Medya: Kadim Büyücü
#Asbjorn - Bones Bad Bones
⌘⌘
"Tanıdık gelmedi." kitapların yığıldığı ahşap masanın üzerine bırakılmış renkli fotoğrafları eline alıp inceleyen Stephen, gözlerini kısmış ve son derece net olan fotoğraflardaki detaylara bakıyordu.
Ölü ve rengini kaybetmeye başlamış bedenin gövdesinde çeşitli desenler ve semboller vardı, bazıları fazlasıyla kıvrımlı olsa da çıkıntılı köşelerini yaygın olduğu desenler adeta derisine kazınmış ölü bedende yaygın görülüyordu. Bu sembolleri ilk kez gören mistik sanatlar ustasının bazılarının sembol veya desenden ziyade harf olduğu hissine kapılmadan edememişti. Omuzlardan başlayarak boğazını sarmalayan halka küçük çıkıntılı motiflerden meydana geliyordu, harf yapısını fazlasıyla andırması mistik sanatlar ustasını düşündürdü. Dudakları ince bir çizgi halini almış adamın gittikçe uzayan sessizliğinde Magnus onun dikkatlice incelediğini anlamış ve belki tanıdık gelebilecek bir şey bulması için sabırla beklemişti.
Diğer fotoğraflara bakınan mistik sanatlar ustasının gözleri iyice kısıldı. Magnus masadaki kitaplardan birini eline alıp ne olduğuna dalgınlıkla bakındığında bunu o dakikalarda oyalanmak adına yaptığı anlaşılıyordu. Eskimiş ve pörsümüş deri kaplamasıyla her an dökülüp parçalanacakmış gibi görünen kitap İbranice yazılmıştı ve Magnus nelerden bahsettiğini anlayabiliyordu. Lakin iblis efendisinin bu kitabın buraya nereden geldiğini anlaması kafasını karıştıran şey olmuştu. Bir süre içinde yazılanları merakla ve kedi gözlerinden yansıyan büyük ilgisiyle okudu. Genellikle birkaç iblis çeşidini anlatan ve kabataslak görünümlerinin sayfaların kenarlarına çiziktirildiği kitap merak uyandırıcıydı da aynı zamanda, günlük tarzını andıran yazımıyla bunun klasik mistik sanatlarla ilgili bir kitap olmadığını anlaması uzun sürmemişti.
Deri kaplamalı defteri elinde sallayarak Stephen'a doğru döndü ve kedi gözleri adamın yüzünde dolandı birkaç saniyeliğine. "Bu nereden geldi? Pek mistik sanatlarla alakalıymış gibi durmuyor."
"Değil. Daha çok... gözlem defteri diyebiliriz." Stephen fotoğrafları masanın üzerine bırakırken kordonu sallanan deftere göz ucuyla baktı. "Bunu önceden iblislerle karşılaşmış birinden aldım. Gözlemleri sizin bilginize oranla acemi kaçabilir ama bana yardımcı oldu."
"Biliyorsun, bana sorman yeterliydi." Magnus yarım ağız gülümsemesiyle adamı cevapladığında defteri aldığı yığının üzerine tozlarını kaldırmamak için olabildiğince yavaş bir şekilde koydu. Stephen'ın söylediklerine hak veriyordu, her ne kadar acemi ve dar bir bakış açısıyla karalanmış olsa da verdiği bilgiler bilmeyen biri için faydalı olabilirdi.
"Bu büyüleri çözmeliyim. Portalın açıldığı sokakta böyle bir ceset bulmanın tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Bu işle bir alakası olduğuna neredeyse eminim." Magnus petrol yeşili kadife ceketinin eteklerini geriye ittirip pantolonun ceplerine yerleştirdiği elleriyle odadaki berjerlerden birine oturdu. Berjerin rahat ve yumuşak minderleri sonsuz bir kabarıklığa sahipmiş gibi asla çökmüyor ve sönmüyordu.
"Belki de duruma dıştan bir bakış atmak işe yarayabilir." Stephen iblis efendisinin oturduğu yerde bacaklarını üst üste atıp koltuğa yerleşmesini izledi. Petrol yeşili ceketine uygun koyu kahve farları gözlerini ortaya çıkarmıştı ve sarı tonlarının arasındaki siyah yarığıyla kediyi andıran irisler daha da belirginleşmişti.
"Nasıl yani?" kaşlarını çattı hafifçe Magnus, bahsettiği şeyi tam anlayamamıştı.
"İkimiz de bunun ne olduğunu bilmiyorsak başka birinden yardım almak işimize yarayabilir." elini top sakallı çenesine götürüp yavaşça sıvazladı. "Eğer güvenseydim Loki'ye sormayı deneyebilirdim fakat..."
![](https://img.wattpad.com/cover/128332934-288-k157017.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
land of confusion [tmixmarvel crossover]
Fanfiction❝Burasının bana neden Karışıklıklar Ülkesi olduğunu söyle. Bu bizim yaşadığımız dünya ve bunlar bizim verdiğimiz eller. Onları kullanalım ve denemeye başlayalım; Bu dünyayı yaşamaya değer bir yer haline getirmek için.❞ ▾ ▾ ▾ *Ölümcül...