Yurei Ormanında

1.6K 121 91
                                    


Harry derin uykusundan yoğun bir baş ağrısıyla uyandı ve ilk fark ettiği şey etrafındaki sesler oldu: Ağaç yapraklarının hışırtıları, kuş cıvıltıları ve kuvvetle esen rüzgârın uğultusu. Sonra, elleri bağlı, sırtı bir ağaca yaslanmış, oturur durumda olduğunu anladı. Gözlerini aralayıp etrafını görmeye çalışırken başına gelenleri bölük pörçük hatırlamaya başladı.

Bakanlık'ın eğitim salonundaydı; yazılı sınavda aniden terlemiş, başı dönmüş ve sanrılar görmeye başlamıştı. En son hatırladığı şey ise Theodore Pullman tarafından yerde sürüklenişiydi. Olanlar konusunda ilk varsayımı Pullman'ın içtiği suya bir tür zehir karıştırmış olma ihtimali üzerineydi. Suyu içene kadar sıra dışı bir şey hissetmemişti. Harry içten içe, ikram edilen hiçbir şeyi içmeyen ve sadece kendi özel şişesini kullanan Alastor Moody'yi takdir etti. Buradan bir şekilde kurtulmayı başarırsa aynen onun gibi yanında kendi şişesini taşımaya karar verdi.

Karşılaştığı ihanet pek çok şeyin sebebini de açıklıyordu. Kreacher'ın öldürülmesinin ardından o gece ev ciniyle evde yalnız olacağını kimin bilebileceğini uzun uzadıya düşünmüştü. Oysa her şey şimdi apaçık ortadaydı; Noel günü Wimple'ın ofisine giderken asansöre bindiklerinde Grimmauld Meydanı'nda Kreacher ile olacağını söylediğini hatırlıyordu. Harry, burnunun ucunda planlanan ve yaşanan böyle büyük çaplı bir ihaneti fark etmeyen Gilbert Wimple'a zihninde verdi veriştirdi.

Gözlerini birazcık daha araladı ama tedbiri elden bırakmadı; etrafında birileri varsa kendine geldiğini fark etmemeleri önemliydi, bu durum ona ufacık da olsa avantaj sağlayacaktı.

Arkasında kalın, güçlü bir erkek sesi duydu:

"Daha ne kadar bekleyeceğiz? Sabrım taşmaya başladı Pullman."

Tam sağından, dört ya da beş adım mesafeden biri yanıt verdi, "Sana cevap veremez, adam dilsiz unuttun mu Rodolphus? Al bu parşömeni..."

Ölüm Yiyenler... Harry söylenenleri daha da can kulağıyla dinlemeye başladı.

Çam iğneleri, kurumuş yapraklar ezildi, hışırdayan bir kağıt parçası el değiştirdi ve bir tüy, parşömenin üzerinde hızla gezindi.

"Bu durumda şimdiye kadar uyanmış olması gerekirdi. İksirin etkisi düşündüğümüzden daha ağır olmalı. Kalıcı hasar görme ihtimali var mı Nott?" diye sordu Rodolphus endişeli bir sesle.

Suç ortağı sükûnetle yanıtladı, "Sanmam, Knockturn yolundaki adam işini biliyor gibiydi. Kısa sürede uyanacaktır..."

Kalın, tok ses, bıkkın bir tonla, "Bu durumda biraz daha zamanımız var demektir..." Tehditkâr bir tonlamayla devam etti, "Unutmayın, ona canlı ve tek parça ihtiyacımız var, en azından şimdilik."

Harry uzaklaşan ayak seslerini duydu, Rodolphus, "Bu süprüntüleri kaldır, artık onlara ihtiyacı olmayacak" dedi sertçe. Bahsettiği süprüntüler muhtemelen Harry'nin eşyalarıydı. Üzerinde siyah pantalonu ve gömleğinden başka bir şey yoktu. Asası, cüppesiyle beraber alınmıştı. Ama en azından yakınındaydılar ki bu da bir şeydi.

Lestrange "Bana ihtiyacınız olursa seslenin," diye söylendi. Ayak sesleri uzaklaştı.

Harry için bu iyi bir fırsattı. Eğer bir şekilde Nott'un dikkatini dağıtıp onu alt edebilirse, Pullman Rodolphus'a seslenemeyecekti. Tedbirsiz davranacakları bir anı yakalamalıydı, ama bunu nasıl yapacaktı?

Aklına bir fikir geldi... Ona canlı ihtiyaçları vardı, bu yüzden de belli ki verdikleri iksirin dozunu ayarlayıp ayarlayamadıkları konusunda endişe taşıyorlardı. Ya onlara aşırı dozdan dolayı ölmekte olduğunu düşündürürse?

Harry Potter ve Kızıl Pelerin #Wattys2018 GalibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin