Dördüncü Bölüm

979 56 21
                                    

Snape, Grimmauld 12 Numara, 11:40 pm.

O, iyileşecek.

Evet, o iyileşecekti. Bu laneti tamamen üzerinden atacaktı. Yeniden eski Potter olacaktı ve ben onu azarlayacak, itecek ve aşağılayacaktım. Ayağa kalkacaktı ve sağlam olacaktı.

Kendi kendimi kandırıyorum.

Benim odamda, benim yatağımda, sol tarafına dönük bir şekilde yatıyordu. Dağınık saçlarının arkası ıslaktı; fakat bu halde bile düz görünmüyordu. Havaya kalkmıştı ve hiç yatışmayacakmış gibi bir izlenim uyandırıyordu. Sırtı, geçen seferkinin tam aksine rahat ve gevşekti. Düzenli bir şekilde nefes alıyordu. Neredeyse on iki saattir uyuyordu; hiç kalkmadan ve kıpırdamadan. Öylece uyuyordu.

Beni istememeli; en önemlisi ben onu istemiyorum. Hayır, istemiyorum. O daha çocuk sayılır; bedenen ne kadar olgun olsa da, ruhen daha bir çocuk. Ve ben o çocuğa vurdum!

Bir an, kendi kendime tokat atmak gibi şiddetli bir istek duydum.

Uzun süredir uyuyan beden yavaşça kıpırdadı; Potter, önce önüne döndü, daha sonra sağına. En son olarak tekrar sırtı üstü pozisyonunu aldı ve yavaşça doğruldu.

"İyi misin?" dedim, sesimin soğuk çıkmasına memnun olarak.

Yeşil gözleri, gözlerimi bulduğunda, onu önemsemediğimi kendime hatırlattım; fakat gözleri yorgundu ve içlerinde saf acıyı yansıtıyorlardı.

"Geldin," diye sordu, çok kısık bir sesle. Neredeyse duyamıyordum.

"Sana göz kulak olmam istendi."

Bir iç çekti, sanki hava ona yetersiz kalıyormuş gibi. Elini kaldırarak gözünü ovuşturdu. Bu haliyle ne kadar da masum duruyordu. O bir çocuktu ve daha dün korkunç bir deneyim yaşamıştı; acı çekmişti, hırpalanmıştı. Fakat onu yetişkin gibi davranmaya zorlayan kaderi yüzünden kuzu kuzu hırpalanmış, acıya göğsünü germişti. Kabul etmeliydim ki, dünkü yaşadığı deneyimden ben bile korkmuştum. İrkilmiştim, attığı çığlıkları hala duyar gibiydim; onu kurtarmam için yalvarışını, acı çekmek istemediğini söylemesi...

Gözlerini kapayıp biraz geriye doğru yaslanınca korkuyla ayağa kalktım.

"Yaklaşma, lütfen. Ben iyiyim, bir şey olmadı, merak etmene gerek yok."

"Seni merak ettiğimi de nereden çıkardın? Sana göz kulak olmak zorundayım Potter-"

"Biliyorum, biliyorum." Sesi hala kısıktı ve yorgundu. "Ben sadece-" Sözünü bitiremeden eliyle midesini tutarak eğildi ve dudaklarından acı dolu bir inleme döküldü. Daha ne yaptığımı fark etmeden yatağın kenarına oturmuştum. Onu doğrultmak için elimle kollarının iki yanını tuttum ve yavaşça doğrulttum. Ellerimin arasında titredi ve çekindi, sanki korkuyordu, benden geriye çekilmek istiyormuş gibiydi, kararsızdı. Sonra, yüzünde ona vuracakmışım gibi bir ifade belirdi ve bu canımı o kadar çok yaktı ki, karnımda tuhaf bir his oluştu ve dişlerimi sıkarak onu gidermeye çalıştım.

"Sana vuracağımı mı düşünüyorsun?"

Cevap vermedi, hala ellerimin arasında tedirgin bir şekilde duruyordu; çok hırpalandığı için yorgundu.

"Sana, gerçekten vuracağımı mı düşünüyorsun?"

Yine cevap vermedi; fakat sesli bir şekilde yutkundu. Gözlerime bakmıyordu, çok halsiz görünüyordu ve bir an ona bunları yaşattığım için kendimden nefret ettim.

"Sana vuracağımı düşünüyorsan, beyninde büyük sorunlar olmalı. Sana vurmayacağım, anlaşıldı mı?"

Başını evet dercesine salladı.

Not the Same Without YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin