Servise bindiğimde bazılarının bana baktığını gördüm. Umursamamaya çalışarak boş bir yere oturdum. Gerildiğimin farkına vardığımda yol bana hiç bitmeyecek gibi gelmişti. Geldiğimizi fark ettiğimde servisten hızlıca inmeye çalıştım. Kafamı servisin üst kısmına çarpmam bugünün kaçınılmaz rezilliklerindendi. Tam yürümeye başlayacaktım ki başımda bir el hissettim. Koyu kahverengi gözlü 170 boylarında kumral kıvırcık saçlı biriydi. Onu incelemeye daldığım için ne dediğini anlamamıştım.
" Hey,sana diyorum ?"
"E e efendim ? " kekelediğimi farkettiğimde kendime küfür savurdum.
"İyi misin?"
"Evet,te teşekkürler "
"Yenisin galiba "
"Evet."
"Birinci sınıf mısın ?"
"Evet,sen?"
"Üç. Adım Doruk"
"Duru." elini sıktıktan sonra sıra olmamız gerektiğini söyledi. Arka tarafa çıktık.
Doruk ilk arkadaşım olmuştu. Aslında sadece küçük bir tanışmaydı. Hocalardan biri-büyük ihtimalle müdürdü-sınıfımı gösterdi. Sınıfa çıktıktan sonra ikinci sıraya oturdum. Girişken bir yapıya sahip olduğum için sınıftakilerle hemen konuşmaya başlamıştım. Birden başım döndü. Umursamadım çünkü bu daima oluyordu. Sınıfta Çağla,Ece,Mert gibi birçok kişiyle hemen tanışmıştım. Sınıfım çok canayakın insanlarla doluydu. İkinci dönem olduğu için herkes birbirini tanıyordu. Tek yabancı bendim.
Yakın bir arkadaş bulma konusunda ısrarlıydım.Çünkü daha önce hiç yakın arkadaşım olmamıştı. Aslında bahsettiklerimin içinden en çok Mısra ile yakınlaşmıştım. Fiziksel özelliklerimiz birbirine çok benziyordu. Sanki tek farkımız onun esmer benimse kumral olmamdı.Uzun boyluydu. Uzun koyu kahverengi saçları ve iri bir yapısı vardı fakat kilolu değildi. Benim gibi kahverengi gözleri vardı.Benim düz açık kahve saçlarım ve ona yakın boyum vardı. Benziyorduk. İster istemez hoşuma gitmişti. Şu ana kadar tek uzun boylu arkadaşım olacaktı.
Sınıftakiler şimdiden yazılıların konusunu açmışlardı. Kimya hocamızla konuşuyorduk sınıfça. Şengül Hoca. Çok iyi birine benziyordu. Bunu ilerleyen zamanlarda görecektik.Tam da tenefüsü beklerken zilin çaldığını Mısra bana söylemişti.
"Duru,aşağı inelim mi ?" Bunu duyduğumda istemsizce gülümsedim. Evet,bu benim yakın arkadaşım olacaktı.
" Tabiki,olur.Bahçeye bile çıkarız istersen " bunu öyle bir samimiyetle söylemiştim ki ben bile şaşırmıştım. Yakın arkadaşım diye kendi kendime mırıldanırken kantine geldiğimizi gördüm.Mısra bir şeyler aldıktan sonra bahçeye çıktık. Birbirimizi tanımaya çalıştık.İçeri zili çaldığında kendi kendime şöyle dedim.
"Baba,lütfen.Bir daha okul değiştirmek istemiyorum.Bu okula bayıldım.Ve tabi en yakın arkadaşım olacak Mısra'ya da."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beynimi Saran Aşk
RomansBeyninin her bir köşesine sinen tümör onu mutluluktan alıkoyamazdı. 15 yaşında olmasına rağmen hayatın tüm gerçeklerinin özellikle de ölümün fazlasıyla farkındaydı. Gerçek bir umut ve aşk öyküsü...