" ...Yusuf Baran ERTAŞ'ın; Ali ERTAŞ'ın nüfusuna geçirilmesine, vekaletinin ALI ERTAŞ'a verilmesine; hafta da bir gün, anne DENIZ ÖZ'de kalmasına karar verilmiştir."
Hakimin tok sesi salonda yankılandıktan sonra, yanında ki Yesimin koluna zor tutundu Deniz. Bunu bekliyordu ama bu kadar acımasız bir karar beklemiyordu. Haftada 1 gün beklemiyordu kesinlikle. Salondan ayrılan hakimin ardından daha fazla ayakta kalamayıp dizlerinin üstüne bıraktı kendini. Oğlunu alacaktı. Buna baba olarak hakkı vardı şimdi hukuken de hak sahibi olmuştu! Ama ya onun annelik hakkı ne olacaktı. Hafta da 1 gün çok azdı. Dayanamazdı ki o oğlu olmadan. Gözünden düşen bir damla yaşın ardından, görüş alanına kahverengi parıl parıl ayakkabı belirdi. Kafasını yavaşça yukarı kaldırdığında siyah jilet gibi ütülenmis pantolon, ayakkabı ile aynı renkte deri kemer, ve pantolonun takımı olan ceket. Biraz daha kaldırdı kafasını, Alinin kendisine olan tiksinti dolu bakışları, ve zafer gülümsemesi. Işte buydu! Bir zamanlar aşkından öldüğü adam buydu! Bu kadar zalim bir adamı sevmişti! Bu kadar lanet bir herifi sevmişti.Ayakları ucunda yığılmış, kendisine kafasını kaldırarak bakan kadına baktı. Tiksinti ile. Bir zamanlar uğruna öldüğünü şimdi kini için öldürüyordu. Geberesice! Tepeden baktığı kadının sulu gözlerini gördükçe egosu tatmin olmuştu sanki. Kibirli gülüşü dudaklarında, nefret dolu bakışları gözlerinde, ve zehirleyecek sözleri dilindeydi. Ve hiç çekinmeden zehirledi.
"Sana son iyiliğin olsun! Oğlumu yarın alacağım. Bugün SON kez vakit geçir!"
Aşağılayıcı ses tonu ile, tıslarcasına, öldürür gibi konuştu. Ki öldürdü. Denizi bir kez daha öldürdü.
"Bir zamanlar tırnağına taş değmesin diye dua ediyordum. Şimdi taşlar altında geber istiyorum Ali Ertaş!"
Bir anneyi evladı ile sınayamazsınız asla! Gerçek bir anneyi! Doğurmak ile kalmayıp, evladı için her şeyi göze alan bir anneyi evladı ile sınayamazsınız! O zaman ne sevgisi kalır, ne saygısı kalır, ne edebi ne adabı! Eğer bir kadını evladı ile sınarsanız, ölüm fermanı imzalarsınız.
Duyduğu şey ile sarsıldığını hissetti Ali. Denizin yanından geçip giderken ona küçümseyici bir bakışla son kez konuştu."Yarın, Yusuf Baranı, sahile getir. Ordan alacağım. Akşam 8 de orda ol!"
Son kez sarıldıkları sahilde son kez oğlu ile vedalaştıracaktı zalim! Kendi elleri ile oğlunu bırakmaya götürecekti. Kafasını yere eğerken bir hıçkırık koptu boğazından. Ali yanında avukatlar ve Can ile ilerlerken bir hıçkırıkta daha yankılandı boşalan salonda. Birazcık, ufacık bile merhameti yoktu bu adamın. Bugün bunu iliklerine kadar hissetti.
...
Içinde yaptığı şeyden rahatsızlık hisseden bir şey vardı ama onu hemen bastırdı Ali. Merhamet duymayacaktı o kadına. O oğlunu ondan saklamıştı. 2 ay sonra üç yaşına değecek bir oğlu vardı ve o bunları yeni öğreniyordu. O kadın çocuğunu saklamıştı. Oğlu ile ilgili bildiği tek şey kimlik bilgileriydi. Bir babanın evladına bu kadar yabancı olmasına sebepti o kadın. Ve içinden yeminler etti. O oğluna ne kadar yabancı kaldıysa, zamanla Deniz de öyle olacaktı!
Baranın nasıl bir karakteri olduğunu, neleri sevdiğini, ne yiyip ne içtiğini hiç ama hiç birini bilmiyordu. Ali oğlunu bilmiyordu. Düşündükçe acı gerçek yüzüne vurup durmuş, yüzüne vuruldukça kini nefreti büyümüştü. O kadını ölmekten beter edecekti. Buna yemin etti. O kadını yaşayan ölüye çevirecekti!
Eve geldiği gibi hemen kendi odasının bitişiğinde ki odaya girdi. Burayı Baran için hazırlamıştı. Beyaz mavi döşenmiş odaya baktı. Köşede ki büyük arabaya ve hemen yanında ki diğer oyuncaklara. Oğlu burayı sevecekti buna adı gibi emindi. Göz gezdirdiği odada her şey çok güzeldi. Yatak örtüsünden tut ki duvardaki tablolara kadar; mavi ve beyazdı. Kimi yerler gemi motifleri ile dekor edilmiş kimi yerler sadece rast gele boyanarak düzenlenmişti. Sevecekti oğlu burayı. Sevecekti! Bu hayatı, zenginliği, lüksü, odasını, babasını... her şeyi sevecekti. Sevmeliydi...
Avukatları gerçekten fazla başarılı bir iş çıkarmıştı. Denizi hep en ince yerlerden vurmuşlardı. Bire on katarak hakimi tamamen kendi tarafına çekmeyi başarmıştı. Elinden gelse tek bir gün bile göstertmezdi o kadına oğlunu ama o kadarına gücü yetmedi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Yanıyor!
Aktuelle LiteraturUğruna öl deseler düşünmeyecek kadar seven bir kadındı Deniz. Ama ölmekten beter edildi. Sevdiğinden ayrılırken ondan bir parça kalsın istemişti. En güzel parçayı aldı, oğlunu, Baranı.. 'Akşam üstü kucağında oğlu ile oturmuş karşısında ki denizi...