Voldemort, Malfoy Malikanesi, 11:40 pm.
Her şey olması gerektiği gibi. Evet, son yaklaşıyor. Ama benim için değil elbette. Harry Potter'ın sonu yaklaşıyor. Bu gece, bir adım daha. Bu sefer acele etmek yok. Hayır, aynı hataları tekrarlamak yok. Hataya artık yer yok.
Sıradaki hedef: Hogwarts.
"Lord'um?"
Bellatrix, yine her zamanki gibi en olmadık zamanlarda beni buluyor.
"Ne var, Bellatrix?" diye sordum, ona bakmaksızın.
"Snape'e haber verme-"
"Hayır," dedim kendimden emin bir şekilde. Ona ihtiyacım olsaydı, çağırırdım zaten.
"İşimize yara-"
"Kes!" dedim öfkeyle. "Benim kararlarımı sorgulamak sana düşmez!" Bileğimi hafifçe oynattım ve elimdeki asadan çıkan büyü, hedefini tam on ikiden vurdu.
Bellatrix acı içinde bağırırken, o histeri seslerini de çıkarmayı ihmal etmiyordu. Acıdan zevk alıyordu adeta.
Crucio yapmayı bıraktığım anda, sanki daha da fazlasını istiyormuş gibi baktı gözlerimin içine.
Kesinlikle Azkaban'da çok fazla kaldı.
"Şimdi git!" dedim, gözlerinin içine bakarak. "Draco'yu buraya getir."
"Peki, Lord'um." dedi ve hızlı adımlarla kapıdan çıktı.
Birkaç saniye sonra, Draco, Malfoy'ların küçük oğlu, ürkekçe odama gelmişti. Sarı saçları da yüz hatları gibi tıpkı babasınınkilere benziyordu. Ama hayır, bu çocuğun gözünde, babasındaki kararlılık ifadesi yoktu. Bunun gözlerinde korku vardı.
"Sana söylediğimi yaptın mı, Draco?" diye sordum nazikçe.
"E-evet L-or-d-d'um." dedi aptal çocuk, korkarak.
"Kekeleme!" diye bağırdım. Bir anda nefesini tutuşunun sesini duymuştum. "O zaman," dedim, bana gelmesi için elimle işaret ederek. "Zamanı geldi."
"Evet, Lord'um." dedi. Bu sefer kendine biraz daha güveniyordu.
"Bileğini sıyır," dedim, gözlerinin içine bakarak.
Çocuk, elleri titreyerek gömleğinin bilek kısmını sıyırdı. Açıkta olan bileğini bana uzattı.
Sıcak kolunu yakaladım ve asamı onun üzerine koydum. "Artık sen de bir Ölüm Yiyen'sin, Draco Malfoy!" dedim.
Bileğinde belirmeye başlayan simgeyle birlikte, çocuğun titremesi daha da arttı. Dişlerini sıktığını görebiliyordum. Acı çekiyordu. Çekmesi de gerekiyordu zaten.
Simge tamamlandığında, oda diğer Ölüm Yiyenler'le dolmuştu.
Lucius ve Narcissa'nın gözlerinde, daha önce görmediğim bir ifade vardı. Korkuyorlardı. Bir çocuk, bu kadar mı güçsüz düşürmüştü ikisini de? Başka birisi için korkmak... Bunu daha önce de görmüştüm.
Kafamı hafifçe sağımı döndürdüm. Severus Snape, boş gözlerle bakıyordu Malfoy veledine.
"Draco da artık tam olarak bizden biri!" dedim ayağa kalkarak. "Ve bu gece, o da bizimle olacak."
"Lord'um?" dedi Snape, konuşmamı bölerek. "Bu gece ne yapıyoruz?"
"Sen yapmıyorsun, Snape," dedim, ona bakmayarak. "Sen okulda kalacaksın. Potter gelirse, bana haber vereceksin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not the Same Without You
Fiksi PenggemarHarry, Bellatrix'in büyüsüne maruz kaldıktan sonra, büyünün etkilerini geçirmek için, kimliği açığa çıkmış olan Severus Snape'e ihtiyaç duyulur. Bu sırada Büyü ve Muggle Dünyası hızlı bir şekilde Voldemort'un egemenliğine girmektedir. Sağ-Kalan-Çocu...