7. bölüm

153 13 8
                                    

        Sabah alarmım sesi ve yatağımda bir titreme ile uyandım. Alarmım hem titriyordu hem de çalıyordu. Telefonu yan tuşundan kapattım. Yavaşça kalktım ve esnedim okul zamanıydı. Altıma yırtık kot üstüme ise kırmızı uzun kollu bol bişi giymiştim. Kırmızı konverslerimi giydim. Aşağıya yavaş adımlarla indim. "Roni" neredeydi bu oradan ses geldi "buradayııım!" gülerek yanına ilerledim. Çantasının fermuarını kapattı. Başını bana çevirirken aynı zamanda çantasını sırtına taktı. "Hadi gidelim" diyerek hazır görünüyordu başımla onayladım ve sırt çantamı alarak kapıya ilerledim.

     Okulun kapısına girdiğimizde çoğu göz roni'deydi. Onlara baktıktan sonra Roni ile aynı hizada okula girdik. Merdivenleri çıktık. Sınıfa geçtik. Sanırsam biraz geç kalmıştık hoca içerideydi. "Geç kaldığımız için özür dileriz" dedim ve sırama ilerledim alexin yanı yerine onun bi arkası olan boş bir sıraya oturdum. Roni de yanıma oturdu. Hoca roniye baktı. "Merhaba" listeye göz gezdirdi. "Roni, hoşgeldin" roni gülümsedi. "Hoşbuldum, teşekkürler" daha sonra gülümsedi ve yerine oturdu. Alex daha sınıfta yoktu diye düşünürken kapıdan Alex girdi ve beni roni ile otururken görünce yüzü buruştu. "Selam Alex" sesli değil fısıltı gibi çıkmıştı. "Selam Lisa" yalandan, buruk bir gülümseme ile söyledi.

...

     Öğle arası olduğunda roni buraları pek bilmediği için ve yalnız kalmasını istemediğim için onunla çıktım. Okulun dışına çıktığımızda markı gördüm. Yutkundum acaba selam versem mi? Yoksa hiç bakmadan geçip gitsem mi? Bunları düşünmeye vakit bulamadan o bana gülümsedi. Bende gülümseyerek selamımı verdim ve gözlerimi çektim. Ellerimi cebine yerleştirdim. Roni ile sahile gidip oturmuştuk. "Aç değilsin değil mi?" başıyla onayladı "değilim lis".

    Bu gün de okul bitmişti. Şu anda eve varmak üzere olan küçük dar ve ıssız yollardan roni ile yürüyorduk. Evi gördüğümde derin bir nefes verdim. Eve dahada yaklaştık, ve içeriye girdik. Roni odasına ben odama çıktım. Bi yarım saat sonra kapı çaldı. Açmak için kalktığımda roni salonda uzanıyor, ama uyumuyordu. Kapıyı açtım. Mark.

    " ah, bir şey mi vardı?" hafif roniye bakarak söledim çünkü kurtları haz etmezdi.
"Sadece iyi misin diye bakmaya geldim" gülümsedim "aaaa şey ben gayet iyiyim" onu göndermeye çalışıyordum. Roni umarım yerinden kalkmaz. Marka döndüm. "Yarın görüşürüz hm?" biraz tedirgindim. "Tamam iyi akşamlar" hızla yüzüne kapıyı kapattım ah neden böle bişi yaptım içeri gittiğimde roni uyumuştu mark'a çok ayıp ettiğimi düşündüm. Akşam olmuştu bile

    Saat gecenin kim bilir kaçı roni hâlâ uyuyordu. Uykum yok. Canım sıkılıyor. Kendimi sokaklara attım. Boş boş dolanıyordum. Gecenin bir yarısı sokaklarda dolanan insanları küçükken hiç anlamamıştım ama şu an bunu ben yapıyordum.

   Ara sokağı da döndüm ve karşımda birini gördüm yüzünü karanlıkta seçemedim. Yakınlaştım bu marktı. Ah tam zamanı yanına gittim. "Burada ne işin var?" yakınlaştım ağlıyordu. "M-mark ne oldu?" o güçlü duruyordu. Neden ağlıyordu? Ne yapmalıydım? Başındaki kapşonu çıkarttım. "Lisa git!" sesi çok güçsüzdü. Bedeni çok güçsüzdü. Gözleri soluk bakıyordu uzun saçları yüzüne gelmişti. Marka dahada dikkatli baktım. "Gitmeyeceğim, neden ağlıyorsun?" napıcağımı bilemez halde göz yaşlarını seyrettim. "B-ben ne yapmalıyım?" elim Ayağım birbirine dolaştı minik ellerimle onun göz yaşlarını sildim. Ellerimi titriyordu onu böyle görmek bana tuhaf gelmişti. "A-ağlama" susuyordu konuşmuyordu. "Neden ağlıyorsun?!" sesim biraz daha yüksekti gerçekten neden ağlıyordu? Ellerimle dahada sildim ve saçlarını çektim. "Sorun ne?" bir kurt,vampir, melez,cadı olmamız hislerimizin duygularımızın olmayacağı anlamına gelmiyordu. Ona baktım. "Susma, konuş, mark" dudağım dalgalandı. Dudağını oynattı,"bişi yok" fazla ısrar etmek istemedim çünkü söylemek istemezse onu anlardım. Kalbim sızladı. Ona sarılasım geliyordu 'merak etme bişi yok' diyesim geliyordu. Ama yapamadım. Bir adım geri gittim. "Kendini üzme mark" gülümsedim. "Hadi ama seni ağlatacak kadar kötü ne olabilir ki?" bana baktı. Birden kollarını bedeninde hissettim. Gözlerimi kırpıştırıp kollarımı ona sardım. "İyi misin mark" sesim soru sorarcasına değil iyi olduğunu söylemeye çalışır gibiydi. "Şu an iyiyim" çok net ve tek kelime ile söylemişti. "Neyin var?" etrafı gözlerimle süzdüm. Güldü "artık, iyiyim" konuyu kapatmak istedim ağlamasını istemedim. "Tamam, gidelim" kollarını benden ayırdı "sağol Lisa" gülümsedim "önemi yok"

     Bir süre yürüdük sessizce sessizliği bozmak istemiyordum. Kayalıklara çıktık tepesine ilk mark oturdu ben tam oturucakken arkamdan ses geldi. "Lisaaaa!!"  hızla arkamı döndüm. Alex??  "Alex, burada ne işin var? Üstelik bu saatte" yanıma geldi ve marka baktı "asıl senin bununla bu saatte burada ne işin var" ikisinde göz gezdirdim ve alexe döndüm. "Şey oturuyoruz hem nolmuş" yumruğunu sıktı. "Lisa, bu herif bir kurt bununla nasıl konuşursun" derin bir nefes verdim "Alex, bak kurt ve vampir ayrımı yapmam ben bir melezim" ona baktım "konuşup konuşamıyacağım insanları sana mı sorucaktım" kolumu tuttu "yürü gidiyoruz" debelendim "bırak!" o an mark normal bir sesle "bırak dedi" bize döndü. Alex ona baktı "sana mı soracak mışım?" mark gülerek ayağıya kalktı ve yanımıza geldi "bırak dediyse bırakıcaksın" elimi tuttu ve arkasına çekti elimi bırakmadı. Elime ve ona baktım beni takmıyordu. Alex çıkıştı. "Lisa onu mu seçeceksin ha?" bana baktı. Tam konuşucakken mark böldü "ona neden seçim sunuyorsun ki? O bizi seçmek zorunda değil." yine konuşucakken arkadan sesle irkildim. "Hadi ama Lisa tabiki benimle gelicek değil mi?" bu roniydi.

  Üçü karşımda duruyordu. Ve sorar gözlerle bakıyorlardı. Ben hangisine gidecektim? Bu gün markın yanında olmam gerekiyor muydu? Yoksa alexe gidip onun yanında mı olmalıydım? Oda olmasa roniye eve mi dönmeliydim? Karar veremiyordum..

(BEĞENİYOR MUSUNUZ? SİZCE HANGİSİNİ SEÇİCEK? YORUMA👇)

BU BİR MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin