Medya: Hector Achilles
(Kolaj bana aittir.)#Halsey - Angel On Fire
⌘⌘
{Yarım Saat Önce - New York Enstitüsü }
Sakinliğin içerisinde konuşmalarını mırıltılarla sonlandırmış İntikamcılar, insanlıktan daha kutsal olduklarını söyleyen Gölge Avcıları'nın kütüphanesini keşfetmişlerdi. Hatta Tony bir merakla kütüphanenin bir köşesinde bulunan melek heykelini incelemiş, sanki bilebilecekmiş gibi Steve'e dönüp bu melek figürünün ne anlama geleceğini sormuştu.
Figürü inceleyen ve her bir detayına görülmesi değer merakla ilgi gösteren Steve bu sorunun cevabını merak ediyordu ve aslında bilmek isterdi. Heykel güzel ve heybetliydi, kanatları iki yanına kıvrılmış meleğin bedenindeki mühürlerin çıkıntılarını ve işlenişindeki özeni görebiliyordu. Sanatçı adamın gözlerinden bu heykel muazzam bir eserdi. Elinde tuttuğu kupası, parmaklarına kabzasını sardığı kılıcı ve belden aşağısını bir kıyafet misali örtelemiş göl ve damlacıklarının gerçekmişçesine zeminini oluşturduğu bu heykel, anlaşılmaz fakat aynı zamanda kutsal imgeleri çağrıştırıyordu.
Clint ise derince bir inceleme yaparcasına çenesine yerleştirdiği eliyle Tony'i cevaplayan kişi olmuştu. "Sadece beğendikleri için alıp buraya koymuş olabilirler mi?"
Sam ruhsuz bir sesle küstahça mırıldanmış, elindeki gözlükle oynarken tek kaşını kaldırıp irileştirdiği gözleriyle adeta küçümser bir eda takınmıştı. "İçindeki sanatsal zevksizliği daha iyi tarif edemezdin Clint."
Danny ve Peter güldüklerinde Peter melek heykelinden gözlerini almamıştı. "Öylesine beğendikleri için alıp koyacak insanlar değiller-" sözü Sam'in sarkastik sözleriyle kesilmişti.
"Hışt, onlar insan değil küçük Peter. Onlar bizim koruyucularımız
kutsal Gölge Avcıları." gözlüğünü masaya bıraktığında ne kadar sinirinin alt üst olduğu belli oluyordu. Gülümsemesi bile içten değildi.Bu söz belki de konuşmayı sonlandıran şey olmuşken kapı açılmış, yorgunluğunu ustalıkla saklayan Wanda asil adımları ile kütüphaneye girmişti. Bu zarafetle hareket eden kadının yüz ifadesi adeta bir maske gibiydi. Savaş sonrasından kalma bir boşluk içini kaplasa dahi bunu belli etmemeyi yeğlerdi. Durumun ciddiyeti onu birtakım şeylere karşı soğukkanlı davranmaya itiyordu.
Wanda koca kütüphaneye adımladıktan dakikalar sonra, kütüphanenin koridorunun ucunda ani bir şekilde patlayan ışık, kapalı kapının ardında gücünü gösterememesinden olsa gerek, oradaki İntikamcıların hiçbirinin dikkatini çekmemişti. Işık patlaması yayılıp bir kapıya dönüştüğünde ise televizyonda oynatılan bir film sahnesinden yükselen boğuk sesler misali duyulan naralar ve alevlerin cızırtısı şimdi koridorlarda yankı yapmaya başlamıştı.
Kapı açıldığında ilk duyulan savaşın vahşiliğini yansıtan sesiydi. Ardından kapının içerisinde kanların bedeninden oluk oluk aktığı bir avcı adeta yuvarlanıverdi. Kıvırcık saçlarının kanla ıslanıp yüzünün çevresine yapıştığı avcı can çekişiyordu. Bembeyaz teni daha da solmuştu ve karnındaki koskocaman yara gittikçe kötüleşirken ruhunu daha çok bedeninden koparıp atmaya yaklaşıyordu.
Kapı kapanmadan evvel duyulan koca bir gürültü bütün koridoru inletti. Genç kafasını kaldırıp yorgun ve kapanmaya hazır gözlerini dikip baktığında karşısında hüznünü şu anda bile hissedebildiği o yıkıcı manzarayla karşılaştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
land of confusion [tmixmarvel crossover]
Fanfiction❝Burasının bana neden Karışıklıklar Ülkesi olduğunu söyle. Bu bizim yaşadığımız dünya ve bunlar bizim verdiğimiz eller. Onları kullanalım ve denemeye başlayalım; Bu dünyayı yaşamaya değer bir yer haline getirmek için.❞ ▾ ▾ ▾ *Ölümcül...