İkiye On Kala- Bazı şeyler telefonda eksik anlatılır

25 1 0
                                    

-Neredeydin? Ne yaptın bu saate kadar? 

-Hiç. Furkanlar'daydım sadece.

-Bana doğruyu söyle!

-Ya ben sana neden yalan söyleyeyim? Furkan'dan başka arkadaşım mı var? 

-Neden haber vermiyorsun, neyim ben burada?

-Beni merak edeceğin aklımın ucundan geçmemiş kusura bakma.

Ayakkabılarımı çıkarıp kenara koyduğum sırada bir sürü söz sıralamıştı. Artık duymuyordum bile, sinirden köpürmüştü. Annem buraya geldikten sonra kavgalarımız bitmez, biz de böyleyiz.

 Furkan'la olduğum kısım yalan olabilir... Furkan beni sabahtan beri ne aramıştı ne sormuştu.  Bir parka oturup, kulaklığımı taktım akşama kadar. Zihin boşaltma seanslarım... İşe de yarıyordu, 5 dakika öncesine kadar annemle kavga etmeden önce bütün bu olanlara karşın mutluydum. Furkan'ı da arayıp sorun olmadığını söyleyecektim fakat cevaplamadı. Sanırım beni kırdığını düşünüyor. Saf arkadaşım benim, şimdi nasıl üzülmüştür. 

-Annee! Ben Furkan'lara gidiyorum.Kitabımı orada unutmuşum.

-E oradan çıktığın yok zaten. Tamam, çok geç kalma!

Furkan'ı görmem gerek gibi hissediyordum. Moralinin bozuk olduğu yüzde bin doğruydu. Böyle günün bitmesine içim el vermeyecekti

Kapıyı yine Tolga Abi açtı.

-Furkan'ı odadan çıkaracak kişi de geldi, anneciğim! Rahatlayabilirsin! 

-Biliyordum!

Tolga Abi içeri doğru yürürken bıkkın bir sesle Fatoş Teyze'ye söyledi bunları.  Fatoş  Teyze hoşgeldin seansından sonra, git de Furkan'ı odadan çıkart kızım, sabahtan beri bezdik vallahi, gibi isyanlarda bulunmaya devam ederken koridoru dönüp Furkan'ın odasına tıklatmıştım bile.

-Anne, lütfen gider misin? Şimdiden söyleyeyim aramanı falan istemiyorum!

-Ihm... Kimi?

-Mi... Milena!

-Buyurun, benim.

Yatağında yatmış üzgün üzgün bana bakıyordu. Daha fazla dayanamayıp boynuma sarıldı.

-Bana bak, bakayım. Sen saf mısın ya? Ahahaha.

Garip garip suratıma baktı. Açıklama yapmam gerektiğinin göstergesiydi bu.

-Yahu, niye kırılayım sana. Kabul saçma davrandım ama yanında biraz düşünmek istedim, hepsi bu.

Bunun yanında biraz da kırılmıştım tabii ağzından tutarsızca çıkanlara ama bunun önemi yoktu o an. Üzgün olduğunu biliyordum o yüzden yapılacak tek bir şey vardı. Saat kaç olursa olsun, hangi günde olursak olalım, ne işimiz varsa bırakıp canımız sıkkınsa, hiç sorgulamadan birbirimizi kollarımızın arasına alırdık. 

-Ama ama amaaa... Ben ne bileyim kızım! Seni öyle görünce akıl mı kaldı bende? Vallahi artık abimi de alıp üstünde smackdown oynayacağım he! Kızım kim ağlatıyor seni, adres ver.

Sadece güldüm. Bu gülüş uzun bir sessizliği beraberinde getirdi. Furkan, sessizliği bozup bir şarkı mırıldanmaya başladı.

-Dilimin ucunda bir şeyler var aslında, söylesem kızar mısın bilemedim.

-Korkmuyor değilim, biraz bira lazım...

-Yuh, ciddi mi? Bana da!

-Şapşal!

-Ne? Bu harika bir fikirdi, kalk!

Furkan'la çaktırmadan evden çıkıyorduk ki Tolga Abi'ye yakalandık. 

-Eşek sıpaları! Nereye gidiyorsunuz bu saatte?

-Abi şeye ya... Markete. Cips falan istedi de Milena.

-Yoo, valla cips istemedim. Bira çekmiş canı.

-Ya kızım! Niye söylüyorsun?

-Tolga Abi'den gizli iş olmayacağını anlamış kız. İyi bakalım şurdan alırsınız. Ekstra bir tane daha alın, benden nasıl olsa.

Bize para uzatıp, içeri gitti. Markete gitmek üzere evden çıktık.

Furkan koluma girip, bana yaslandı. Yolu seyretti bir süre. Sonra bana dönüp, baktı.

-Bu ağaçları daha önce fark ettin mi? Çok güzeller. Burası tam fotoğraf çekimi yapmalık. Bir de... senlik. Sessiz, yeşillikler içinde. 

-Evet! Güzel tespit, tam benlik.

-Hayatımda güzel olan her şey seninle ilgili, farkında mısın?

-Hayatımda yolunda olan her şey seninleyken, farkında mısın?

Üç kafadar, sıcak kalplerimiz, ellerimizde soğuk şişeler ve gece boyu konuşmaktan ağrıyan ağızlarımız... Bu resimde olmayı çok seviyorum.

Kötü Başlayan YazlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin