Uyandığımda kendimi ilk defa bu kadar dinç hissediyordum. Galiba bir ilkti. Kızlara baktığımda Zümra'nın yatağı savaş alanı gibi, Aylin'inki ise çok düzgündü. Ne kadar da tersler!!
"Kızlarrr! Konuyu anlatmadınız!" Dememle yalnızca Aylin uyandı. Zümra'nın ise bir tek horlamadığı kalmıştı. İkimiz de Zümra'ya gülerek bakıyorduk. Nasıl bir kız bu yaa??!! Sonrasında Aylin'e döndüm ve "ne öğrendiniz? Bekliyorum" dedim. Aylin de ayağa kalktı. Sanki öğretmen de! Meğer defterini almaya kalkmış. Ben de öğretmenlik taslayacak zannetmiştim!
Sonrasında defterini elime tutuşturarak "Bunları yaz. Sonra ben sana konuları anlatırım" dedi. Defteri zar zor geçirdim. Ne kadar da çok yazmışlardı! Bitirince elime baktım. Galiba elim felç olmuştu. Aylin bana sırıtarak baktı ve "Biliyorum. Elin kopmak üzere. Biraz dinlen de konuyu öyle anlatayım" deyince mutluluktan havalara uçacaktım neredeyse!
Kendimi yatağa atarak bit müzik açtım. Ama müzik slowdu. Slow müzik düşünmemi kolaylaştırıyordu. Vereceğim cevabın ne olacağını düşünüyordum. Acaba benim yalnız olmamın sebebi gerçekten annemin anlattığı gibi olabilir miydi?
(Kızın kaybolduğu zaman)
O gün Hasan'ın (kızın babası) nöbeti vardı. Eve geç gelecekti. Annesi de Ceren'i uyutarak odasına bıraktı. Odasına geçerek kendini uykuya bıraktı.
Ayak sesleriyle uyanan Zeynep yavaş adımlarla ilerlemeye başladı. O sırada kafasında hissettiği bir acıyla yere düştü ve bayıldı. O adamlar Ceren'in odasına ileryerek bu kızın Hasan'ın kızı olduğunu düşünerek kucaklarına aldılar. Yanılmıyorlardı. Bu kızın yüzü aynı babasıydı. Bundan emin olduktan sonra Ceren'i bayıltarak oradan çıktılar.
Zeynep uyandığında başı ağrıyordu. Ancak Zeynep buna aldırmayarak adımlarını Ceren'in odasına yöneltti. Kapıyı yavaşça araladı. Ancak... ancak Ceren orada yoktu. Gözleri yanıyor, kalbi acıyordu. Biricik kızı orada yoktu. Yere oturdu ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Biricik kızı ortada yoktu. Tek nedeni ise oydu...Aylin'in sesiyle hayal dünyamdan ayrıldım. Aylin bana "Haydi dersi anlatacağım" dedikten sonra müziği kapatarak Aylin'i dinlemeye başladım. Anlatmayı bitirince Aylin'e "Sen ne olacaktın?" Diye sorunca Aylin "Tabii ki de beyin cerrahı" dedikten sonra galiba neden bu kadar çok çalıştığını anlamıştım.
Kahvaltı zamanı geldiğinde Zümra'yı çok zor uyandırdık. Zaten yatağını toplaması da çok uzun sürüyordu. Biraz daha bekleyince aşağı inerek kahvaltımızı yaptık. Zümra da bir tek hızlı yemek yiyebiliyordu. Başka hiçbir şeyi hızlı yapamıyordu.
Odaya çıkınca kafamı dağıtmak için elime bir kitap aldım. Kitap okuyunca sanki kendimi oradaymış gibi hissediyordum. Ancak kafam boş olduğu zamanlarda. Şuan kitabı anlayamıyordum. Sırf o düşünceler yüzünden. Bu nedenle kitabı yerine koyarak sandalyeye oturdum. Kafamı masaya koyarak kendimi düşünce dünyasına attım. Ancak aklıma hiçbir şey gelmiyordu. İçimi dökmem lazımdı. Elime bir defter ve kalem aldığım gibi yazmaya başladım.
Hayatımda tek dayanağımdın. Yaşama isteğimdin. Yanımda olmanı istiyordum. Beni bıraktığını düşündüm. Hiçbir zaman gelmeyeceğini... Ancak rüyalarıma girdin,karşıma çıktın. Kalbimde her zaman bulunan bir minik çiçekken birden bire dev bir özleme dönüştün. Nasıl bana yıllarca acı çektirip karşıma tekrar çıktın? Anlattığın şey bir mazeret olamaz. Kalbimde bir yandan özlem bir yandan da öfke artıyor. Çok isterdim yıllarca yanımda olmanı, sana 'anne' deyip kokunu içime çekmeyi, üzüldüğümde beni teselli etmeni, hastalandığımda ilacım olmanı... Ama olmadı. Beni aramadın. Belki de daha yeni geldim aklına. Nereden bilebilirim ki? Belki de beni sevmiyorsun. Sadece üzülmemi istemiyorsun. Ama böyle yaptıkça beni daha da çok üzüyorsun. Bir anne kızının yanında olmaz mı? Onu tesseli edip onu sevmez mi? Bir yanım senin yanında olmak isterken diğer yanım neden senden uzak durmak istiyor? 'Seni sevmiyorum' diyemem ama seni sevdiğimi de söyleyemem. Yanına gelsem başka gelmesem başka dert. Hayatıma alıştım. Tabii sen de bensiz bir hayata... İstesek bile eskisi gibi olamayız. Aramızdaki mesafe belli. Bunu aşamayız. İkimiz de birbirimizi hemen kabullenemeyiz. Kabullendiğimizi düşünelim. Yine de sana olan güvenim tam olmayacak. Seni çok özledim anne. Bana 'kızım' demeni, her zaman beni korumanı... Ne yapalım hayat böyle. Bazıları annelerinin yanında çok mutlu olurken bazıları da annesi yanında olduğu halde çok üzgün. Ben de bunların arasındayım. İkimiz de birbirimizden uzak durarak yeni hayatlar kurmalıyız. Biliyorum şuan yazdıklarımı okuyamıyorsun. Umrumda değil! Bana acı çektiren, beni anne sevgisinden mahrum bırakan birini istemem. Senin yüzünden günlerce, haftalarca hatta aylarca ağladım. Sen ise beni yetimhaneye layık gördün. Bıktım artık beni önemsemeyenler için ağlamaktan. Yoruldum seni özlemekten. Ama engel olamıyorum işte. Yine de senden vazgeçemiyorun. Zaten seni kabul etsem bile babam ne olacak? Onu da özlüyorum. Evet, bir hata yapmış ama herkes ikinci bir şansı hakeder. Belki de beni gerçekten çok seviyor ancak bunu gözteremiyorsun. Bilemiyorum. Aklımda tanelerce şey dolanırken hangisi doğru hangisi yanlış bilemiyorum. Seni gördükçe içimden ağlamak geliyor. Yüzünü gördükçe hem 'beni görmeye gelmiş' diye seviniyor hem de 'nasıl buraya gelecek yüzü buldu?' Diye düşünerek sinirleniyorum. Duygularım çok karışık. Ne yapacağım, nasıl yaşayacağım, cevabım ne olmalı? Bunların cevabını bilmiyorum. Seni çok seviyorum ve özlüyorum.
Bunları yazarken resmen ağlıyordum. Neden onun için ağlıyordum? En azından içimi dökmüştüm. Biraz da olsa rahatlamıştım. Ancak duygularımı kontrol edemiyordum. Defterimi yastığımın altına koyarak kafamı yastığa gömdüm. Ağlayarak uykuya daldım.
BİLİYORUM YENİ BÖLÜM GEÇ GELDİ. AMA BU BÖLÜM DAHA UZUN OLDU. ÇILGIN DANSÇI ve BTS İle Bir Hayat ADLI HİKAYELERİMİ OKUMAYI UNUTMAYIN.
GÖRÜŞÜRÜZZ!!!!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♡ANNE♡ (Düzenleniyor)
أدب المراهقينAnnesiz büyüyen bir çocuktum. Anne sevgisine,anne kokusuna hasrettim. Bu benim hikayem. Dostlarımla... Üzgün başlayıp mutlu biten hikayem.