Bilinç Psikolojisi

206 0 0
                                    


GİRİŞ

Bilinç psikolojisi psikolojinin alt bölümüdür. Psikologlar, "bilinçlilik" ya da "bilinç psikolojisi" tanımında anlaşamazlar, ancak bilincin psikolojisi alanına hangi konuların ve sorunların dahil edildiğine büyük ölçüde katlanabilirler (Natsoulas 1981). Bilincin tanımını tam olarak elde etmek çok zordur, kelimeleri anlamak ya da anlatmak zordur. Bilinç tanımını yapmaya çalışırken, bazen bilinçliliğin deneyimlendiği ile aynı olduğu ya da şuurun bir dizi olağanüstü duygu olduğu söylenir (Block, 1995; Searle, 1992). Bilinç zihinsel imgeler, duyusal algı ve bilinç olarak adil olarak tanımlanabilir. Bilinciniz her an farkında olduğunuz tüm düşünceler, duygular, hisler, algı ve anılardan oluşur (Farthing, 1992). René Descartes bilinçlenmeye yönelik teorisi ile tanınan bir adamdır. 1596 yılında Fransa'nın güneyindeki La Haye kasabasında dünyaya geldi. René Descartes, bilim ve matematik alanındaki uzmanlığıyla iyi biliniyordu. Bununla birlikte, insanların çoğu, en önemli eserinin felsefede olduğunu düşünüyor. Bu gerçekte varolabileceği söylenebilecek şeyleri keşfetme yolunda Descartes özünden yola çıkarak, emin olabileceği tek şeyin kesin olduğunu söylediği bir özetle geldi. Bu kelimeyi Latince " cogito ergo sum " dan işaret eder, "sanırım bence bu yüzden ben" demektir. Descartes kendisini "düşünen şey" anlamına gelen "regülasyoncu" olarak görüyor. Bir bakıma, bilincini çağırdığımız gibi onun bilinçli düşüncesini resmediyordu. Bilinçteki en tipik konu "uyanıklık hali" dir. Bir insanın veya insanın yaşayabileceği, bazen kişinin davranışını kontrol edebileceği, normal uyanıklık durumundan farklı geçici bir durumdur. Uyku, hayal kurma, hipnoz ve psikoaktif ilaçların kullanımı değiştirilmiş durumun bir örneğidir.

KENDİLİK BİLİNCİ ÇEŞİTLERİ.

İnsan bilinci, bilinçliliğin sürekli akışından oluşur. Farkındalık, kendi benliği ve çevresi hakkında insanın farkındalığıdır. Ayrıntılı olabilecek birkaç bilinç türü vardır. Bunlardan bir tanesi iç olayların farkındalığıdır. İnsanoğlunun içinden gelen farkındalık, dış ortamdan değil, içeriden odaklanmıştır. Bir insanın derin düşünceye dönüşmesi ve kendi verilerinin işlenmesi. Bilinçli olanın, aslında bir çeşit zihinsel süreç, yeni davranışlar yaşadığı ve yeni özellikler kazandığı farkındadır. İnsan, duygu ve duygu yoluyla böyle bir iç bilinç hissedebilir. Fenigstein, Scheier ve Buss (1975) 'e göre, insan, dil yetkin bir yaratık olarak "Ben çok yoruldum", "Arabayı 5 saatten fazla sürüyorum", "dinlenmeye ihtiyacım var" sözcüklerini kullanabilir.

Dışsal olayların farkında olma bilincin başka bir özelliğidir. Bu aşamada insanın içinde herhangi bir iç bilgi yoktur, ancak insan, gelen uyaranlara tepki olarak tepki verir veya tepki verir. Dış uyaranların analizi gerçekleşir ve insanı karmaşık motor aktivitesi inşa etmeye yönlendirir. Bu insanın sonucu olarak dış uyaranlara karşı karmaşık tepki üretir. Neisser (1976), insanın çevresindeki çevreyle etkileşimin, insanın algı ve davranışını geliştirdiği "algılamalı döngü" kavramını yarattı. Neisser, dünyanın bilgi ve beklentilerinin her zaman aktif olduğunu söyledi. Bu, dışsal olayların insana sürekli olarak farkındalık kazandırdığı anlamına gelir. Neisser teori ya da şema'nın çevrenin tepkisi olduğunu da savundu. Taylor ve ark. (1996), Neisser'in Algısal Çevriminin yalnızca çevre veya durum bilinci hakkında tartıştığını ancak dış olayların insan farkındalığını çevreden veya çevre ortamından çıkarılan bilgilerle aktif olarak değiştirdiğini ileri sürmektedir.

Bilincin diğer karakteristiği, eşsiz tecrübeye sahip olduğunun farkındadır. Tüm insanlık tecrübeleri, hayal gücü, duygu, düşünce ve algılama gibi çeşitli deneyim türünü deneyimlemektedir. Görme ya da işitme gibi pasif deneyimleri değil aynı zamanda şarkı, konuşma, koşu ve benzeri gibi aktif tecrübeleri yaşar. Deneyimler, insana farkındalık kazandıran benzersiz bir özelliğe sahiptir: onları deneyimlemekteyiz, onları iyice yaşıyoruz ya da gerçekleştiriyoruz. İnsanın gözlemleyebileceği ve ona katılıp edemediği şeyler var, ancak deneyimlemiyorlar. Dediğimiz gibi, "Görüyor / yapıyor / düşün ..." Biliyor olduğumuzu açıklıyor. Klasik Husserli fenomenolojisine göre, deneyimlerimiz yalnızca belirli kavramlar, düşünceler, fikirler, imgeler vb. Yoluyla şeyleri temsil etmek ya da "niyet etmek" üzere yönlendirilir.

PSİKOLOJİK BİLGİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin