAKANLIK İNFERİ'LERE KARŞI yazıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry Potter ve Kızıl Pelerin #Wattys2018 Galibi
FanfictionHogwarts'a geri dönmeye ne dersiniz? Ya Harry ve Ron'un adım adım Seherbaz oluşunu, Hermione'nin Bakanlık'ta parlayışını görmeye? Azkaban'ı ziyaret etmeye? Müthiş Quidditch maçları izlemeye? Harry Potter ve Kızıl Pelerin, Hogwarts Savaşı'nın ardında...