Beklenmedik Misafir

55 10 1
                                    

Kaç sokak geçti, kaç adım attı, kaç insanla karşılaştı farkına varmadan yürüdü. Evinin tahta kapısının kilidini açarken neden bu kadar talihsiz olduğunu düşünüyordu. Henüz 5 yaşındayken annesini kaybetmiş, zaten hiç yüzünü görmediği babasının ölüm haberini de bir matematik sınavı sırasında almıştı. Sevmezdi o yüzden İclal matematiği hiç. Metin ol çocuğum, sana bizler sahip çıkacağız demişti öğretmeni. Onlar sahip çıkacaktı. Sahi kimdi onlar? Her sabah yüzüne bile bakmadan ders anlatıp giden hocaları mı yoksa anasız babasız diye sınıfta onu dışlayan arkadaşları mı?

İclal' in kafasında bunlar dolanırken içeriden bir çıtırtı sesi geldi. Biraz öne doğru eğildiğinde aralık kalan oturma odasının içerisinden ince bir ışık sızdığını gördü. Bu saatte kim nasıl girmişti ki onun evine? Zaten gergin olan aklı ve vücudu hemen içeri girmesini söyledi. Ayakkabılarını bile çıkarmadan hışımla içeri girdi. Tam kapıyı açacakken kapı kendiliğinden açıldı. İclal dondu kaldı. Şaşırsa mıydı sevinse miydi bilemedi. Yaklaşık 5 yıldır görmediği en büyük teyzesi karşısındaydı. O büyütmüştü İclal' i. Her zaman her ihtiyacına koşmaya çalışmıştı. Şimdi de gene en ihtiyacı olduğu anda karşısında bulmuştu onu.

Gözünden dökülen yaşlar teyzesinin bağrını ıslatıyordu sarılırken. Sonunda iyi denebilecek bir şeyler olmuştu bugün...

Bu hayatında en çok değer verdiği insanlardan biriydi Gülnihal teyzesi. Bir gece ansızın ortadan kaybolmasını aklı kabullenmek istemişti o zamanlar için. Fakat günler sonra gelen bir telefonda teyzesinin eski eşinin geldiğini ve yaka paça döverek teyzesini evden çıkardığını ve zorla yanında tuttuğunu öğrenince aklındaki tüm taşlar yerine oturmuştu. Teyzesinin biricik yeğenini bir başına bırakmasının anca böyle bir mazereti olabilirdi.

- Özür dilerim, canım kızım diyerek başladı Gülnihal lafa. İnan seni bırakmak istemedim. Elimde olmayan şeyler diyerek sözünü sürdürecek oldu ki, İclal lafa girdi. Böyle güzel bir anın pişmanlık lafızlarıyla sönmesini istemiyordu. 

- Canım teyzem -benim en değerli varlığım- annemden geriye kalanım, biliyorum ben her şeyi baştan sona kadar. Senin nasıl zor durumlara düştüğünü, o adama geri dönmeye zorunda bırakıldığını, her gün o adamdan dayak yediğini, her şeyi biliyorum. Sana ulaşmak için çok uğraştım. Ama engel oldu o adam ve akrabaları. Adresini buldum. Ne zaman evinin önüne gelsem içeriden bağrışma sesleri, senin feryat seslerin geliyordu. İçim parçalanıyordu da elimden bir şey gelmiyordu. Konuştukça ikisinin de gözünden yaşlar sel gibi akıyordu.

Bu kez teyzesi durdurdu İclal' i: 

-  Tamam kızcağızım her şeyi unutalım. Biz bize yeteriz evvel Allah dedi. O lanet adama gelecek olursak yine içip sarhoş olduğu günlerden bir gün Gülnihal'i dövmüş, sonra kafası atmış, çıkmış evden, bir daha da dönememiş. Kamyonun altına girmiş arabayla. Oracıkta can verivermiş. dedi ve gözyaşlarına yine hakim olamadı. 

-Ah benim talihi kör teyzem, meleğim , sen üzülme be! Yeter ki sen üzülme. Elbet vardır tüm bu yaşananların bir sebebi.

Teyzesi de onaylayan bakışlarla baktı ona ve her gün daha iyiye gidecek günlere merhaba dediler o gece. Sabaha kadar uyumadılar, adeta yenilendiler. Ertesi gün ve daha sonraki günler çok daha başka olacaktı artık onlar için...

***

 Sevgili okurlar; aklımın erdiği, ellerimin yazdığı kadarıyla bir şeyler yazmaya uğraşıyorum. Umarım beğenirsiniz ve işte bu da hikayemin ikinci bölümü:)) Okuduktan sonra yorum yaparsanız çok mutlu olurum:)

KIRILMIŞ BİR KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin