BÖLÜM 5

1.4K 101 85
                                    

Yazardan

Saat 17.48'di, genç kadın ağlayarak ve deli gibi hıçkırarak arabasını sürüyordu. Bazen ağlamaktan gözleri kısılıp buğulansa da şikayetçi değildi. Ardından acı bir asfalt sesi duyuldu...

Genç kadın önünü görememiş, uzaktaki kayalıkları yakında sanmıştı. Bu hatasından dolayı direksiyonu sağ tarafa kırmış ve yol kenarındaki bariyerlerden aşağıya uçmuştu, ıssız bir tarlaya...Genç kadın ne olduğunu anlamaya çalışırken bilinci çoktan kapanmıştı.

Tolga'nın Ağzından

Bir deniz kenarında oturmuş düşünüyor ve kararımı vermeye çalışıyordum. Fakat kararım % 98 belliydi:

Hande'yle oynamayı kabul edecektim.

Çünkü bu projede yer almayı istiyordum ve bu projenin bana çok şey katacağına inanıyordum, hem Hande'yle partner olmak da o kadar kötü değildi. Verdiğim kararın özgüveniyle arabama atladım, sete doğru gidiyordum. Yağız Hoca'ya kararımı bildirip işime devam edecektim böylece işini kaybeden ben değil Aybüke olucaktı. Aybüke için biraz üzülsem de onu pek takmıyordum, takıyor muydum?

Evet takıyorum ama onun yüzünden işimden olacak kadar değil. Sonuçta herkes kendi hayatına baksın ama değil mi? Ben bunları düşünürken sete varmıştım. Arabamdan indim ve gözlerimle Yağız Hocayı aradım. Tabii ki de Yağız Hoca'yı bulamadım ben de bir Aybüke'nin karavanına bakayım dedim. Aybüke'nin karavanına doğru yöneldim, hızlı adımlarım sayesinde kısa sürede Aybüke'nin karavanın önüne gelmiştim. Kapıyı açtığımda gördüğüm şey biraz şaşırmama sebep olmuştu...

Meriç'in Ağzından

Aybüke ile Hande konuştuktan sonra Aybüke'nin ağlayarak çıktığını gördüm, acaba neden bu kadar yıpratıyordu kendini? Onu bu kadar üzen ne vardı ve Hande'yi görünce bu kadar sinir harbi yaşamıştı? Yoksa Tolga'ya aşık olup onu Hande'den mi kıskanmıştı?

Ben bunları düşünürken karavanımdan içeriye giren Yağız Hoca'yı görünce ayaklandım:

M: Hocam... İlk defa sizi benim karavanımda görüyorum, hayırdır inşallah?

Y(Yağız Hoca): Hayır,hayır... Da benim sana bir şey söylemem lazım.

M: Tabii, ne söyleyeceksiniz?

Y: Biz Aybüke'nin oynadığı Bahar rolünü Hande'nin oynamasını daha uygun gördük. Senden de bunu Aybüke'ye iletmeni rica edecektim.

M: NASIL YANİ? NEDEN? NİÇİN? NE ALAKA?

Y: Biliyorsundur, Hande ile Tolga'yı çok fazla yakıştıran var. Ve dizinin reyting alamsını (Yazardan: reyting kelimesini yanlış yazmış olabilirim belki de rating dir. Ama siz takılmayın ona) sağlayan faktörlerden en önemlilerinden biri de bu fanlar, eğer bu fanları kaybedersek kötü şeyler olabilir. Bu yüzden Hande ile Tolga'yı yeniden partner yapıcaz.

M: Peki hocam, ben söylerim ona.

Y: Görüşürüz Meriç!

M: Görüşürüz Hocam!

Şimdi tek sıkıntı Aybüke'ye durumu anlatmaktı, ki bu da en zor görevdi. En iyisi önce telefonla konuşup sonra bir kafede buluşmaktı. O yüzden Aybüke'yi aradım ama ulaşılamıyordu, onu biraz merak etsem de "Normaldir,görünce beni geri arar..." mantığıyla telefonu geriye yerine bıraktım. 

Tolga'nın Ağzından

Gördüğüm tabloyu anlatmam gerekirse şöyleydi :

Hande Aybüke'nin spor çantasına koyduğu tüm kıyafetleri nerdeyse atomlarına ayıracak kadar lime lime parçalamış.

Karavanını dağıtmış.

Ve şimdi de özel eşyalarına zarar vermekle uğraşıyordu.

Benim geldiğimi görünce şok oldu:

H: TOLGA!

T: Hande? Sen ne zamandan beri insanların karavanlarına girip  özel eşyalarına dokunup ve parçalayıp çıkmaya başladın?

Dediğim anda Hande ağlamaya başladı:

H: S-s-Sen bilmiyorsun, Aybüke beni h-h-hep aşağılıyordu. Bana ve aileme küfürler e-e-ediyordu! Ben çok üzüldüm o yüzden böyle oldu!

Duyduğum şeylere inanamıyordum. Aybüke ne zaman bu kadar iğrenç bir insan olmuştu, ve neden Hande'yle bu kadar uğraşıyordu? Ben bunları düşünürken Hande'nin hıçkırıkları yükseldi, ben de onu arkadaşça da olsa sevdiğim için ani bir sinirle karavandan çıkarak  Aybüke'yi aramaya koyuldum.

(5 saat sonra)

İlayda'nın Ağzından

Aybüke uzun zamandır kayıptı, bulduğumuzda aracında kanlar içinde yatıyordu. Ve ben onu böyle hastanede yoğun bakımda görmeye dayanamıyordum. Aybüke'nin kaza yaptığından sadece ben, Meriç ve Yağmur'un haberi vardı. Ha, bir de Yağız Hoca'nın... Aybüke'nin durumu kritikti çünkü yaklaşık 1 saat kan kaybetmişti. Doktorlar da olumlu bir şey söyleyemiyorlardı çünkü onlar da durumun ciddiyetinin farkındalardı. Derken Aybüke'nin odasındaki cihazların deli gibi öttüğünü duydum, koşa koşa Aybüke'nin odasına gittim ve...

Miribaa!!! Ben geldim, bir konuda açıklama yapmak istiyorum: Ben çok fazla klişe olaylar yazmak istemiyorum ve normalde Aybüke'ye kaza yaptırtmayacaktım fakat böyle olmasının daha uygun olacağına karar verdim. Bu arada benim hikayemde mutluluk çok zor olacak ve olsa bile en fazla 3 bölüm olur diye düşünüyorum,baştan söyleyeyim. Bu arada nazatfannn yeni bir hikayeye başladı bakarsanız sevinirim.

Sizi seviyorum



İmkansız Diye Bir Şey Yoktur (AYTOL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin