Önceleri bir dakika ayrı kalamazdı. Şimdi dakikalar saatleri devirdi, saatler günleri, günler haftaları...
Tam iki haftadır Alinin kapısından ayrılmadı. Götürmek isteyenleri reddetti, bir battaniyeye sarılı biçimde, kapı eşiğinde...
Artık kafayı yeme noktasına gelmişti Deniz. Oğlunu sabahları babasının kucağında arabaya taşınırken görüyor, geceleri yine aynı şekilde eve gelirken görüyordu. Sadece bir kaç saniye... hangi kadın katlanabilirdi ki buna? Ömrüm dediği adam ömrünü almıştı.
Ali içi acıya acıya koparmıştı Baranı. Denizin her geçen gün daha da bitik hale gelmesi bitiriyordu adamı. Neyin inadını yapıyor bu kadın diye düşünüyordu. Havalar iyiden iyiye soğumaya başlamıştı, gitse ya evine! Zordu. Ali için de çok zordu.
....
Cam kenarından kapı eşiğinde ki kadına bakarken dişlerini sıkmıştı istemsiz. Eli yumruk olmuştu. Bu kadın deliydi onun gözünde zır deli!
"Git be kadın, canın kalacak kapımda"
Sanki kalbi kalmamış gibi...
"Git be kadın, aklım sende kalacak"
Sanki yıllardır onda değilmiş gibi...
"Git be kadın, nefretim sevdandan korkup kaçacak"
Kaçması gerekmezmiş gibi...
"Git be kadın, ömrüm sen uğruna yok olacak"
Sanki o kadının ki yok olmamış gibi...
"Git be kadın, yüreğim dayanmayacak"
Dayanacak gücü kalmış gibi...
Gözlerini bir kaç saniyeliğine kadının üzerinden çekip çalan telefonunu aldı eline. Arayan can dostunu görünce ikiletmeden açtı
"Hayırdır?"
Karşıdan gelen sesi duyamadan kapi eşiğine uzanmış olan kadını görünce dondu kaldı. Uzanmış mi? Yığılmış mi anlamamıştı.
"Can kes sesini hemen bana gel. Baran uyuyor ona bak!"
Zaten yolda olan Can, ne olduğunu anlamasa da biraz daha hızlandı.
Koşar adımlarla aşağıya gidip kapıyı açtı Ali. Yerde ki kadının uyumadığını anında anladı aslında. Solgun yüzü daha da solmuştu sanki? Hemen kucakladığı kadını arabasına yerlestirdi. Can gelene kadar beklemek zorunda kaldi. Bu kadın canı olsa da, içerde ki çocuk canından canıydı. Tek bırakamazdı.
Can gelince tek kelime etmeden hareket ettirdi arabasını, zaten Can anlamıştı ne olduğunu. Içeri girip Barana bakıcılık yapmak zevkli olabilirdi, yani belki...Yan koltukta sayıklayan kadını gördükçe içinde bir yerlerin kanadığını hissetti Ali. Gaza daha da yüklenmişti. Bir şey olmamalıydı Olamazdı.
"O-oğlum"
Inlercesine söylediği tek kelime buydu. 'Oğlum'. Sadece Baran değildi bu kelime. Alinin parçası, kendisinin ölümü göze alışı, gecesi gündüzü...her şeyi.
"Bir şey olmasın sana kadın, sana bir şey olmasın. Başına benden başka bir şey gelmesin."...
Hastane önünde ani bir frenle durup, Denizi tekrar kucakladı Ali. Hızlı adımlarla acile girerken ne huzur bulduğu kokuyu farketti ne de 'Ali' diye inleyen kadını.
"Buraya bakın!"
Biraz yüksek çıkan sesle hemşirelerden hemen yanına gelenler oldu. Hızla bir odaya yönlendirdiler Aliyi. Yatağa bırakılan kadınla ilgilenmeye başlamışlardı. Bu arada odaya girip hemen muayene eden doktor bir yandan hemşireler ile konuşuyor bir yandan da Aliye sesleniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Yanıyor!
General FictionUğruna öl deseler düşünmeyecek kadar seven bir kadındı Deniz. Ama ölmekten beter edildi. Sevdiğinden ayrılırken ondan bir parça kalsın istemişti. En güzel parçayı aldı, oğlunu, Baranı.. 'Akşam üstü kucağında oğlu ile oturmuş karşısında ki denizi...