Multimedia: İntikamcılar (kolaj bana aittir, lütfen herhangi bir yerde izinsiz kullanmaya kalkışmayınız.)
#Unlike Pluto - Everything Black
⌘⌘
Akşamüzeri güneşinin kızıl ışıltıları bahçeye vuruyor, bahçenin yeşil tonunu saklıyordu.
Bu ışıkların ahşap zemine düştüğü Malikane'nin salonunda ise açık olan televizyonun karşısına dizilmiş İntikamcılar bulunuyordu. Saatbaşı haberlerinin verildiği kanallardan birini izliyorlardı, Sam Wilson kumandayı elinde çevirirken diğer taraftan parmaklarıyla ense kökündeki saç tutamları arasında parmaklarını gezdiriyordu. Haberlerde sıradan sayılan şeyler vardı, her zamanki gibi dikkatsizce yapılan kazalar ve küçük vakalar vardı. Yasa teklifleri mecliste bazen kavgalara yol açıyordu, milletvekillerinin kavgalarından birkaç kare görüntülenirken, Sam bu kavgaları önemsemiyordu.
Yanında oturan Jessica telefonunda takılıyor olsa da bir kulağı televizyondaydı. Peter ise masada oturmuş, Sam'in anlamadığı bir takım şeylerle ilgileniyordu.
Televizyonun kısık sesi salonun bir kısmında duyulabiliyorken Peter televizyonun açık olduğunun farkında dahi değildi. Kendince defterine karaladığı hesaplamalar fizik dersiyle ilgiliydi.
Gün olağan hızıyla akıyordu, güneş batıyordu ve artık akşam ufukta beklemeyi bırakıp yavaşça kendisini göstermeye başlamıştı. Diğer İntikamcıların odalarında ya da Malikanenin herhangi bir yerinde takıldığı bu günün sonuna gelinmek üzereydi.
Bu sırada merdivenlerden duyulan tok adım sesleri salona yöneldi. Adımların sahibi her daim sakalsız olan ve saçları özenle kısacık kesilen Steve Rogers'tan başkası değildi. Belki de 70 yıl öncesinde kalmıştı askerliği ama Steve hâlâ o disiplinle kendisine dikkat ediyor, sakallarını ve saçlarını kestiriyor, formuna özen gösteriyordu.
Salona adım attığında diğerlerine baktı, sadece üç kişinin burada olduğunu görürken gözleri Tony'i arıyordu. "Tony nerede?"
Sam kumandayı orta sehpaya bıraktı. "Kendi mağarasında, nerede olmasını bekliyorsun ki?"
Peter kafasını kaldırıp Sam'e baktığında dudaklarından piç bir gülüşün silüeti geçti. "Yani laboratuarında."
Sam gözlerini devirirken homurdanıyordu. "Bu çocuğun dediklerime karışmasını anlamıyorum."
Homurtusu Jessica için duyulabilir haldeyken, Peter ise ne dediğine dikkat etmeden masadan kalktı ve Steve'in yanına geldi. Jessica bu sırada gülerek Sam'in sözlerini karşılamakla meşguldü.
Steve geldiğinden beridir elinde tuttuğu telefonu koltukta oturan kişilere doğru salladığında, sessizlik tam anlamıyla sağlanmış görünüyordu. "Hazırlanın, Strange'in bize ihtiyacı var."
Telefonu cebine tıktığı gibi dönüp gitmeye hazırlanıyordu ki, durdu. Aniden hatırladığı şey ile dönüp baktığında gözler yine dikkatle onun üzerindeydi.
"Bu arada," dedi ve diğerlerine göz gezdirdi. "Tony'i çağırmayı unutmayın."
* * *
Jetin içerisinde geçen dakikalar, Tony'nin çaldığı şarkılara gösterilen tepkilerle doluydu.
Tony jette sopa yutmuş gibi zırhının içinde duruyorken bir yandan Ac/dc çalıyor, adeta bütün jeti inletiyordu. En sonunda Sam Steve'e doğru "Onu getirmemeliydik, sana söylemiştim Steve!" diye bağırdığında Tony kahkaha atmış, ardından zaten yere inmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
land of confusion [tmixmarvel crossover]
Fanfiction❝Burasının bana neden Karışıklıklar Ülkesi olduğunu söyle. Bu bizim yaşadığımız dünya ve bunlar bizim verdiğimiz eller. Onları kullanalım ve denemeye başlayalım; Bu dünyayı yaşamaya değer bir yer haline getirmek için.❞ ▾ ▾ ▾ *Ölümcül...