Uzay boşluğunda yüzüyordu. Süzülüyor, gök taşlarına yol veriyordu.
Gitti... Daha derinlere gitti.
Burası parlak, sarı bir güneşin sistemiydi.
Mavi bir gezegen gördü ama biliyordu ki bu mavi gezegen, sakinleri tarafından çok uzun yıllar önce terkedilmişti. Hem de yaşanacak alan bırakmayarak, onu yüzüstü bırakarak.
Yoluna devam etti. Şimdi yanından biçimsiz parçalar geçiyordu. Gri, metalik parçalar. Bir uzay gemisinden kopup boşluğu yaran parçalar... Ardından, parçaların arasında süzülen cesetleri gördü. Yanından geçen cesetleri dehşetle izledi. Bir, iki... Gittikçe daha da çoğaldılar. Her yerdeydiler.
Kaynağı gördü. Etrafa yayılan metalik parçalar bir uzay gemisine değil, uzay üssüne aitti. Harabe haline getirilmiş dev bir uzay üssü. Bir toplu mezar.
Zihnine sesler ilişiyordu... Ezgi dolu, garip hisler uyandıran. İçine hüzün işlenmiş bir ezgi. Zihnindeki ses gittikçe çoğaldı, hep bir ağızdan tüm benliğini kapladı.
Ölüler şarkı söylüyor...
Ölüler ağıt yakıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmezlik Senfonisi: Kaçış (KİTAP OLDU)
Science-Fiction*Otantik Kitap tarafından basıldığı için bölümlerin birçoğu kaldırılmıştır.* Wattys2018 "Büyük Buluşlar" Kazananı! #4 Bilim Kurgu. 08.05.2018 ✧ Gelecek... Yüzlerce yıl sonra, insanların Dünya Gezegeni'ni terk ettiği bir gelecek. Tufan yaşanmaya...