DEMANS.

113 4 0
                                    

 MEDYA DA KAAN VAR

    KAÇ GÜNDÜR YENİ BÖLÜM YAZAMADIM OKUYUCULAR BAYA ARTMIŞ :) <3 SINAVLAR VARDI :( LANET OLSUN BU HAYAT LANET OLSUN BU SEVGİMİZE !!! YAZARINIZ KAFAYI YEDİ. HERNEYSE İYİ OKUMALAR ^.^ 

Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim ben ne yapıyordum? O benim değil di ki? O...Ben... Ben Miraç ı seçmiştim. Ama benden nefret etmesine yol açmıştım. Nasıl olur ? bir kaç gün önce bana seni seviyorum demişti?! Nasıl benden nefret eder? Bu kadar üzülmemin nedeni neydi peki? Yanımda duran ağaca tekme attım. Ellerimi başımın arasına aldım. Korkuyorum. Kendimden... Zil çaldı yavaş yavaş herkes çıkmaya başlamıştı. Etrafı bulanık görüyordum. Çünkü hala ağlıyordum. Bazı kişiler bana bakıyordu. Ama umursamıyordum. Umursayacak halim yoktu. Tuhaf şeyler hissediyordum. Kıskançlık, Nefret, Aşk, yavaşca yürümeye başladım. O sırada biriyle çarpıştım. Başımı yukarı kaldırdım o Kaandı..! bana nefret dolu gözlerle baktı.

-''Kaan ba-bana ne-den bu kadar kı-'' sözümü bile tamamlamadan gitti. Arkasından bakakaldım. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Kaanı bu kadar acımasız yapacak ne yapmıştım ben ? Ona sarılsam tüm acılarım, acılarımız geçecek ama bu biraz aptallık olur.( Sınıfa girmiştim.) Çünkü Ben Miraçla çıkıyorken Kaanı sevemezdim. Sever miydim? Off herneyse dedim ve çantamı koluma alıp sınıftan çıktım. Devamsızlığım çok yoktu bende eve gitmeye karar verdim. Okuldan çıkmadan önce, bahçeye göz attım. Kaan ı arıyordum. Sonunda gördüm. Yanında  2 kız 3-4 tane de erkek vardı. Çekinerek yanlarına gittim. 

-''Kaan?'' Bana baktı. Ne ? dercesine başını salladı.

-''Konuşabilir miyiz?''

''-Hayır.'' Kolundan tuttum 

''Evet!'' diye bağırdım.

-''Bırak Kolumu.'' dedi donuk bir sesle.

''Dersin ne?'' dedim

''Bırak kolumu.'' Hayır dedim ve kolundan çekiştirerek kapının önüne geldim kapının önünde nöbetçi vardı.

''Aç kapıyı'' 1. sınıftı(LİSE)

''Hayır açamam, bana emir verme.'' Kızı kolundan ittirdim. Kaan şok olmuş bi şekilde bana baktı. Hiçbirşey umrumda değildi değiştiğimi hissettim. Kaanla dışarı çıktım. Onu okulun biraz uzağına götürdüm.

''Ne bu salaklığın senin?!'' diye bağırdı. Şok sırası bendeydi.

''Kaan arkadaşlığımız neden bozuldu?!'' diye bağırdım.

''Çünkü sen bana Umut verdin aptal! Sonra Miraç la çıktın! Bu yüzden önemsizsin.'' dedi. Gülümsedim.

''Önemsiz ha?'' dedim.

''E-evet.'' derken sesi titredi. Başım cidden dönüyordu.

-''Değersiz, önemsiz. Ben sen..den özür diledim ama Olmadı. Yaptığım çok kötü birşeydi. Ama zaten önemsiz kişiler kötüdür. Kötü olmasa önemsiz olur mu?'' ağlamaya başladım yüzüme bakmadan beni dinliyordu.

''Bu hayatta çok güçlü kaldım ben yeter. Sürekli güçlü olmam gerekmez çünkü...'' bağırarak ağlamaya başladım. Kafasını kaldırdı. Hemen kollarımdan tuttu.

''Sakin ol Eylül'' Çırpınmaya devam ediyordum. Ne yaptığımı bende bilmiyordum ama sanki haraket etmezsem ölecekmişim gibiydim Beynim buna komut veriyordu resmen. Yere düştüm.Son hatırladığım, Kaanın beni kucağına alıp koşarak okula gitmesiydi...

***2 saat sonra***

Uyandığımda baş ucumda bir kadın vardı.

''U-uyandınız.'' dedi sevinçle ve odadan çıktı. Başım ağrıyordu. 1 saat sonra biri girdi.

''Uyanmışsınız hemşire az önce geldi.'' dedi ve benim vücudumu kontrol etmeye başladı.

''Az ön-önce mi bir saattir yok.'' dedim 

''Ne?''

''Evet bir saat önce uyandım.'' dedim başımı ovuşturarak. Doktor bana tuhaf tuhaf bakarak,

''Beklettiğim için özür dilerim.'' dedi Sorun değil dedim.

''Si-zinle birşey yapmamız gerek'' dedi ve yatağıma yaklaştı.

''Buraya gelmeden 3 saat önce napıyordunuz?''

''I-ıı unuttum. Sahi ben neden buradayım.'' doktor tek kaşını kaldırdı. Hemşireyle birlikte kolumdan tuttular ve beni aletlerin olduğu bir odaya götürdüler. Koridordan geçerken Kaan ı Miraç ı Derin i Pera yı ve Burağı gördüm. Tam ayağı kalkarken doktor,

''Lütfen..'' dedi yerlerine tekrar oturdular. Odaya girdiğimizde başımın sızladığını hissettim. Beni bir koltuğa oturttu. Yuvarlak bir alet vardı. Yüzüm açıkta kalacak şekilde aleti başıma tuttu. Işıklar görüyordum duvarda. Kırmızı, yeşil, mavi... Tam tahmin edemediğim bir süre sonra aleti kapattı. Hemşireyle bakıştılar ve hemşire bir diğer aletten Büyük bir kağıt çıkardı.

''Seni odana götürelim tatlım tekrar görmeye geleceğim.,'' İtiraz etmeden hemşirenin de yardımıyla yerimden doğruldum. Pek birşey düşünemiyordum. Yatağa yattığımda matematikte bir problemi çözmeye çalıştığımı bile hatırlıyorum.

***Eylül'ün annesi***

''Sema hanım?'' dedi bir doktor.

''Evet? Buyrun benim...'' dedim endişeli bir sesle.

''Sizi odama alabilir miyim?'' Doktorla beraber doktorun odasına girdik. Tuhaf bir havası vardı.

''Kızıma ne olmuş? Ufak bir sinir kızı öyle değilmi?''

''Size ''UFAK BİR SİNİR KRİZİ'' demek için çok şeyi feda ederdim'' Boğazım düğümlenmişti. Konuşmadan eteğimin kenarını sıktım. Çok ciddiydi.

''Demans...'' Demans ne demekti? anlamadım dedim.

''Demans, yani erken bunama...'' dedi ve başını öne eğdi.

''Ne diyosunuz siz? ahah güldürmeyin lütfen ben mi bunadım kızım bunayacak!'' dedim sert bir şekilde. O ise umursmadan konuşmaya devam etti.

''Demans, erken bunama, 15 yaş ve üstü 85 yaş ve altında görülür... Hastada, yer- yön, zaman kaybına yol açar son yaşadıklarını unutur. Yalnız, bu hafıza kaybı değil. Bunun tıp tarihinde adı... adı... Yavaş yavaş ölüm'dür. Tedavisi çok araştırıldı ama henüz pek birşey bulunamadı. Hastanın ölme riski çok yüksek. Demans yaşlanma demektir. Hasta isterse 17 yaşında olsun yani Eylül... gibi, yaşlanır. Beyin olarak fizik olarak değil. Herşeyi unutur kaybolur. Konuşması bile bozulur. Çok üzgünüm. Ona elimden geldiğin-'' Ağlamaya başladım doktor ise sustu. Kızım! Canım kızımın ne günahı var? 17 yaşındayken ... Beyin olarak 70 olamazdı...

''Nöbetler ge-''

''Suss!! tek kelime dahi etme..!'' dedim ve odadan dışarı fırladım.

ARKADAŞLAR KÖTÜ YAZDIYSAM BİLDİRMENİZ YETERLİ. ŞİMDİ YANİ ARTIK KONUYA GİRMELİYDİM. DEMANS HASTALIĞI GERÇEK BİR HASTALIK BU ARADA... KUSURA BAKMAYIN BEĞENMEDİYSENİZ. SİZİ SEVİYORUM. <3 

Son UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin