[8]

984 115 90
                                    

İyi okumalar dilerim

"Tebrikler Eren, kahraman oldun."

"Uff gerçekten sen tam bir aptalsın ha"

"Yine birine daha kendini nefret ettirdin."

"Söylesene bunu nasıl beceriyorsun"

Dizlerini karnına çekmiş, ellerini bağlayarak çenesini gömmüştü. Salonda yalnız başına otururken, 'iç sesim' diye tabirli şey yine konuşuyordu.

Söylediklerini bitirince Levi telefonu elinden öfke ile almış, Eren'e korku etkisi yaratacak bir bakış atmıştı. Cevabı Eren direk anlamıştı-öyle sanıyordu- , salona geçip oturmuş, Levi'ı bekliyordu.

Haddini sonuna kadar zorlamış, hatta baya bir aşmıştı.
Ancak yine de,
Pişman değildi..
Yapmazsa pişman olacaktı.
_"Hey söylesene o adam seni neden bu kadar ilgilendiriyor?".
Bana karşı olan iyi niyetini görmedin mi?

_"Tanrı aşkına Eren. Ben senim kendini böyle mi kandırıyorsun?"
Neyden basediyorsun sen?

_"Demek ki bir yanın hala fark etmemiş."
Ne oluyor?

_"neyse boşver beni. Şu gelip seni azarlamadan gitsene."

Gözünde 'kahraman' etkisi ile baktığı adamdan azar yiyerek gönderilmek ha?
Kalsın. O gelmeden başına de gidebilirdi, ancak içindenhala 'kızmaz belki' diye bir ümit vardı. İç sesi kazanmıştı bu sefer, yerinden yavaşça kalkarak etrafa biraz daha baktı.

Girerken korku, giderken hüzün.
Levi'a kulak vermeye çalıştı, hala telefonla konuşuyordu. Ancak Eren'in duyma ihtimaline karşı sesszdi.

Eren'in beyninden ise bu satırlar döküldü.

Tanrı aşkına Levi burda kendimi zor tuttum o nasıl terbiyesiz bir çocuk.
Merak etme baba onu geri yollayacağım sadece acımıştım diye burda.
Yollasan iyi olur, hadsiz velet.
Cezasını vereceğime emin olabilirsin.

Gözleri tekrar dolarken, içinden tekrar etti 'ceza'. Ama Levi ona böyle bir şey olmayacak Eren diye söz vermişti. Bunu yapar mıydı?
Neden olmasın diyerej güldü, ağlarcasına.

Levi'nin duymasını istemiyordu, kapıyı yavaşça açarak mahallesine baktı. İdama yürüyor gibi yvaş adımla dışarı çıkınca kapıyı kapamak için geriye döndü.

Ne kadar üzülsede ruhu ona seslendi.
Pişman değilimm.

Kapıyı kapayarak yoluna koyuldu, eve gitmek istemiyordu ancak sokaklar birkaç dakikaya dostları(!) ile dolacağındansa evde dayak yemek daha cazipti. Yaşanankarı tekrar ve tekrar düşünürken ileriden bir ses ona seslenince şok etkisi yaşadı.

"Hızlı olsana geride kalıyorsun." başını kaldırıp baktığında yeniden bir şok yaşamıştı. Levi, elleri cebinde onun önünde ilerliyordu. İyi de hangi ara önüne geçmişti ki?
Eren fazalası ile daldığından fark etmemişti. Levi ilerlerken Eren durumu kendince idrk ederek seslendi.

"Gelmene gerek yok Levi, kendim de gidebilirim." dedi. Belki de evdekilere Eren'i  cezalandırmalarını söylemek için ilerliyordu.

"Evet, ancak kendin geri gelemezsin."

Geri..

Geri..
"H-ha" dediğinde ellerine baktı. Zangır zangır titriyor, yürümesinde zorlanıyordu.

"Eşyalarını diyorum." arkasını dönmeden , başını yavaşça yana yatırdı. Siyah saçları dalgalanırken donuk maviler bir tebessüm eşiğinde kendini sunuyordu. Öyleki Eren yürümeyi unutmuş,
Kıpkırmızı olmuş,
Ağzı ve gözleri kocaman açılmış,
Levi'a büyülenmiş bakıyordu.

"Kendi başına taşıyabileceğini sanmıyorum." dediğinde Eren düşüncelerinden sıyrıldı.

Yani o çıktıktan sonra konuştuğu babası değil miydi?
Levi aniden durduğunda Eren onun bacağına çarparak yere düşmüştü. Öylesine dalmış ve yorgundu ki, her yeri ağrıdan titriyor durumdaydı.

Levi yerde ona bakan miniğe elini uzatarak konuştu.
"Eren.." çocuk önce uzatılan ele, ardından ona sevecen bir şekilde bakan adama döndü. Hafif bir meltem eşiğinde saçları dalgalanırken Eren tekrar kızarmıştı.

Bu duygu..

Saf çocuk duygularından değildi.

Levi hala filmleri aratmayacak kusursuz bir şekildeyken son cümlesi ile Eren derin bir duygu patlaması yaşadı

"Benimle kalmak istiyorsun değil mi?"

Vatana millete hayırlı olsun

Küçük Ve Masum -RiRen-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin