TWO ➤ ❝god of mischief.❞

355 34 85
                                    

   Medya: Gölge Avcıları (kolaj bana aittir, lütfen herhangi bir yerde izinsiz kullanmaya kalkışmayınız.)

#Sam Tinnesz - Even If  It Hurts

İyi okumalar dilerim.

⌘⌘ 

Karanlıkların boğduğu enstitü bir portalın renkleriyle ve ışıltısıyla aydınlandığında eski döşemelere ilk ayak basan Clary olmuştu. Bu onca zorluğu atlatmış kızıl saçlı kadın bir elinde tuttuğu stel, herkesi saran telaş arasında arkasından gelen gence yol veriyordu.

Peter Parker, kollarında taşıdığı baygın bedeni revirde gördüğü ilk yatağa bırakırken kolları bedenden akan damlalarla kirlenmişti. Nefes nefese maskesini çıkarırken neredeyse ölmek üzere olan Jessica Drew kadar olmasa da yaralanmıştı. Gözünün altındaki morarıklık görülmeyecek gibi değildi, bu morarıklığın yanı sıra dudağının kenarı patlamıştı ve kan damlaları çenesinden süzülüyordu.

Magnus Jessica'ya ilerledi, hızlı ve büyük adımları her seferinde çıkardığı tok seslerle revirde yankı yapıyordu. Sebastian'ın da odaya adım atmasıyla portal kapandı. Gözleri alan ışıklar kaybolduğunda odayı saran telaş ve panik daha da belirginleşmişti. Magnus Jessica'nın yarasına bakarken İntikamcılar ise saniyeler içerisinde yatağın çevresini sarmıştı. Steve kaskını çıkardığı gibi terlemiş saçları ve omzu yanmış kostumüyle Magnus'a baktı. "Ona ne yapacaksın?"

Magnus parmaklarını şıklattığında yükselen mavi kıvılcımlar Steve'in okyanus mavisi gözlerinde parladı, kıvılcımlardan yayılan sıcaklık onu korkutmuştu. Magnus ona bakmadan Jessica'ya eğildi. "Onu iyileştireceğim. İzin verirseniz Yüzbaşı, burada neredeyse ölmek üzere olan bir sıradan var ve yanlış hatırlamıyorsam o sizin arkadaşınızdı. Şimdi, lütfen hepiniz burayı terk edin."

"Pekala..." diyerek Steve bir nefesi içine çekti, süperkahramanlar olarak aldıkları yaralar bazen ağırdı fakat Steve hiçbir zaman bu yaraların büyülerle iyileştirildiğini görmemişti. İçinde korku ve telaş vardı fakat bunu bastırmaya çalışıyordu. Çevresindeki İntikamcılarla beraber revirin kapısına yöneldi.

Son kez omzunun üzerinden geriye, revire baktı. Loş ışıkların yanı sıra mavi büyülerin ışıltısıyla dolan revir derin bir sessizliğe gömülürken asıl karmaşa şimdi başlıyordu.

İntikamcılar revir kapısının baktığı, koca pencerelerin sıra sıra dizildiği ve karanlığın alevlerin cayır cayır yandığı şeylerle yarıldığı koridorun ortasında dikiliyordu. O telaş içerisinde nereye geldiklerini sormaya fırsat bulamamışlardı fakat şimdi, bu yırtıklarla dolu karanlıkta etraflarını saran sessizlikle hepsi akıllarında kendi kendilerine sormadan edemiyorlardı. İlk dillendiren kişi Wanda oldu.

"Burası neresi?" kollarını göğsünde çaprazlamış Kızıl Cadı, bir salya dahi sıçramamış kıyafetinin asaletiyle duruyordu. Sesindeki sert tını göz ardı edilemezdi, sorgulayıcı bakışları takımları kirlenmiş ve en az İntikamcılar kadar yorgun olan Gölge Avcıları'nın üzerinde dolanıyordu. Ona ilk cevap veren Clary oldu, çünkü Gölge Avcıları'ndan kimse İntkamcılar ile konuşmak hatta aynı ortamda bile bulunmak istemiyordu. Aralarında oluşan gerginlik elle tutulabilecek bir yoğunluğa sahipti.

"Burası Enstitü. Diğer ülkelerden gelen Gölge Avcıları'nı burada ağırlarız." Clary Wanda'nın gözlerine baktı. Sorgulayıcı bakışları hoşuna gitmemişti.

Wanda yavaşça kaşlarını çatarken, kızıl saçlarının yüzüne döküldüğü kadının zihnine ulaşmaya çabalıyordu. Kadının zihni belirsizliklerle doluydu ve Wanda onun düşüceleri arasında dolanırken zorluk çekiyordu. Aralarında bu gezintiyi sağlayabilecek bağlantı o kadar zayıftı ki, her an kopabilecekmiş gibi hissediyordu Wanda.

land of confusion [tmixmarvel crossover]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin