2002
Seyyid yine tutturdu Süngerbob'u izlemeye. Ben oyuncaklarıyla oynamayı daha çok seviyorum ama. "Playmobil oynasak olmaz mı? Çok güzel gemilerin var. Yine korsancılık oynarız," diye yalvarıyorum. "Sıkıldım ben korsancılıktan. Bir bölüm izleyelim. Sonra devam oynarız," deyip beni ikna ediyor.
Oturma odasına geçiyoruz. Annesi namazı bittiği için baş örtüsünü çıkarıyor. "Fazla oturmayın televizyonun önünde." Tamam dercesine başını sallıyor. Benim annem asla karışmaz bir şeyime. İstediğim saatte istediğimi yapabiliyorum. Almanlar neden bu kadar çok kuralcı? Seyyid'in hayatı güzel mi kötü mü anlamıyorum. Gerçi benim bu kadar güzel oyuncaklarım olsa odamdan hiç çıkmam.
Seyyid toz şekerin olduğu bir paket veriyor elime. "Annem bir tane yememize izin verdi. Akşamları aslında şeker bana yasak. Zararlıymış," diyor sessizce. Nutella şeker değil diye her halde geceleri yememe annem bir şey demiyor. Sonuçta çikolata.
Paketi açıyorum ve tozu ağzıma atıyorum. Ağzımın içinde patlamaya başlıyor. Aşırı ekşi ama bu benim hoşuma gidiyor. Biraz daha toz alıp dişlerime sürmeye başlıyorum. Eğlenceli olduğunu fark edince devam ediyorum. Seyyid'in annesi farkına varıp "Çok zararlı yaptığın. Dişlerin çürür," diyor. Seyyid sıkılmış bir şekilde televizyona bakıyor. Saate bakıyorum. Akşam sekiz buçuk... "Ben eve gideyim," diyorum kalkarak. "Hayır gitme!" deyip yerinden fırlıyor. "Ama geç oldu. Uyku saati geldi," diyorum. Uyku saati Seyyid için geldi. Ben daha Barbie'lerle oynarım.
"Hayır bırakmam seni!" deyip dış kapıya koşuyor. Önünde dikilip kollarını açmış beni dışarı çıkmama izin vermiyor. "Bırak kızı gitsin! Yarın yine gelir! Zorla tutma, ayıp!" diye annesi bağırmaya başlıyor.
"Geleceğine söz ver!" deyip gözlerimin içine bakıyor. "Tabii ki gelirim!" diyorum. "Söz ver!" diye ısrar ediyor. "Söz!"
"Yarın ama daha uzun kal. Sen olmayınca canım sıkılıyor," deyip kapıyı açıyor. "Tamam," deyip terliklerimi giyip yukarıya çıkıyorum.Kapıya vuruyorum. Annem açıyor. "Bu ne rahatlık bu yaşta? İstersen biraz daha kalsaydın aşağıda," diyor annem kızarak. "Anne vallaha Seyyid bırakmadı. Kapının önüne durdu izin vermedi çıkmama." Gülmeye başlıyor. "Seni çok seviyor belli," diyor. Çok sevdiğini ben de biliyorum. Ama sanki biraz fazla seviyor.