26 haziran pazar
"Deniz"
Herşey bir boşluktan ibaretti. Mesela etrafımda yakın diyebileceğim kimsem yoktu. Yapayalnızdım. Ve içimdeki boşluğu hiç birşey dolduramıyordu. Ne dinlediğim müzikler nede okuduğum kitaplar...
Biraz hava almak için dışarıya çıkmaya karar verdim. Altımda kot pantalonum üstünde kolsuz tshirt vardı. Üstüme sadece hırka alarak kendimi dışarı attım.
Hava günlük güneşlikti. Ötüşen kuşların çıkardığı sesler, araba kornaları,denizin sesi... hepsi bana huzur veriyordu. Ama içimde hala dolması gereken bir boşluk vardı.
Etrafıma bakındım. Her tarafta mutlu çiftler , çocuklarını parka götüren anneler ve genç sevgililer vardı. Aman allahım bir tek ben mi bu kadar yalnızdım?
Tüm hafta boyunca yaptığım şeylerden biride sahilde yürümek oluyordu. Böylelikle kafamı dinlendiriyordum. Ama kafamın içinde çığlık atan o kadar çok ses vardı ki...
Bunca zaman boyunca olan şeyleri düşündüm. Hayatımda gerçektende eksik olan birimi vardı yoksa ben mi bu kadar eksiktim.
Bir ağacın önüne geldim. Sanki zihnimde bir şeyler canlanır gibi oldu. İki kişi bu ağaca bir şeyler bağlıyorlardı. Fakat ne. Ağacın yanına gittim. Üstüne asılmış bir çok kağıt vardı. Yanındada bir tabela vardı. Tabelada "seçtiğin kağıdı sesli bir şekilde oku. Yalnızca bir kağıt" yazıyordu.
Bana en yakın olan kağıda uzandım.
"Unutma seni en çok ben sevebilirim"
Bunu yüksek sesle okumuştum. Kafamı kaldırdığım zaman bana bakan güneş'i farkettim. Oda yanıma gelip bir kağıt seçti ve yüksek sesle okudu
"Unutma seni en çok ben özleyebilirim"
Kağıdı bıraktı ve yürümeye devam etti. Peşinden koştum.
"Bu sözler sana tanıdık geliyormu"dedi yüzü asık bir şekilde
"Hayır"
"Tabi ya nerden hatırlayacaksınki"
Yürümeye devam etti. Bense sadece onun arkasından bakakaldım. Kafam o kadar karışıktıki. Herşey bulanıktı. Tüm o sözler,insanlar,hatıralarım her şey o kadar bulanıktıki. İçinden sadece tek bir şey netti. O da birinin beni ne kadar çok sevdiği...
