10

450 69 26
                                    

1 hafta sonra

"Abel artık kameralardan saklanmak istemiyorum. İnsanların ilişkimizi bilmesini, Linda'nın senden uzak durmasını, sokakta rahatça sana sarılmayı, seni öpmeyi istiyorum."

Bella krepinden bir ısırık daha alıp Abel'dan bir cevap bekledi ancak Abel sadece yüzüne bakmakla yetindi.

"Bana öyle bakma Abel. Bana sadece cevap ver."

Abel dudaklarını yalayıp sakince cevap verdi.

"Biraz daha zamanın geçmesini bekleyemez miyiz?"

Bella histerik bir kahkaha atarak konuştu.

"Neden bekleyeceğiz? Zamandan bize ne? Paparazzilerin bizim hakkımızda söyledikleri haberlerden bize ne? Ben sadece birlikte olduğumuzu herkese kanıtlamak istiyorum."

Gözlerini Abel'dan kaçırmadan sakince ayağa kalkıp üzerine doğru yürümeye başladı.

"Yoksa sen istemiyor musun?"

Yüzüne eğilip yine cevap vermesini bekledi. Abel gözlerini zor da olsa Bella'nın dudaklarından kaçırarak, "Nasıl istiyorsan öyle olsun Bella. Ne istiyorsan onu yapacağım. Seni mutlu edecek her şeyi kabul edeceğim." dedi.

Aklında kalan dudaklara doğru yaklaşırken Bella hızla geri çekilip sevinç nidalarıyla ellerini birbirine çarptı.

"Harika! O zaman şimdi..."

"Evet." dedi Abel. "Dışarı çıkacağız."

Bella gizemli bir şey söylermiş gibi "Birlikte. Dışarı. Çıkacağız." dedi.

İkisi de birbirine bakıp güldükten sonra masanın dağınıklığını umursamadan ceketlerini alıp kendilerini dışarı attı.

Bella çok heyecanlıydı. Abel da onun kadar heyecanlı ve bir o kadar da gergindi. Paparazzilerden hoşlanmıyordu. Saçma sorularından hiç hoşlanmıyordu. Bella'ya Linda hakkında bir soru sorulmasını istemiyordu ve sorulursa sert bir tepki vereceğini biliyordu.

"Önce nereye gidelim istersin? Müzeye mi? Central Park'ta dolaşabiliriz aslında. Ya da sinemaya gidebiliriz. Ah, düşündüm de oyun salonuna gitmeye ne dersin?"

Bella'nın heyecanlı tavırları Abel'ı istemsizce gülümsetmişti.

"Benim için fark etmez. Hepsine gidebiliriz." dedi Abel.

Bella kesin karar vermiş gibi öne doğru ilerleyerek, "O zaman bisiklet süreceğiz."

El ele tutuşup bisiklet kiralamak için cadde boyunca yürüdüler. Bu sırada paparazzilerin onları çektiklerinin farkındaydılar. Bella bu durum karşısında Abel'a daha da yakınlaştı. Onun kolunun altına girdi ve omzundan sarkan sevgilisinin elini tuttu.

Bisikletleri kiraladıktan sonra önce Central Park'a daha sonra arkeoloji ve sanat müzelerine gittiler. Günün sonunda ise Abel, Bella için büyük boy pizza alıp onu şehrin her yerini gören bir tepeye götürdü.

Bella hem manzara karşısında hem de Abel'dan gelen sürpriz pizza ile şaşkınlık ve mutluluk arasında kalmıştı. Birlikte çimlere oturup manzarayı izleyerek pizzalarını yediler ve bir yandan da sohbet ettiler.

"Hatırlasana Abel. İlk tanıştığımız zamanlarda sen beni hiç görmüyordun. Gigi ile olan arkadaşlığınız sayesinde yanına geliyordum ancak sen şarkı yazmak peşindeydin. Bir ara görünmez olduğumu düşünmüştüm."

Bella'nın söylediklerine karşı Abel kahkaha atmaya başladı. Bella ise hayranlıkla ona bakıyordu. Onu gerçek anlamda seviyordu. Bu bir hoşlantı ya da geçici bir sevgi değildi. Abel'a tüm benliğiyle aşıktı ve ne olursa olsun onun yanında olacaktı. Abel farkında olmasa bile her zaman yanında olacaktı. Çünkü gerçek aşk buydu.

In The Night [Abella] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin