İlk günden zehir oldu okul resmen. Aldırmamaya çalıştım. Yeniden alışabilirdim. Ayrıca ondan nefret ediyordum artık. Nefret bazen aşkın hayal kırıklığına uğramış halidir diye bir söz vardı. Doğru olabilir. Ama şu an hayal kırıklığından çok hissettiğim saf nefret. Üç yılda bir çok sevgili değiştirenlere inat onu beklemiştim. Ama şimdi arkadaşlarıma gerçekten inanıyorum. Beni hiç sevmemiş...
Okulda ikinci hafta. Ve onu o günden sonra bir daha hiç görmediğim için mutluyum. Evet canayakınım demiştim ama şu an tek arkadaşım İpek. O benim tek arkadaşımken ben onun arkadaşlarından tekiyim. Yani bana zaman ayıramıyor pek fazla. Zaten çok yakın değiliz. İpek'i tanıdıktan sonra çabuk çevre kurabildiğim düşüncesini kafamdan attım. Bu kızla kıyaslanınca tam bir asosyalim. Canayakın, yerinde duramayan, sevgi dolu biri. Yalnızlıktan bunları düşünüp daldığımı biri yanımdaki sandalyeyi çekip oturduğunda farkettim. Offf baş belası.
- Ne var Kutay. Ne istiyorsun! dedim öfkeyle.
- Sakin ol güzellik. Konuşmaya geldim dedi ve sırıttı. Adi. Yüzsüz. Konuşmak istemediğimi belli edercesine sert kalktım sandalyeden ve arkamı döndüm. Kolumu çekip tekrar oturttu ve kolumu sıktı.
- Konuşmaya geldiğimi söyledim tribini çekmeye gelmedim ! dedi öfkeyle. Bu nasıl bir egodur. Sakinleşmeye çalıştım ve kısaca " Konuş" dedim. Sabır dilenircesine iç geçirdi. Sonra konuşmaya başladı.
- Beni hala seviyorsun dedi sonra da gülmeye başladı. Sinirlerim tepeme çıktı, ne sanıyor bu kendini.
- Senden nefret ediyorum. Adını bile duymak istemiyorum. Eskiden de sevmedim. Sevdiğimi sandım. Bunun için bile kendimden tiksiniyorum dedim. Bir an duraksadı ama tekrar gülerek
- Beni ilk gördüğünde ağladın ahaha hala kendini kandıran bi zavallısın dedi.
- Seni gördüğümde ağladım evet ama kendim için. Nasıl böyle birini sevebildim diye. Sana karşı ufacık bir sevgi kırıntısı yok içimde Bay Ego dedim ve tam giderken arkamdan
- Yıllar öncede benim seni sevdiğimi düşünmek için böyle mi kandırıyordun kendini vay be diye bağırdı. Durdum. Yaşlar gözüme doldu. Bu kadarı fazlaydı. Hızla döndüm ve bir tokat patlattım. Neye uğradığını şaşırdı sonra daha önce hiç görmediğim bir sinirle ayağa kalkıp üstüme yürümeye başladı. Korkup iki adım geri atsamda bileğimi kopartırcasına tuttu ve bağırmaya başladı
- Ne bok olduğunu sanıyorsun lan sen derken biri beni kenara itti ve Kutay'ın üzerine yürüdü.
- Napıyorsun lan sen dedi o ses. İlk defa gördüğüm biri. Ama oldukça iri ve tek hamle de Kutay'ı yere serebilecek kadar kuvvetli. Kutay güldü ve bana dönüp
- Yeni koruman yakıyo dedi. Zavallı. Arkamı döndüm ve uzaklaştım. Sonrasında ne oldu bilmiyorum. Kendime bi kahve aldım ve kahvenin dumanını seyrederek yürürken yine lanet olası dikkatsizliğim ve sakarlığım sayesinde birine çarptım ve kahve üzerine döküldü. Panikle üzerini temizlemeye çalışırken
- Dikkat etsene lan dedi sertçe. Az önce sinir patlaması yaşadığım için şu an oldukça sakindim ve sakince
- Özür dilerim dedim. Çarpıştığım çocuk bir süre arkamdan şaşkınlıkla baktı ama bir şey demedi.
Sınıfa çıktım ve sırama oturdum. Hocayı beklerken görüş alanıma o çocuk girdi. Kutay'ın önüne atlayan siyah saçlı, beyaz tenli, siyah gözlü iri çocuk. Bana doğru geldiğinde içimde bi kıpırtı hissettim. Neee olamaz... Bana yaklaştı ve sıcacık bir gülümsemeyle " Ben Demir " dedi. Gülüşüne o kadar daldım ki cevap vermeyi unutmuşum. Bi an yüzü solunca farkettim ve panikle
- Bende Yaprak. Az önce yaptığın için teşekkür ederim dedim ve gülümsedim. O da yeniden gülümsedi. Ve sanırım içimde yeniden bir şeyler kıpırdamaya başladı. Yeni bir aşk mıydı bu? Olamaz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Delilik
Teen FictionDeli denilen kişi, etrafında neler döndüğünü çözmeye başlamış biridir. Hepsi bu. - William S. Burroughs