[14]

942 86 106
                                    

İyi okumalar dilerim
. . .

Duyguların yoğunlaştığı, kelimelerin anlam kazanabileceği sınırlar. Kalbin, artık yeter! Ben burdayım dediği kısımlar..

"Levi yine patlayacak gibiyim." diyerek derin bir 'off' çekti minik. Bu evde yapacak hiçbir şey yoktu. Levi yine o kitabı okuyordu. Yoğun kurgudan ibaret olan, bir o kadar da insanları etkileyen kitabın fırtınasına Levi de yakalanmıştı. Değerli kitap, büyüsünden kurtulamaz, içinden çıkamaz bir kuyu misalidir. Kurgular, normal hayatı sıkıcı bulduracak, kendi serüvenine inandıracak kadar güçlü olabilir..

Başını hiç kaldırmadan, okuduğu satırı bitirip, Eren'e doğru konuşmaya atıldı.

"Biraz sabret velet" demesinden 5 dakika sonra diit diit sesleri gelmeye başlamıştı. Levi'nin süprizi, minik masumun hassas bedeninde bir ürperti ile yoğun bir neşe dolduracak cinstendi. Kitabı sakince bırakarak, Eren'e döndü. Küçük koşar adımla cama ilerledi, ancak parmak ucuna kalkmasına rağmen boyu görmesine engel oluyordu. Levi kapıyı aralayınca, birşey yanından şimşek gibi dışarı fırladı.

Eren.
Levi de dışarı çıkınca arabasını gördü. Sonunda getirtilmişti, Eren gözleri kocaman açılmış, karşısındaki kamyona bakıyordu. Birkaç dakikaya araba yerine bırakılmış, yetişkinler gerekli ıvır zıvırları halledip gitmişlerdi. Sadece ikisi, ve yeni arabaları bulunurken, Levi içinde eskilerden kalma ama yabancı bir duygu sızısı hissetti.

Anlam veremedi..
Son zamanların yakın duygusuydu bu, adı neydi?
Sevinç? Hayır, sevinmiyordu. Tuhaf hissediyordu.
Baş ağrısını çağıran düşüncelerinden sıyrıldı..

Eren hala giden kamyona bakıyordu. Gözlerini kısa süreliğine, parıl parıl parlayan kırmızı arabaya çevirdi. Tuhaf bir durumdu. Levi adına sevindi, mutlu oldu. Usulca bir tebessümü, dudaklarına yaydı..

"Ohaa!" dedi afallamanın ardından. Kısa sürede ne dediğini anlayıp, kızaran suratı ile Levi'a bakarak.

"Pardon." dedi. Levi ise miniğin bu hallerine hafif kıkırtı ile cevap verip, gözlerini arabasına çevirdi.

"Kimin bu?" diyerek arabaya yaklaştı Eren. Ellerini bir an tereddüt ile ileri uzatıp, ardından direk geri çekti. Yeni eşya alan, veya titizlik konusunda sorunları olanlar bunu hoş göremezdi. Levi'nin ona, hey dokunma lafını sesi ile duymasından korktuğu için geri çekti minik elini.

"Bizim" diye cevap verince Eren'in kalbi duracak gibi hissetti.

Bizim dedi
İkimizin

Levi, Eren'i yine çözmüş ve dudaklarında usulca bir tebessüm yayılmıştı.

Bu şeyi sana borçluyum Velet
Benden çok senin

Diye geçirdi içinden. Arabaya yaklaşıp kapıyı araladı.

"Eren biraz gezmeye ne dersin?" dedi egolu zengin siması ile.

"Ehliyetin var mı?" diye sorunca cebinden bir kartı çıkartıp 'ne sandın' derecesinde salladı.

...

Yolculuk başlayalı dakikalar olmuştu. Levi hali ile gayet memnun ve zevk alıyordu. Ancak minik için durum tamamen farklıydı, başlarda o da eğlensede şu an arka tarafta patlıyordu. Öne oturma isteğine Levi sert çıkmış 'alalı birkaç dakika olmadan kaybettirme Eren.' diyerek onu arkaya oturtmuştu. Sahilde araba ile gezerlerken, Eren'in aklına muhteşem bir fikir geldi.

"L-levii midem öğh" Diye en inandırıcı taklitlerden birini yaptı. Levi direk aynadan Eren'e dönüp gözlerine baktı. Son zamanda keşfettiği bir şeydi bu. Eren'in edebiyatı kadar, taklit yeteneği de bir o kadar iyiydi. Ki Levi bu durumun çoktan önüne geçmişti. Eren'in yeşil gözlerinde, kendini açığa veren, bir nevi Levi'nin fark edebildiği bir parıltı yatıyordu. Gözleri, oyunculuğunu ayaklar altına alıyordu.

Eren onun amacını anlamıştı, duyguları açıkça okunan kısım, gözleriydi. Direk göz temasından kaçarak birkaç kez daha öğürmeye başladı.

İznin yok

Levi direk camı açarak, Eren'e yeniden bakmaya çalıştı. Ancak seyahat sırasında aklından çıkardığı bir şey vardı.

Edebiyatından çok
Oyunculuğu iyiydi.
Gözlerine bakmadıkça anlaması imkansızdı.

Direk başını dışarı çıkartıp derin nefes almaya çalıştı, lakin sahip olduğu yetenek, Levi'ı bile çoktan inandırmıştı. Olağanca hızla park edip, el frenini çekti.
Ancak daha aynadan Eren'e bakacakken bir şey farketti. Aynadan bakınca Eren'in olması gereken yerde, sadece çocuğun geçen gün aldığı hırka duruyordu..

Çocuk çoktan arabadan inmiş, son hızla koşuyordu.

Kısa süreli şoku atlatan Levi direk arabadan indi. Çılgınlar gibi koşan çocuğa bakarken sebep arıyordu.

"EREN" diye bağırınca çocuk iyice hızlandı. Levi bu sefer arkasından koşmaya başladı ama aralarındaki mesafe bir nebze olsun durmuyor, aksine gittikçe artıyordu.
Genç bir adam mı? Küçük bir çocuk mu?
Tabi ki Eren'in enerjisi daha fazlaydı. Levi sonunda pes edip, nefes nefese dizlerinden tutulup eğilmiş, dinlenmeye çalışıyordu.

Başını kaldırması ile kalbi daha da hızlandı.
Eren çığlık atarak, Levi'a doğru koşuyordu; sanki arkasında bir katil varmış gibiydi.

Levi hafif eğilerek peşindeki şeyin ne olduğuna baktı. Bakması ile koca bir kahkaha atması bir oldu.

Minnacık bir köpek, Eren'e havlayarak- daha doğrusu ciyaklayarak- peşinden geliyor, Eren ise çığlık atarak koşuyordu.

Levi kahkahasına son verip ona doğru koşan Eren'i kucağına aldı. Eren, korkudan resmen titriyordu. Miniğe bakarak tekrar gülmeye başlamıştı ki, bacağında hissettiği ufak bir acı ile 'ahh' diye inledi.

O minik köpek, Levi'ı ısırmaya çalışıyordu. Pek can yaktığı söylenemezdi ancak Eren, kucağından endişeden kendini aşağı sarkıtmaya başlamıştı bile. Levi, Eren tam düşecekken tutup onu sarstı.

"Düşeceksin dursana" dediğinde Eren tamamiyle zıt yönde tepki verdi.

"Bacağına bakıcam" dedi iyice eğilerek.

"İyiyim ben" diye cevap verdi Levi. Kucağındaki miniği sabitlemeye çalışırken.

"Hayır, bakmak istiyorum" diye kucağında sallanmaya başlayınca, Levi'nın sabrı taşmıştı.

"Seni yere bırakırsam bu köpek seni yer" dedi gözü ile yerde hala havlamaya çalışarak kendini yırtan köpeği işaret etti.

O sıra Eren durunca Levi onu arabaya götürdü. Tabi o köpek denmeye şahit isteyen hayvan ile birlikte.
Bu sefer ön koltuğa oturttururken, Eren köpeğe bakarak konuştu;

"Sahibi yok gibi" dedi Levi'a acılı surat yaparken, Levi bu sohbet sonunu çoktan anlamıştı bile.

"Levii" diyerek dudak büzdü. Koca gözleri ile Levi'a yalvaran bir yavru köpek gibiydi.
Levi yerdeki köpeğe bakarak 'aha da buna benziyorsun' dedi içinden. Eren hala ısrarla bakarken Levi

"Hayır Eren, evimde küçük bir insan yavrusu yeter, bir de köpek yavrusu istemiyorum" dedi sertçe. Eren dudak büzerek başını eğdi. Levi ise onun acılı haline ne kadar üzülsede yanıtı değişmeyecekti.
Hayır kurumu olduk iyi mi? Dedi nefretle solurken. O sıra köpeğe doğru koşan minik bir çocuk gördü. Saçları simsiyah ve küt kesimliydi.
Kurtardın beni minik kız diyerek Eren'e döndü.

"Şştt bak sahibi geliyor" dedi çenesinden tutup başını kaldırıken. Kızın, köpeğe tasma bağlarken görüp direk arabadan indi.
Levi biraz ona boş gözlerle incelerken yerini alıp Eren'i bekledi.
Kızla gayet iyi bir sohbet içerisindeydi ve bölmeye niyeti yok gibiydi.

Biraz bekledikten sonra Levi'nin sesi ile sohbeti bölüp arabaya bindi. Yeni bir dost edindiği için mutluydu.

Ancak

Bir duygu

Levi'a fena rahatsız ediyordu..

:))))))Y-O-R-U-M((((((:

Medya ekliyim mi?

Küçük Ve Masum -RiRen-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin