~ kendimi yatağa attım. Huzursuz hissediyordum. Neden o bu kadar umrumdaydıki. İnsanları hep terslerdim. Benim için normal olan bu şey neden bu sefer bu kadar aklıma takılmıştı. Zaten yaşadıklarım yetmiyormuş gibi bir de başkalarını önemsemeye vaktim yoktu. Hhh saate baktım bu saatte dışarı çıkarsam kesin azar yerdim. Tabi farkedilirsem. Üstüme birşeyler geçirdim ve sessizce kapıyı araladım.
Parmaklarımın ucunda aşağı indim. Adımlarımı kapıya doğru yönlendirdim. Olabildiğince sessizce büyük ve ağır olan kapıyı açtım ve çıkıp sessizce kapıyı kapadım. Güvenliğe görünsem kesin babama haber verirdi. Bahçe duvarına tırmandım ve atladım. Her gün yaptığım şey artık normal geliyordu. Nereye gittiğimi bilmezcesine ilerledim. Her zaman gittiğim parkı görünce oraya doğru yöneldim. Kapşonumu başıma geçirdim ve salıncağa oturum kendimi hafifçe ittirdim. Parkın öbür ucuna baktığımda oda orda oturuyordu. Ama bu sefer yalnızdı. Onu bu parkta ilk kez yalnız görüyordum. Her zaman birlikte olduğu arkadaşları bu sefer yanında değildi. Başımı önüme eğdim. İçimde verdiğim savaşı susturmak istercesine iç çektim. Bir yanım ondan bana ne diğer yanımsa onu sen bu hale getirdin diyerek vicdan azabı çekiyordu. İlk kez yaşadığım bu duygu ağır basmış olucak ki yavaşça ayağa kalkıp küçük adımlarla ona doğru ilerledim. Aramızda kısa bir mesafe kaldığında arkasında duraksadım. İçimde söylediği şey yankılandı. "Ben gerçekten senin gördüğün gibi miyim" ~
***************************
- Değilsin
Genç kızın söylediği şeyle irkilip yavaşça arkasına döndü. Şaşırmış bir şekilde soğuktan yüzü kızarmış kıza bakıyordu.
- Ben çok üzgünüm. Yani söylediğim şeyler ağırdı ve ben... ben çok düşüncesizce konuştum biraz sinirliydim. Neden bilmem ama bir türlü aklımdan çıkmadın. Umarım seni o kadar üzmemişimdir.
Genç oğlan şaşkınlıkla oturduğu yerden kalktı ve kıza yaklaştı. Elini yavaşça kaldırıp kızın yanağına dokundurup çekti. Küçük bir telaşla kızın zayıf kollarını kavradı ve sertçe sarstı.
- Hey! Ne yapıyorsun hortlak görmüş gibi!?
- Oh. Cidden Hwa ödümü patlattın kafana saksı falan düştü de hafıza kaybı falan yaşadın sandım.
- Ne saksısı ya. Sana iyilikte yaramıyor!İlk kez duygusal konuşma yapıyım dedim onun da içine ettin zaten.
- Neyseki kendine döndün. İçine uzaylı falan girip çıktı sanırım. Bir daha böyle şakalar yapma kalbime iniyordu.
- Şaka falan yapmıyordum. Boşuna o kadar vicdan azabı çekmişim. Bakıyorum da baya mutlusun. Ben gidiyorum.
- Hey nereye!
- Sence!
- Dursana! Beni bekle!
Genç kızın küçük adımlarını bir kaç adımda kapattı.
- Hem hiçte bile! Ben gayet üzgünüm kalbim kırıldı sanırım!
Çocuk kızın önüne geçerek ellerini kalp şeklinde birleştirdi ve kalbinin üstüne koyup ağzından kırık sesi çıkarmaya çalışarak çıkararak ellerini birbirinden ayırdı.
Genç kız hafifçe tebessüm ettinde hızlıca kendini toparladı ve önünde duran oğlanın etrafından dolanıp yoluna yöneldi.
Çocuk yeniden yanına yetişip adımlarını kızınkiyle eşitlemek için küçülttü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Promise | KTH
FanfictionOkyanusla, gökyüzü gibilerdi. İkisi de maviydi, birlikte gibilerdi. Aslında hiç birleşmemişlerdi. "İmkansızı seviyorum ben tıpkı gökyüzüyle okyanusu birleştiren Ufuk çizgisi gibi..."