Ölümün Efendisi

3.1K 153 165
                                    

Harry loş bir koridordaydı, asasının cılız ışığında etrafını büyük bir dikkat ve titizlikle inceleyerek ilerliyordu. Ahşap maun kapılarla doluydu burası. Düşmanı bu kapıların birinin ardında gizleniyor olabilirdi.

"Homenum Revelio..."

Nefesini tuttu ama hiçbir şey olmadı. Karanlıkta gözle görülmeyen anca hissedilen bir fırtına yaklaşıyordu sanki. Harry'nin duyuları keskin, adımları kararlıydı. Her birini büyük bir dikkatle atıyor bir yandan da yaşadığı kaybın üstesinden gelmeye çalışıyordu. Arcanus Grines gitmişti. Ağabeyi, yoldaşı, ortağı... Onun da ismi Harry'nin kayıplarını içeren uzunca listeye eklenmişti.

Bir zamanlar Salazar Slytherin'in yaşadığı malikanede, Ölüm Yiyen Rodolphus Lestrange'i takip ediyordu. Yıllar önce Seçmen Şapka'nın belirttiği gibi, Hogwarts'ın dört kurucusundan biri olan efsanevi Büyücü bataklıklardan geliyordu. Malikanenin çevresi göl ve bataklıklarla kaplıydı. Bulunduğu ev bir nabız gibi atıyordu etrafında. Harry her atışında içinde saklı kötülüğün yanında ihtişamı ve karmaşayı da hissediyordu.

Duvar kağıtlarındaki karanlık imgeler hareket ediyor gibiydi. Bu cılız ışığın bir oyunu muydu? Yoksa ruh hali onu yanıltıyor muydu? Kapıların yanında karanlık goblenler, Slytherin soyundan gelen kara büyücülere ait olduğu anlaşılan büstler. Harry bunları göz ucuyla fark ediyordu, dikkati zemine çevriliydi, teki kanlı ayak izlerinde.

Rodolphus Lestrange yaralıydı. Harry kapının iki yanındaki kolonları patlatarak ağır taş yığını altında kalmasını sağlamıştı. Lestrange'in dinlenmeye, hatta belki de tedaviye ihtiyacı vardı. Harry ise Grines'in kuralını uyguluyordu: Hasmın yaralıysa dinlenmesine izin verme: Yorgunluk pes etmenin ilk adımıdır.

Koridorun sonunda, dirsek çizerek doğu yönüne kıvrıldığı yerde bir hareket sezdi sanki. Şahlanan at heykelinin arkasında gizlenmiş bir gölge kıpırdanıyordu. Bu keşfini belli etmeden hafifçe asasını kaldırıp kendisini savunmaya hazırlandı. Ta ki saldırı için en avantajlı konuma geçene kadar bekleyecekti bu şekilde. O anda gölge yer değiştirdi ve kırmızı bir lanet karanlığın bağrından ok gibi fırlayarak geldi. Harry asasının bir hareketiyle laneti def etti. Pusu boşa çıkmıştı, tatmin duygusuyla karşı saldırıya geçti. Yolladığı ilk sersemletme büyüsü ata binen büyücünün elinde tuttuğu kılıca isabet ederek parçaladı. Gölge elini hemen yanındaki kapıya attı, Harry'nin yolladığı ikinci büyü de kapının üst pervazına isabet edip tahta parçalarının dökülmesine sebep oldu.

Lestrange topallayarak kapıdan içeri daldı. Harry elinden geldiğince hızlı koştu ve kapı ağzında yine tedbirli duruşa geçti. Asasının bir hareketiyle de kapıyı yavaşça açtı.

Ama tedbiri boşunaydı. Lestrange dövüşü bırakmış, kaçış planına geçmişti bile. Geniş salonun karşı duvarında asılı dev bir tablonun önündeydi. Yüzüne dökülen uzun, keçe gibi saçlarının arasından Harry'ye çok kısa bir an baktı, sonra da gömleğinin manşetinde arabesk desenler bulunan sol elini tabloya uzattı. Sanki bir tül perdesinden geçermiş gibi önce kolu ve ardından tüm bedeni tablonun içinde kayboldu. Harry'nin çaresizce yolladığı lanet masanın etrafına dizili sandalyelerden birine çarparak yaktı. Aynı geçidi kendisi de kullanmak üzere koştuysa da diğer tarafa geçemedi. Parmaklarıyla yokladı ama geçit kapanmıştı.

Lestrange sol kolunu uzatıp geçmişti tablodan. Karanlık işaret Ölüm Yiyenlerin sol koluna dağlanırdı. Harry bu portal her nereye açılıyorsa ancak Karanlık İşaret'e sahip Büyücülerin geçebileceği şekilde büyülendiğini tahmin etti. Ölüm Yiyenler buna benzer bir taktiği, Dumbledore'un öldüğü gece Astronomi Kulesine giden yolu düşmanlarına kapamak için kullanmıştı. Karanlık İşareti olmadığı ve asla olamayacağına göre peki şimdi ne yapmalıydı?

Harry Potter ve Kızıl Pelerin #Wattys2018 GalibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin