Kadın Sevdiği Adamla Zıtlaşır...

7.4K 397 87
                                    

Ben geldim;)
Geç geldim özür dilerim, telafi için uzun yazmaya çalıştım, nasılsın? Ben son zamanlarda fazlasıyla yorgunum.

Destekleriniz için çok teşekkür ederim canlarım benim. Desteklerinizi oy ve yorumlarınızı bekliyorum düşüncelerinizi benimle paylaşın çünkü benim için önemli:)

Bu bölüm;
«ElifErgintrk5»
«1905samiye»
«siyahgecedesiyah»
«SeherDerebasi»
«MehlikaDuygu» okurlarına ithaf edilmiştir:)
Yorumlarda görüşmek dileğiyle

İthaf isteyenler yorumda belirtsinler:)

***Keyifli Okumalar Dilerim MiTu Severlerim***

Bartu'nun koluna girip çıkışa doğru yönlendirdim, bana anlam veremediğim bakışlar atmaya başladı, “Güzelim üzerinde geceliklerinle nereye gidiyorsun?” diye sordu, aklın nerede der gibi bir tavırla.

Eh haklıda bir anlık heyecanla pijamalarımla sürpriz yapmaya kalktım. Üzerime bir bakış atıp, “Beş dakika bekle üzerimi değiştirip geleceğim,” der demez koşar adımlarla odama çıkıp ışık hızında, en azından bana göre, üzerimi değiştirip yanına geldim.
Evden çıkıp arabaya geçtiğimizde yüzündeki meraklı ifade giderek artıyordu, bu sefer sürücü koltuğunda ben vardım, Emir son araba kullanma maceramı hatırlatmak istercesine, “Bu sefer kaza yapmayacağına emin misin? En son hatırladığım kadarıyla yüklü bir miktar borca girmiştim,” dedi manidar gülümsemesiyle.
“Hah! Vurduğum arabanın borcunu hemen ödeyebilirim boşuna söylenme,” dedikten sonra arabayı çalıştırıp yola koyuldum, Emir hızlıca emniyet kemerini takıp bana odaklandı, “Bildiğim kadarıyla o kadar paran yok, babandan mı borç isteyeceksin?” diye sordu daha çok eğlenen bir ifadeyle. “Hayır babamdan para istemeyeceğim, sağlam bağlantılarım var sevgilim,” dedim yandan bakış atarken.

“Sağlam bağlantılarında kimler merak ettim doğrusu ama sorup bu konuyu uzatmayacağım şimdi söyle bakalım nereye gidiyoruz?” diye soru sabırsız bir halde. “Gittiğimizde görürsün, soru sormak yok, bir kaç günlüğüne seni esir alıyorum önemli görüşmelerin varsa asistanını bilgilendirmeni tavsiye ederim.”

Emir sözlerinden sonra ceketinin cebinden telefonunu çıkarıp birini aradı, “Asuman, önümüzdeki hafta boyunca tüm görüşmeleri iptal et,” dedi otoriter bir tavırla.
“Ne zaman döneceğimi haber veririm Arslan ile iletişimini kesme, her hangi bir sorun olursa ona haber ver sana yardımcı olur,” dedi ve bir iki cümle sonra telefonu kapattı, bende bu süre zarfında uygun bir marketin önüne gelip arabayı park ettim. “Neden durduk?”
“Alışveriş yapacağız hadi bakalım,” dedim sabırsız bir şekilde tebessümle. Arabadan çıkıp markete geçtiğimizde market arabası alıp sürmeye başladım, “Nelere ihtiyacımız var?”
“Yiyecek içecek kafana göre takıl,” deyip aklımdaki listede var olan malzemeleri arabaya atmaya başladım.

Emir de tam olarak ne alacağını bilmediği için kafasına göre bir şeyler aldı, market alışverişimiz bitip arabaya geçtiğimizde içten içe iyice heyecanlanmıştım, umarım bende Emir gibi sürprizimi elime yüzüme bulaştırmam gerçi bu daha ilk kısmı ikinci kısmını düşündükçe kalp atış hızıma yetişemiyorum.

“Güzelim yavaş!” diye uyarıda bulunca gaza fazla yüklendiğimi anlayıp kafamdaki düşünceleri savuşturup araba kullanmaya odaklandım, “Radyoyu açsana,” dediğimde yandan bakış atsa bile açtı ve bir şarkıda karar kıldı, fondan müzikle yolculuk yapmayı hep sevmişimdir, otobandan sapıp toprak yola geçiş yaptığımda keyifli bir şekilde konuşmaya başladı, “Güzelim, senin beni değil benim seni dağ kaçırmam lazım, konuyu biraz yanlış anlamış olabilir misin?”

“Sana da eğlence çıktı şikayetçiysen geri dönelim,” dedim biraz da tavırlı bir şekilde. “Tamam sustum sadece takılmak istedim” dedi hızla. Nihayet istediğim yere geldiğimde rahatladım, Emir’i dağ evine getirmek planımın ilk kısmı bakalım alnımın akıyla çıkabilirsem ikinci kısmına geçeceğim.
Dağ evinin bahçesine girdiğimde ise ufak çaplı bir şok yaşadım, nedeni ise başka bir arabanın park halinde bulunuyor olmasıydı, “Birini ziyarete falan mı geldik?” dedi merakla bakarken.

Arabayı park ettikten sonra, “Aklımda birini ziyaret etmek yoktu baş başa kalalım istemiştim, dur bakalım şimdi anlarız,” dedikten sonra araba kapısının iç tarafında bulunan levyeyi kaptığım gibi arabadan indim, benden bu çıkışı beklemeyen sevgilimin gözleri fal taşı gibi açılmıştı, ardımfan arabadan inip yanıma geldi.

“Mina, ne yapıyorsun ver şunu ben hallederim,” dedi itiraz kabul etmeyen sesiyle. Onun bu tavrına ancak gözlerimi devirerek cevap verebilirdim, “Pek tabi bende halledebilirim,” dedikten hemen sonra kapının girişine geldim ve hızlıca kapı kilidi yerine kullandığımız şifreyi girdim yavaşça kapıyı açıp içeriye adımını attığında Emirin nefesi enseme gelecek kadar yakınımdaydı.
Eminim onu dinlemediğini için deli gibi kızdı, olsun nasılsa yanımda bir şey olmaz. İçeri girdikten sonra ilk gözüme çarpan şöminenin önündeki şampanya kadehleri oldu, biraz ilerleyip mutfağa bakış attım orada da kirli tabak ve bardaklar vardı harika giriş şifresini bilip içeride hayatlarını yaşayan kaç kişi var acaba?
Bir kaç adım daha atmıştım ki yerdeki kıyafetler dikkatimi çekti, tabi bunların sadece ben görmedim Emirde görüp beni arkasına aldı kıyafetlerin gittiği yeri takip ettik ve misafir odasının önüne geldik.
Eve her kim girdiyse manidar bir şekilde misafir odasını bulmuş odayı kullanıyordu ne kadar düşünceli sağ olsun, Emir elini kapının kolunda hızla kapıyı açtı, ben daha ne olduğunu göremeden beni geriye çekip kapıyı kapattı.

“Kim var ne gördün?” diye sabırsız meraklı bir tavırla fısıldadım. “Gel benimle,” deyip beni evden çıkarıp kapıyı yavaşça kapatıp arabanın yanına getirdi, “Ne olduğunu anlatacak mısın?” diye mızmızlandım.

“Arkadaşın Melisa ve Pars özel bir gece geçirmiş anlaşılan, bizim bir şey bildiğimizi anlamasınlar diye seni dışarı çıkardım daha uyuyorlardı, yeni gelmiş gibi kapıyı tıklatalım ayıp olmasın, Pars'ı bilmem ama Melisa fazlasıyla utanacağına eminim düşünceli davranmalıyız,” dedi bir çırpıda.
Gözlerim istem dışı açılırken sadece, “Oha!” diyebildim. Çocukken Melisa bize kalmaya gelirdi ve en az iki hafta burada tatil yapardık ve evet şifreyi biliyordu, rahatlıkla girebilir.
“Ben inan ne diyeceğimi bilmiyorum, hiç böyle hayal etmemiştim ve Melisa’nın böyle bir şey yapacağı aklımın ucundan geçmezdi,” dedim hayretler içinde.
“Güzelim, yetişkin insanlar ne yaptıklarının farkındalardır büyütmeye gerek yok,” dedi elimdeki levyeyi alıp arabaya bırakırken. “Ne yani Burcu böyle bir şey yapsa 'Yetişkin bir insan ne yaptığının farkındadır,' diyebilecek misin?”
“Damarıma basma güzelim ben ağabeyim tabi ki de bunu söylemem üstelik kıskançlık damarım pistir,” dedi kaşları çatılı bir halde.
Gözlerimi devirip tekrar kapıya geldim ve Zile basmaya başladım, Pars efendi bir de araba kiralamış bak sen uyanığa daha dün piknikteydik ne zaman buraya gelmeye karar verdiler kim bilir? İnsan bir sorar evinize girebilir miyiz diye ama bunların derdi başka olduğu için söyleme gereği duymamışlar, neticede ikisinde arkadaşım biraz daha hoşgörülü olmalıyım.
Pars sadece altına şort giyip kapıyı açınca bir anda gözlerimin üzerine sıcak eller kapandı, bak sen başka erkeğin vücudunu da görmemi istemezmiş.
“Mi.mi.Mina,” dedi kekeleyerek.
“Merhaba, Pars nasıl gidiyor?” dedim hafif bir tebessümle. Ne halde olduğunu göremesem de panik yaptığına eminim. “Sizin burada ne işiniz var?” diye sorunca ufacık bir kahkaha attım.

“Valla bende tam o soruyu sana soracaktım güzel arkadaşım senin burada ne işin var? Valla ben nişanlımla,” dedikten hemen sonra sağ elini havaya kaldırıp boşlukta salladım ve sözlerime devam ettim, “zaman geçirmeye geldim üstelik ailemin de haberi var ama seni burada bulmak beni şaşırttı.”
“Ben yani biz şey o aman habersiz geldik kusura bakma,” dedi mahcup sesiyle.

“Geldik? Başka kim var ki Bora ve Ulaş’ta mı burada? İyi ama neden kendi arabanızla gelmediniz de başka bir araba var bende bir an korktum yabancı biri var sandım,” derken içten içe çok eğleniyordum olayı bilmeme rağmen kıvranması hoşuma gitti.

Emir sert sesiyle araya girip, “Arkadaşım üzerine bir şey giy üşütme,” dedi alttan bir ima ile, gözlerim kapalı sırtım Emire yaslı bir halde içeriye doğru geçtik. “Mina biz Melisa ile geldik,” dedi ve sesi uzaklaştı onun ardından gözlerini kapatan parmaklar uzaklaştı.
Bakışlarım Bartu’yu buldu, “Pars benim kaç senelik arkadaşım onu daha önce tişörtsüz de gördüm birlikte havuza bile gittik, yani bir daha ki sefere gözlerimi kapatmana gerek yok sevgilim,” dedim ufacık bir gülüşle.
“Öncesi değil beni şuan ilgilendirir ve kimseyi o şekilde görmeni istemiyorum,” dedi bir elini yanağıma getirip usulca okşadı, sanki hipnotize olmuş gibi sadece kafamı sallayabildim.
Tam da bu anda telaşlı bir halde Melisa salona geldi, “Mina,” deyip titrek bir nefes aldı, “Ben şey yani...” diye konuşmaya çalışınca elini havaya kaldırıp onu susturdum.
Saat öğlen üç oldu bunlar daha yeni uyandıklarında göre gece uzunca bir süre uykusuz kalmışlar, bu düşünceyi aklımdan uzaklaştırıp, “Canım gel mutfağa gidip yiyecek bir şeyler hazırlayalım,” dedim yüzü domates gibi kızaran arkadaşıma bakıp.
“Bartu, arabanın bagajındaki poşetleri getirebilir misin?” dedikten hemen sonra Melisa ile mutfağa geçtik, ona bir şey sormak yerine etraftaki kirli bulaşıkları makineye yerleştirmeye başladım, “Mina...” diye konuşmaya çalıştı mahcup bir şekilde.

“Melisa, canım, bana bir şey açıklamak zorunda değilsin, eve girmen beni rahatsız edecek olsaydı şifreyi değiştirdim lütfen bunun için kendini kötü hissetme.”
Yüzü umutla parlarken sıkıca sarıldı, “Teşekkür ederim,” diye fısıldadı. Ben tekrar bulaşık yerleştirme işime döndüğüm sırada Emir elinde poşetlerle içeriye girip elindekileri masaya bıraktı, bana göz kırpıp içeriye döndü.

“Kuzum, içerdeki bardakları getirsene makineye atalım.”
“Tamam getiriyorum,” dedikten sonra içeri geçti, o gider gitmez planımın düzgün ilerlemesi için anneme bilgilendirme mesajı attım tabi Melisalardan söz etmedim.
“Sevgilin içerde kimle konuşuyorsun gizli saklı?” bir anda gelen sesi duyunca istemsizce yerimden sıçradım, “Ben mi hah kimle konuşacağım canım şey olmuş bankadan mesaj gelmişti onu okudum yani önemli bir şey yok,” deyip geçiştirmeye çalıştım.

Neyse ki daha fazla üstelemedi ve yiyecek bir şeyler hazırlamaya koyulduk, ben salatayı yaparken Melisa’da patatesleri kızartıyordu. Tüm işimiz bitip nihayet bahçedeki masaya oturduğumuz da derin bir nefes aldım.
Emir ve Pars oldukça iştahlı bir şekilde yemeklerini yerken ben planımın ikinci kısmı ile alakalı düşünceler içindeydim. Yalnız olsaydık işler daha farklı olurdu buna eminim.
Pars gözlerini yemekten çekip, “Mina yüzüğün güzelmiş kapının önündeyken söylemeye fırsatım olmadı, hayırlı olsun ikinizi de tebrik ederim,” dedi ağabey edasıyla gururlu bir tavırla.
Ben, “Teşekkür ederiz,” derken Emir, ip “Eyvallah,” demekle yetindi. Tam her şey sorunsuz geçiyor diye düşünmeme fırsat kalmadan Melisa, “Düğün ne zaman?” diye sordu canım arkadaşım patavatsız gibi bu soru sorulur mu?
Emirin bakışları doğruca beni buldu yüzünde tuhaf bir ifade ile, “Daha konuşmaya fırsatımız olmadı, en uygun zamanda olacak,” dedi.
Sadece tebessüm etmekle yetindim bu soruya verecek cevabım yok ne yalan söyleyeyim daha hiç bir şey belli değil, hayırlısı olsun bakalım.
Konuyu değiştirmek için, “Melisa kuzum ne yaptın o işleri,” demek tabi ki de bana yardımcı olmadı.
“Hangi işleri ne yaptım?” diye şaşkınca sordu. “Hani şu sınıfında bir çocuk vardı ya sana mektup yazmıştı ne oldu o iş kim olduğunu öğrenebildin mi?”
Eh hep kabak benim başımda patlayacak değil ya biraz da Melisa’cığım uğraşsın, gözlerini fal taşı gibi açtı ve yüzü kireç gibi oldu, Allah’ım bu kızın anlatmadığı daha neler var acaba?
Kesinlikle yanlış bir şey söylediğimi çok sonra fark ettim ama ne yapayım evlilik meselesini kapatmamız gerekiyordu.
Pars elindeki çatalı yavaşça masaya bırakıp merakla Melisa’ya döndü cevap ver dercesine kaş göz işareti yapınca Melisa derince yutkundu, “Şey ya o mektup işi şakaymış sınıftan kızlar yapmış merak edilecek bir şey yok,” dedi zoraki bir şekilde yalan söylerken.
Pars, “Sonra konuşacağız,” diye mırıldanınca Pars’ın yüzü kıskançlıktan kırmızı bir hal alınca kendimi iyice kötü hissettim, arkadaşımı ateşe atmak akıllıca bir karar olmadı, Melisa’nın suratı düşerken bir şeyler yapmam gerektiğine karar verdim.

“Pars bunda sonra konuşulacak bir şey yok ki, hani diğer kızların sana yaptığı gibi gözünün içine bakarak sevgilisinin olduğunu bilerek notlar verseler başka tabi ama sınıftaki kızların ufak oyunu için aranızın bozulmasına müsaade edemezsin,” dedim batırdığım durumu düzeltmeye çalışırken.
“Haklısın,” dediğinde azda olsa içime su serpilmişti. Bir tarafı yapayım derken diğer tarafı yıkmak ne kadar mantıklı ah akılsız kafam ah, bazen farkında olmadan saçmalıyorum.
Yemeğin geri kalan kısmı daha sakin ve rahat geçti, Emir sessizliğini koruyup gözlem yapmakla meşguldü, tabi ben rahat durmayıp kaşla göz arasında planımın ikinci kısmı için harekete geçmiş olabilirim.
Emirin ceketinin ceplerini karıştırmak etik olmasa da bunu yapmak zorundaydım, şimdilik dağ evinin keyfini çıkarmaya bakalım.

Akşama doğru Melisa ve Pars'ı yolcu ettik, koskoca evde bir başımıza kalmak nasıl anlatsam biraz garip hissettirdi. Mutfağı toplayıp salona yanına geçtim, hava sıcak olduğu için şömineyi yakmak yerine yalancı şöminenin görüntüsüyle idare ettik.
“Söyle bakalım Meleğim neden bir anda dağ evine geldik?” diye sordu meraklı bir tavırla. “Dedim ya yalnız kalalım diye seni buraya getirdim, sürekli iş stresi içindesin biraz kafam dağılsın istedim, bak yarın seni meyve bahçemize götüreceğim ağaçtan meyve topla, toprağa bas negatif enerjini at...” dedim gülümseyerek.

“İyi düşünmüşsün her şey harika ama burada kaldığımız süre boyunca takım elbiseyle mi gezeceğim?” diye sordu yüzünde keyifli bir gülümsemeyle. “Burada kullanılmamış misafir geceliği eşofman takımı var ama senin vücut ölçülerine uyar mı bilmiyorum malum normalin dışında sayılırsın,” dedim düşünceli bir tavırla.

“Evden çıkmadan önce söyleseydin bu gibi sorunlarımız olmazdı güzelim.”
“O zaman sürpriz bozulurdu sevgilim.”
“Mina,” dedi sesindeki neşe yerini durgunluğa bırakmıştı, “Efendim,” dedim vakit kaybetmeden.
“Konu evliliğe geldiğinde neden panik oldun?” Sorusu beklenmedik olunca bir an afalladım ve ne diyeceğimi bilemedim, “Ben neden panik yapayım ki?” diyebildim.
“Şuan bile panik oldun,” dedi elini çenemin altına koyarken. “Panik değil canım heyecan onun adı.”
“Öyle olsun bakalım, madem düğün için heyecanlısın, düğün için aklında bir tarih var mı?” diye sorunca yüzümün ısındığını hissettim.
“Okulum bittikten sonra olabilir,” dedim hızlıca, “Yok artık şaşırdın her halde?” gibi bir tepki tabi ki beklemiyordum.
Tek kaşım havada bir bakış atıp, “Ya ne zaman olacak?” diye sordum.
“Önümüzdeki Temmuz ayında olursa hiç fena olmaz,” dedi tek koluyla beni dibine çekip başımı göğsüne yaslarken.
“Şuan Mayıs ayındayız sevgilim Temmuz erken değil mi?” 
“O zaman Ağustosun başlarında yapalım,” dediğinde gülmeden edemedim. “Çok fark etti sağ ol,” dedim gülüşlerimin arasından.
“Bulmuşum senin gibisini neden evlenmek için bekleyeyim ki?” dedi yanağından makas alırken. Daha fazla konuyu uzatmamak için, “Annemlerle konuşayım duruma göre bakarız,” dedim.
“Bakacaksın tabi!” derken saçlarımın arasına minik bir buse kondurdu. “Saçlarım hala kısa gerçi, birileri düğüne kadar uzatacağı konusunda söz vermişti de neyse...” dedim sesi tonunu inceltirken.
“Sen merak etme ben o işle ilgileneceğim,” dedi kararlı bir sesle.
Göğsünden kalkıp hızla doğruldum, “Emir aklıma gelmişken sana bir şey soracağım, saçlarımı kestiğim gün odamı öylece bırakıp evden çıkmıştık, sen daha sonra odamı toplaması için birini gönderdin mi?” diye sordum, gergin bir halde incelidim yüzünü, önce kaşları çatıldı sanırım ne olduğuna anlam veremedi.

“Hayır kimseyi göndermedim ne oldu?” dedi rahatsız olmuş bir şekilde. “Şey ben eve geldiğimde odam temizdi ne zamandır aklımda sormayı unuttum.”
“Belki de Melisa gelip temizlemiştir,” diye fikir yürüttü, “Sanırım,” desem de evi toplayanın Melisa olmadığına eminim hem anahtar olmadan eve giremez ki üstelik o zaman üzgün haliyle ev toplayacak dermanı da yoktu. İçimden bir ses bu işin için Eralp çıkacak diyor umarım yanılırım, tekrar başıma bela olmasına katlanamam.

Moralim bozulduğunu belli etmemek için yalancı bir gülücük kondurdum yüzüme, “Geç oldu ben yatağını hazırlayayım,” dedikten sonra yanından kalkmaya çalıştıysam da bana engel oldu.
Hışımla beni yanına çekip bir elini belime sardı ve dudaklarını kulağımın dibine kadar getirdi, “Sakın ama sakın bir puşt için bana yalan söyleme,” dedi sinirli bir tavırla.
Ensemdeki tüyler diken diken olurken sakin kalmaya çalıştım, “Kimse için yalan söylemiyorum, sadece ne olduğundan emin değilim,” dedim zorla yutkunurken.
Dudaklarını boynuma sürtmeye başladığında sakin kalabilmek için kendime telkinde bulundum. “Neden ben o puştu koruyorsun gibi hissediyorum,” diye fısıldadı, hoş geldin kıskanç Bartu...

“Bartu delirme koruyacağım son insan bile olamaz!” Nefesini boynuma doğru soluması daha fazla gerilmeme neden oluyordu, “Umarım, eceline susayıp saçının tek bir telini yanına almamıştır.” Tabi ki de onu öldürmeyeceğini biliyorum yine de bu şekilde konuşması ürkütücü.
Konuyu uzatmadan yanından kalkıp boş odalardan birine girdim ve derin bir nefes aldım, hayır el alemin manyağını neden koruyayım belasını Allah’ından bulsun.
Yatağın çarşafları mı değiştirip giymesi için kıyafetleri yatağın üzerine bıraktım. Odadan çıktım ve daha önceleri geldiğimde kaldığım odaya geçtim her şey son bıraktığım gibi duruyordu. Üzerime rahat bir şeyler giyip salonda elindeki telefonla uğraşan sevgilimin yanına döndüm.

“Odanı hazırladım yatağın üzerindeki kıyafetleri senin için bıraktım,” dedim, gözlerini üzerimden çekmeden yavaş yavaş inceledi ve yüzünde munzur bir ifade oluştu, “Bu pijama takımı kaç yılından kalma?” diye sorduğunda ilk başta ne dediğine anlam veremedim.
“Dalga geçme, ne var yani üzerinde bebek desenleri varsa ayrıca çok rahat buraya geldiğimde hep bunu giyerim,” diye savunmaya geçtiğinde çoktan kahkaha atmaya başlamıştı bile.

“Şu halinle on iki yaşında bir kız çocuğu gibi duruyorsun,” dedi ve gülmeye devam etti. “Ne var yani küçük gösteriyorsam, fena mı işte karın geç yaşlanacak, bir davete gittiğimizde herkes karına imrenerek bakacak, bunda dalga geçilecek bir konu yok,” dediğim sıra yüzündeki gülümseme dondu hızla tepindiği kanepeden kalkıp karşıma dikildi.

“Kimse karıma falan bakamaz, onlar imrenecek bende bundan gurur duyacağım öyle mi? Yemin olsun sana gözlerini art niyetle diken erkeklerin alnını karışlarım, hem senin iş yemeklerinde ne işin var evde oturursun onca adamın içine falan giremezsin!” dediğinde ağzım şaşkınlıkla açılmıştı bir insan bir anda ancak bu kadar değişebilirdi pes vallahi!

“Birincisi ben giderim sen gelemezsin ne işin var olaylarını asla kabul etmem sen nereye ben oraya, ikincisi okuldan mezun olduktan sonra çalışacağım işim ne gerektirirse yaparım, toplantılara da yemeklere de katılırım. Baştan söyleyeyim de sonradan sorun çıkmasın.”
“Zaten benimde ne zamandan beri bir iç mimara ihtiyacım vardı boş kadro sen okulunu bitirene kadar dolmaz gelirsin ve benimle çalışırsın o zaman bir sorunumuz olmaz değil mi meleğim,” dedi ne kadar Gülse de sesindeki ton gergin olduğunu kanıtlar nitelikteydi.

“Ah sevgilim, bence sen o kadroyu doldur patron karısı olduğum için torpilli olmaya hiç niyetim yok. Bu yaz tatilinde otuz iş günü zorunlu staj yapmamız gerekiyor ve okulun yönlendirdiği şirketlere gideceğiz muhtemelen çalışmak için okul listesinde olan şirketlerden birini tercih ederim.”
“Mina bazen sırf ben sinirleneyim diye böyle konuştuğunu düşünüyorum, ne var yani saçma inadına son verip dediğimi yapsan?”

“Canım benim bir kadın sevdiği adamla zıtlaşır, seni sevmesem uğraşır mıyım? Yapacak bir şey yok inatçı hallerime alışacaksın, nasıl ben senin yeni yeni fark ettiğim kıskanç hallerine alışmaya çalışıyorum sende alışmaya çalış,” dedim yüzümde kocam bir gülümsemeyle elinden tutup hazırladığım odaya yönlendirdim.
“İyi geceler Muşmula suratlı sevgilim,” dedim ve yanağına minicik öpücük kondurup odama doğru yöneldim.
Yatağıma geçtiğimde ise içimde mutluluktan dolayı oluşan bir heyecan ve sevinç vardı, Bartu ile bu şekilde tartışmak bile keyifli. Her ne olur da olsun dağ evine gelmek doğru bir karar oldu sürpriz bahanesiyle zaman geçiriyoruz.

Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama tek başıma yatmaktansa evleneceğim adama sarılıp yatmanın daha cazip olduğuna karar verip odasının önünde aldım soluğu. Kapıyı tıklattım ses gelmeyince kapının kulpunu çevirip yavaşça kapıyı açtım odanın ışığı kapanmıştı, ne ara uykuya daldı bu adam vay arkadaş?
İçeri girip kapıyı kapattım ve karanlık odada el yordamıyla yürümeye çalıştım tam yatağı buldum diye sevinmeye fırsat bulamadan Emir beyimiz kolumu tutup hızla çekti, “Kolumu çekemeye devam edersen yemin ediyorum çıkaracaksın, madem uyanıksın ses versene,” diye mızırdandım.

Yatağın örtüsünü üzerime öttüğü sırada başımı göğsüne yaslayıp sağ elimi de karnının üzerine getirip sarıldım, “Mina,” dedi ciddi bir şekilde. “Sence benden iyi bir baba olur mu? Lütfen ciddi ol,” dedi verdiği nefesi yüzüme çarparken.
“Bu konu nereden aklına geldi?”
“Düşünüyorum da benim bir kızım olsa asla ama asla nişanlısıyla aynı evde kalmasına müsaade etmem, kesinlikle kızımı benden alacak olan lavuğa yardım ve yataklık yapmam. Düşünsene sana benzeyen bir kızım var ve ben onu başka bir adamla paylaşacağım bu mümkün değil, ama senin baban bana yardım ettiğinde ve birlikte zaman geçirmenize izin verdiğinde kalbim ferahlıyor mutlu oluyorum bana damat dediğinde koltuklarım kabarıyor. Tüm ciddiyetimle soruyorum benden iyi bir baba olur mu?”

Karnının üzerindeki elimi sıkılaştırıp, “Sevgilim, bir konuya açıklık getirelim, eğer arkamda annem olmasa değil seninle dağ evine tatile gelmek birlikte muhallebiciye gidemezdik. Benim babam çok mu farklı sanıyorsun annemin ısrarı olmasa asla sana yardım etmezdi, ama sende akıllı adamsın vesselam adımlarını sağlam attın. Belki farkında olmadın ama en başından anneme kendini sevdirmen bizim geleceğimizi garantiledi,” dedikten sonra derin bir nefes alıp sözlerime devam ettim.

“Yani demem o ki gelecekte karşımıza çıkacak olan lavuk hamlesini bana yönelik yaparsa ve ben o çocuğu kızıma layık bulursam annemin yaptığı gibi kıskanç kocamı ikna edeceğim ve kızıma mutlu olması için bir şans vereceğim,” dedim yüzümdeki gülümsememi görmese bile mutlulukla sırıttım.
“Eğer ilerde kavga edersek bunun sebebi o lavuk olacak bilesin, hem ben öyle kolay ikna olmam hele ki söz konusu kızımsa,” dedi kararlı ve alınmış bir şekilde.

“Seni görende kızımız olmuş sevdiği adamla kapıya dayanmış sanır ilahi sevgilim biraz abartmıyor musun?”
“Ne abartacağım be kızım o benim vermem kimselere,” derken ki sesi neredeyse beni bile ikna etmişti.
“Ortada fol yok yumurta yok canım farkında mısın?”
“Bak şimdiden söylüyorum eğer o lavuğa yardım etmeye kalkarsan külahları değişiriz!” dedi sinirli bir tavırla.

“Fesuphanallah, adam iyice delirdin! Anneme söyleyeyim lavuk olan sana yardım etmesin.”
“O iş başka bu iş başka ben senin nişanlınım Allah’ın izniyle en geç üç ay sonra nikahlı karım olacaksın,” diye direk savunmaya geçti.
Eğer kızımız olursa ben o zaman görüşeceğim seninle Emir bey ey mi yaman yoksa bey mi yaman göreceğiz...

“Sen onu bunu bir kenara bırak ve cevap ver hiç isim düşündün mü? Yani gelecekteki çocuğumuz için,” diye sordum düşünceli bir tavırla.
“Sana evlilik teklifi etmeye karar verdiğim günden beri düşünüyorum, Kızımız olursa ismi 'Mira' olsun. Erkek için hiç düşünmedim şuan seni başka bir erkekle paylaşabileceğimden emin değilim,” dediğinde içimden koca bir 'Çüş' dedim.
“Kendi çocuğundan kıskanacaksın yani?” dedim sorarcasına.

“Erkek çocukları annesine düşkün olur zamanında babamın ahını çok aldım, annemin peşinden ayrılmazdım annemle uyumak için ortalığı yıkardım, babamın annemi öptüğünü görünce gün boyu yemek yemez tavır alırdım. Geçmişimde baba çektirdiklerimi düşününce bizim ufaklığın daha fena olacağına eminim bu nedenle en iyisi kızlarımız olsun,” dediğinde kıkır kıkır anlattıklarına gülüyordum.

“Biliyor musun bende hep ilk çocuğumun erkek olmasını istemiştir böyle babası gibi tatlı bir bebek olsa fena mı olur? Sen ne kadar erkek çocukları anneye düşkün olur dersen de onların kahramanları babaları oluyor. Oğlun seni örnek aldığı için annesini çok sevecek çünkü sen karına aşıksın, o da babası gibi annesini sevdiğinde senin taktirini alacağını bilecek. Bir de olaya bu pencereden bak sevgilim,” söylediklerimden sonra kulağımın altında deli gibi çarpan kalbi duygularımın tercümanı gibiydi.

Sadece hayali bile bu kadar mutlu ederken bir de bu hayaller gerçek olsa kim bilir neler yaşayacağız.

****
Yeni bölüm Allah’ın izniyle Pazartesi günü gelecek canlarım benim.

Bölüm nasıldı?

Sizce gelecek bölümde neler olacak?

Sizi seviyorum.
Elif Diril.


✸ GÜLÜŞÜMDEKİ SEN ✸KİTAP OLACAK✸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin