Gerçekten bozma masalları yâd etmek

211 20 263
                                    

Aysız geceden kargaşanın ortasına düşen küçük tilki

Gülümserken, "Kafamda bitireli çok oldu." dediğimde elim, eline tutunmuştu çoktan. Elini yüzümden uzaklaştırdıkça yüzündeki gülümsemenin soluşuna şahit olurken bedenimi ele geçiren keyfî hisle sonunda vuslata erdim. Sonunda onu biraz olsun bozguna uğratmanın verdiği o tatmin edici duygu, bedenimde kol gezdi. Elini aramızdaki küçük boşluğa yukarıdan bıraktığımda bedeninden canı çıkmış gibi düşünce, ardına bakmadan kaçırdığı tilkiler dönmek için açık bir kapı buldu kendine. "Ben istemeden yeniden başlamaz."

Yatağa düşen elini bir müddet izledikten sonra, "Peki," dediğinde kabullendiğini düşündüm. Gerçekten kabullenip beni rahat bırakacağını... Beklentilerimi boşa çıkarması zor olmadı. "İstemeni sağlarsam... O zaman başlar mı?"

"Nasıl sağlayacaksın?"

"Beni tanımıyorsun." diyerek imalı bir bakış attığında umutsuzca ona baktım. Yeterince imaya maruz kalmamış mıydım? "Ama tanımak senin elinde."

"Seni ben yazdım, ne istersem onu yaptın." bunlar, dudaklarımdan çıktığında kendimle gurur duyduğum söylenemezdi, hatta yazdığım için kendime bile kızmıştım. "Sence de yeterince tanımıyor muyum?"

İşaret parmağıyla beni gösterirken, "İşte kilit nokta burası." dedi. "Ben her ne yaptıysam sen istediğin için yaptım."

"Her istediğimi yaptığına emin misin?" parmağının altındaki doğru noktayı görmezden gelmeyi denedim. Parmak bastığı yer, tam anlamıyla kilit noktaydı ama onun da aklı vardı. Her yaptığını çok önceden zaten planlıyordu. Bu sebeple de benim her istediğimi yaptığını söyleyemezdi. Açık konuşmak gerekirse işine geldiği kadarını yapıyordu sadece. "Gitmeni istediğimi hatırlıyorum."

Gülümsediğinde acaba bu kez ne diyecek, diye düşünmeden edemedim. O dilinden hangi panzehir görünümlü zehri akıtacak kulaklarıma?

"Artık her istediğini yapmamaya karar verdim."

"Hım," dedim sahte bir hüzünle dudağımı bükerken. "Tahmin etmiştim."

"O zaman uyuyabiliriz?"

"Son bir şey isteyebilir miyim?" dediğimde bir süre yüzüme bakmasına ardından sakince başını sallamasına gülümsemeyi denedim. "En azından bu gece rahat bir uyku çekmeme izin verir misin?"

"Sanırım..." yanımdan kalkıp odamın çıkışına yöneldiğinde baktım ardından. Kapıda durup sözlerini sonlandırırken bakışları, benim aksime karşısındaki duvardaydı. "Sanırım bu gece seni rahat bırakabilirim."

"Bir şey daha..." dediğimde odamdan çıkmıştı çoktan. "İyi geceler Alaska."

O gece, beklemediğim cevabından sonra huzurlu bir uyku için gözlerimi kapadığım andan itibaren huzursuzluk peşimi bırakmadı. Uykuya daldığım kısa anlar haricinde, onlarda da Alaska'nın yeniden yanıma geleceğini düşünerek uyanmış, dönüp durmuştum yatakta.

Sabah ezanının ardından gözlerim dayanamayıp uykuya yenilince biraz olsun gevşedi bedenim. Günlerin gerginliği, kısacık uykuyla bedenimi gevşetirken uykuya daldıktan yaklaşık dört saat sonra annemin, kapıyı ardı ardına çalmasından dolayı korkuyla araladım gözlerimi.

Uyku sersemliğime ve her daim dağınık saçlarımdan kalın kıvırcıkların birkaçının yüzümü kapatmasına rağmen kapıyı açınca, "Ne oluyor ya sabah sabah?" derken küçük bir tepsi mantarlı peynirli böreği, ardından annemi buldum karşımda.

"Ankara'ya gitmiyor musun sen bugün?" söylediğiyle, kafamda koca bir boşluk baş gösterdi. Yüzümdeki saçlarımı geriye atarken cümlesinin devamı geldiğinde ancak çağrışım yapabildim. "İmza günün için..."

Pars | Ben Katil DeğilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin