"Sence de Liam sarı kazağıyla çok tatlı olmamış mı Zayn?"
Harry'nin sorusunu duyduğumda patatesleri soymakla meşguldüm.— Neredeyse elimi kesiyordum.
Kafamı patates çuvalından kaldırıp gözlerimi Liam'a çevirdiğimde açık renk yumuşak bir sarı kazağı giymekte olduğunu fark ettim. Henüz kollarını düzeltiyordu.
Saçlarında tatlı dalgalar, kaşında ince bir çizik vardı. Gülümsüyordu ve elmacık kemiğinin üzerindeki çukur 'ben buradayım' diyordu. 'Ben buradayım'.
Biliyorum.
"Evet... Çok tatlı olmuş."
Suratımın kızardığını bildiğim için kafamı tekrardan patates çuvalına indirdim— ama bunu yapmadan hemen önce Liam'ın tepkisini görebilmiştim.
Gözleri şaşkınlıkla açılmış ve söylediklerime inanmıyormuş gibi bakmıştı.
'Sen güzelsin' demek istedim. 'Gerçekten güzelsin'.
Ama patateslerimi soyarken daha fazla yorum yapmamam gerektiğine karar verdim.
Harry kıkırdayarak Liam'ın omzuna dokundu. "Artık gitmeye hazırsın Bay 'köfte kokulu' Liam Payne." Liam'ın gözleri korkuyla açıldığında kendimi gülmemek için zor tuttum.
"Köfte mi kokuyorum?"
Harry kafasını aşağı yukarı salladı.
"Sana inanmıyorum. Kazağı daha yeni giydim nasıl hemen koku sinebilir ki?" Harry omzunu silktiğinde suratında daha ciddi bir ifade oluştu. "Ben kokusunu aldım ama."
Liam biraz korku biraz da aceleyle yanıma doğru geldiğinde ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Kafasını bana doğru eğdikten sonra boynunu burnumun dibine kadar soktu.
"Sence köfte kokuyor muyum Zayn?"
Gözlerimi Harry'ye çevirdiğimde bana göz kırptığını fark ettim. Ve anlayamadığım bir sebepten ötürü gülümsüyordu.
Ne var? N'oldu?
Gözlerimi Harry'den çekip Liam'a çevirdiğimde suratının benim suratıma ne kadar yakın olduğunu fark ettim. Kocaman parlak gözleri benimkilere bakıyordu, kanıyormuş gibi duran dolgun pembe dudakları gözlerimin önündeydi.
'Sen güzelsin' demek istedim.
Ama diyemedim— Burnumu Liam'ın boynuna değecek şekilde yaklaştırdığımda titrediğimi hissettim. Temasın etkisiyle kalbim duracak sandım. Liam'ın yumuşak boynunun sonum olacağını sandım. Öleceğim sandım.
Boynunun kokusunu yavaşça içime çektiğimde aldığım tek koku Vanilya ve biraz da traş losyonunun kokusuydu.
Burnumu istemsizce bir kere daha tenine sürttüm— hızlıca ve fark etmemişim gibi.
"Hayır gayet güzel kokuyorsun."
Güzel koktuğundan daha fazlasını söylemek istedim. 'Sen güzelsin' demek istedim.
Kafamı önüme eğdim ve o da biraz geri çekilip doğruldu. "Söylemiştim Harry. Ben asla kötü kokmam."
Harry gözlerini benden ayırmadan gülümsedi. "Biliyorum."
Neden bakıyorsun diye bağırmak istedim ama yapmadım. Neden gülümsediğini de sormadım— bu sırada Liam'a bakmakla meşguldüm.
Louis'nin Liam'ı nereden tanıdığını düşünmekle meşguldüm. Liam'ın eşcinsel olduğunu nereden bildiğini düşünmekle meşguldüm.
— Neden Liam'ı düşündüğümü düşünmekle meşguldüm.
Soyduğum tüm patatesleri su dolu bir kabın içine koyduktan sonra kabı buzdolabına kaldırdım ve hızla ellerimi yıkadım.
Önlüğümü askılığa astıktan sonra üzerimi düzelttim ve Liam ve Harry'nin arkasından mutfaktan çıktım.
Eve gitme vaktim gelmişti.
Kapıya doğru giderken Liam'ı Josh'a sarılırken gördüğümde kafamı başka yöne çevirdim— insanların özel hayatına burnumu sokuyormuş gibi görünmek istemiyordum.
Harry'ye iyi akşamlar dedikten sonra Liam'a ve kibarlık olsun diye Josh'a da iyi akşamlar diledim.
Ve Liam'a 'sen güzelsin' demek istedim—
Ama bunu benim yerime Josh yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
McDonald's Amazing Boys ★ ZIAM MAYNE
FanfictionOkul sınırları içerisinde iki yabancı, ders çıkışlarında iki aşık.