6

842 90 40
                                    

"Bayan Hadid, dün akşam saatlerinde annesi ile Fransa'ya gitti."

Abel, Bella'nın evinin önünde kapıcı ile duymak istemeyeceği şeyler hakkında konuşuyordu. Bella, Fransa'ya gitmişti ve kendisine hiçbir şey söylememişti. Kırılmıştı ama bunları hak ettiğini düşünüyordu. Evin önünden ayrılmadan önce son kez kapıcıya soru sordu.

"Kaç gün içerisinde geleceği hakkında bir şey söyledi mi?"

Adam olumsuz anlamda başını sallayınca hiçbir şey söylemeden binadan ayrıldı.
Arabasına bindiğinde, bir süre sadece camdan dışarıyı seyretti.

Aklında yaklaşık iki ay önce Bella ile buradan kahkaha atarak binaya girdiği an canlandı. O zamanlar ne kadar da mutluydu. Yolanda bu işe karışmasaydı belki de Bella hâlâ onun sevgilisi olacaktı.

Bella'ya bu sebepten dolayı uzak kaldığını söylememişti. Annesi ile arasının bozulmasını istemediği için tek çare olarak bunu yapmıştı ancak deliler gibi pişmandı.
Bella'yı özlüyordu. Onu özlediğini tam anlamıyla hissediyordu.

Ayrılmaya karar verdikleri gün Bella'nın yüz ifadesi gözlerinin önünden gitmiyordu. Bella onun ruh ikiziydi. Onsuz geçen iki aydan hiçbir şey anlamamıştı. Her şey ona anlamsız geliyordu.

"Bella ve sen denk değilsiniz. Onu üzüyorsun. Bir iyilik yap ve ondan ayrıl." demişti Yolanda.

Abel, Yolanda'nın dediğine uymuştu ama bu yaptıklarının Bella'yı yıkacağını tahmin edememişti. Bella onu gerçekten seviyordu. Onu olduğu gibi seviyordu. Yani, önceden böyleydi. Hâlâ onu sevip sevmediği konusunda emin değildi. Ona karşı ukalalık yapmıştı.

Bunları düşünürken, hangi ara torpidodan bir şişe Guinness alıp içmeye başladığını hatırlamıyordu. Uyuşmak, biraz olsun kendini dünyadan soyutlamak istiyordu.

Saat akıp giderken, Abel ikinci şişenin dibini yudumladığı sırada pencere tıkladı. Yavaşça başını pencereye çevirdiğinde gördüğü şeye inanamadı. Birkaç defa hızla başını sağa sola salladı. Gözlerini sıkıca kapatıp açtı.

İnanamıyordu. Sarhoşluğun bir etkisi diye düşünüp başını tekrar önüne çevirdi. Bu defa kapı açıldı. İçeriye giren rüzgar, Abel'ı biraz kendine getirmişti.

Sarhoşluk değildi bu. Buradaydı. Bella bir yere gitmemişti. Hayranlıkla gözlerine bakıyordu. Bella, Abel'ın elindeki alkolü alıp bir iki yudum içti. Abel onu haytanlıkla izlemeye devam ediyordu.

"Evimin önünde ne yaptığını daha sonra konuşacağız."

Abel gözlerini yavaşça kapatıp açtı. Bella'nın dediklerini pek algılayamamıştı. Tek sorunu vardı. Midesi bulanıyordu ve arabasına kusmak son isteyeceği şeydi. Üstelik Bella'nın yanında asla kusamazdı. Berbat hissediyordu.

"Tanrım, yüz ifadene bakılacak olursa kusacaksın! Seni arabadan çıkarmam gerek, koca bebek."

Abel gülümsemeye başlayınca, Bella da gülümsedi. Bella Abel'ın kolunun altına girdi ve onu arabadan çıkarttı.

"Sakın şimdi kusayım deme yoksa bunu sana fena ödetirim, Bay Tesfaye."

Abel bir şey demedi. Ağzını açsa kusacaktı. Bella, onu evine getirmişti. Kapıyı zar zor açıp içeriye girdiklerinde Abel, Bella'nın kollarından kurtulup kendini banyoya attı.

••••••

Bölüm iğrenç bokumsu kusmuk tarzı bir şey oldu ve saçma bir yerde bitirdim biliyorum. Özel dönemimdeyim ve sancılı bir şekilde yazdım o yüzden Abel biraz duygusallaştıŞGFPSLWŞWĞFLÖDŞQĞWPRLDL neyse bir sonraki bölüm bu kadar geç gelmez çünkü sevişecekler eheheheh

In The Night [Abella] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin