-4-

116 15 1
                                    

       Sabah gözlerimi sızılar eşliğinde açtığımda saatin çokta geç olmadığını fark ettim. Güneş neredeyse yeni doğmuştu.Rahat yataktan yavaşça oturur pozisyona geldim ve gerindim. Başım ağrıyordu ayağa kalktım ve adımlarımı odanın içindeki banyoya yönelttim. 

      Banyonun kapısını açtım ve içeriyi incelemeye başladım. Beyaz fayanslar,duşa kabin,klozet,mavi aynalı bir dolap ve yine orta boyda dolapla uyumlu mavi bir halı bulunuyordu. Aynanın karşısına geçtim ama bakmaya korkuyordum. Berbat bir halde oluğumu az çok tahmin edebiliyordum. Başımı kaldırdım şiş ve kırmızı gözler,dağınık birbirine girmiş saçlar ve buna eşlik eden aldığım darbenin üzerine yapıştırılmış yara bandı. Karşılaştığım görüntüde tahminlerimi doğrulamıştı. Fakat üzerimde kendi kıyafetlerimin olmadığını yeni fark ediyordum.

      Ne yani üzerimi o adam mı değiştirmişti? bu çok utanç verici bir durumdu. Ayrıca bana vereceği hesaba bir yenisi daha eklenmişti. Bunu ona kesinlikle soracaktım. Gece ördüğüm dağılan saçımı çözdüm ve başım ağrıdığı için çok sıkmadan hafif yukarıdan at kuyruğu yaptım. Kendime son kez göz attıktan sonra banyodan çıktım. Odanın kapısına geldiğimde kalbim ağzımda atıyordu. niye böyle olmuştu ki sanki alt tarafı aşağı inip konuşacaklarımı konuşup geri gidecektim. Sahi ben evden kaçmıştım ve artık yeni bir işe ve yeni bir eve ihtiyacım vardı. Gece evden çıkarken çok kararlıydım. Şöyle bir düşününce biraz korkmuş olmam yalan sayılmazdı ama geri dönüşü olmayan bir yola girmiştim. O eve geri kesinlikle dönmeyecektim. Daha fazla düşünmemek adına odadan çıkıp kapıyı kapattım ve merdivenlerden inmeye başladım. 

      Her attığım adımda kalbim bir önceki adımımdan biraz daha fazla atıyordu. Son basamağı da indikten sonra salon diye tahmin ettiğim yere doğru adımlamaya başladım. İçeri girdiğimde kahvaltı masasına kahvesini yudumlarken gazetesini okuyan birini bulmayı hiç beklemiyordum. Beni fark etmesi için boğazımı temizledim ve istediğim oldu. Okuduğu gazeteden başını kaldırdığı an yine o buz gibi bakan gözlerle karşılaştım. Bakışlarını yeniden okuduğu gazeteye indirirken soğuk sesiyle 

'Buraya gel!' dedi.

Bu adam kendisini ne sanıyordu? benim ona başkaları gibi itaat edeceğimi falansa yanılıyordu.

'Sen bana emir vermezsin!'

Gözleri yeniden beni bulurken yine soğuk sesi ile konuştu.

'Sana buraya gel dedim.'

'Bende bana emir veremezsin dedim.'

       Oturduğu sandalyeyi sinirle geriye doğru itti ve ayağa kalktı. Bir hışımla yanıma gelip dibimde dikilmeye başladı. Boyu benden biraz fazla uzundu. Başımı kaldırmadım. Bir adım daha attı ve yüzüme iyice yaklaşıp biraz eğildi. Nefesini yüzümün her zerresinde hissetmem kalbimin daha önce hiç olmadığı kadar hızlı atmasına sebep oluyordu. Başımı kaldırdım ve derin kahverengileri ile buluşturdum harelerimi. İçine çeken bir bataklık gibiydi gözleri neden böyle olduğunu bilmiyordum ama gözlerine bakarken akımına kapıldığımı hissedebilecek olgunluktaydım. Ben hiçbir zaman duygularını saklayan yada inkar eden biri olmamıştım. Aramızdaki sessizlik devam ediyordu. Daha fazla uzatmamak adına sessizliği ben bozdum.

'Konuşacak konularımızın olduğu hakkında ikimizde hem fikiriz diye düşünüyorum.'

'Bir daha benim sözümü ikiletme.'

'Sözünü bir daha ikiletmemem için seninle aynı ortamda bulunmam gerekiyor ve ben bir daha birbirimizi görebileceğimizi sanmıyorum.'

     Sinirle soludu ve kolumdan tutup beni kendine çekti.

'Bundan sonra burada yaşayacaksın. Sözlerine dikkat edeceksin ve son kez söylüyorum, sözümün ikiletilmesinden hiç hoşlanmam ikiletende karşılığını alır. Dediklerimi tekrarlatmamak senin yararına olur. Bu evde yaşadığın sürece sen de bazı şeylere uyacaksın,alışmak zorundasın. Bunların başında da  ben varım şimdi o kahvaltı masasına oturuyorsun.'

Duyduklarım...

        İnanmak istemiyordum. Ne diyordu bu adam Allah aşkına adını bilmediğim, en önemlisi kim olduğunu bilmediğim,bana emirler yağdıran bu adam onunla yaşayacağımı söylüyordu. Ben onun evinde onunla birlikte yaşayacaktım öylemi? işte bunu rüyasında bile göremezdi.

' Sen ne saçmalıyorsun ya ne dediğini kulağın duyuyor mu? aklın alıyor mu?. Ben ve seninle aynı evde yaşamak hah! dalga geçiyorsun.'

       İçten olmayan bir gülüşle bana bakıyordu gözlerim yanağında çıkan iki cennet çukuruna takıldı o o kadar güzeldi ki. Ne saçmalıyordum ben? boğulduğum düşüncelerimden onun sesi sayesinde sıyrılmıştım.

' Evet burada kalacaksın. Ne dediğimi gayet iyi biliyorum.'

' Tabiki de burada kalmayacağım Allah'ın cezası. Burada kalmam için bir sebep yok  tamam mı?.   Tamam teşekkür ederim bana yardım ettin ama bu çok fazla bunu kabul edemem. Anlıyor musun beni?'

  ' Burada kalman için bir sebep aramana gerek yok. Ben istiyorum ve sen de şu anda evsizsin,gidecek bir yerin yok. Sahi ne yapmayı düşünüyorsun? Gecenin bir vakti neden çıktın o lanet evden? Ya bir şey olsaydı ben yetişemeseydim ne yapacaktın o sokakta tek başına ha?'

' Evsiz olmam seninle yaşamayı kabul edeceğim anlamına gelmiyor. Ayrıca kimsin sen? şimdiye kadar her istediğini yaptırmışsın,belli ama bu benim de yapacağım anlamına gelmiyor.'

      Başımdaki ağrı şiddetlenmeye başlamıştı. Gözlerimi kapattım ve birkaç saniye sonra yeniden açtım. Tuttuğu kolumu hırsla elinden kurtardım ve elimi başımdaki yaranın üzerine götürdüm. Elime değen sıcak sıvı ile yaramın kanadığını anlamıştım. Gözleri yaptığım her hareketi dikkatle izlerken en son bakışları yarama kaydı. Elini kaldırdı ve yaranın üzerine dokundu. biraz bastırmıştı ve bu benim acı ile çığlık atmama sebep olmuştu. 

'Kahretsin! canın çok yanıyor mu? nasıl oldu böyle birden?'  

     O endişe içinde konuşurken sesi uğuldamaya ve başımdaki ağrı artmaya başlamıştı. Biraz önce bana bağıran emirler veren adam şimdi benim için endişeleniyor muydu yani? Bir elini belimden geçirdi diğer elini de bacaklarımın altından geçirerek kucağına aldı zayıf bedenimi.Beni koltuklara doğru götürdüğünü yarı açık olan gözlerimden ve sarsılan vücudumdan anlayabiliyordum. Sırtım yumuşak koltukla buluştuğunda hala bana sesleniyordu. acıya ve halsizliğe daha fazla dayanamayan bedenim kendini karanlığa bırakırken aklımdaki tek şey gözlerim kapanmadan önce son kez gördüğüm kahverengilerdi.    

Derin SessizlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin