Bölüm nasıl oldu emin değilim uzun süre atmayınca çok merak eden oldu. iyi okumalar...Multimedya: zara zaten kırılmış bir kızsın
Midemde hiç izin almaya gerek duymadan uçuşan kanatlı canlılar, bir süre sonra sürüngenli canlıya dönüşmüştü. Kelebeğin ömrü tarzında lakin, tam da zıttı. Geçmişte alışmıştım en azından acı çekmeye. Ruhum acı çeke çeke çürüyordu. Şimdi ise bir anda onun yanındayken dünyanın en mutlu insanı gibi hissediyordum daha sonra onsuzluk kaygısı kaplıyor genelde bütün bedenimi.
Böyle olunca içimi daha çok kasvet dolduruyor, eskisinden çok daha kötü oluyordum. Çünkü eskiden hep hüzünlüydüm. Onun hissetirdiği duygular, mutlu olduktan sonra kaybetme duygusu, geçmişimde yaşadıklarımdan,tonlarca fazla acı çekmeme sebepti...
Arabanın içinde dizlerimi büküp, ellerimi bacaklarımda kenetledim. Kafamıda dizime yaslayıp, camdan dışarıyı izlemeye başladım. Nedeni de bariz belliydi. Sürekli gözlerimde onu görme arzusu vardı. Bende beynimi meşgul edip, ona bakmamaya çalışıyordum. Ama sadece çalılıyordum."Yorgun görünüyorsun." Dedi görmeye can attığım, kehribar gözlü, dünyanın bana göre tek harikası olan insan.
"Tam tersi. Uzun süredir böyle dinç hissetmemiştim aslında."
Hım diye mırıltılar çıkarıp,kafasını tekrar yola çevirdi Savaş ve yola konsantre oldu.Uzun süre sessizlikten sonra tekrar Savaş söze atıldı.Benim fazla konuşmama sebebim ise ne tarz yanıtlar alacağımı bilmememdi. Onu tanımıyordum, tersleme ihtimali beni çok ürkütüyordu. Başkalarının ne demesi pek ilgilendirmiyordu fakat söz konusu oydu.
"Radyoyu açsana?" Diye soru tarzında emirle bir istek yöneltti bana. Canı sıkılmış olmalıydı. Yani benim yanımda da put gibi sadece duran kız olsa sıkılırdım herhalde.
Bir yanıt vermeden ellerim radyoya atıldı. Herhangi bir radyo kanalını açıp ne çıkacağını merakla bekledim. Bir zamanlar popüler olan parçalardan,
'Burak king-koştum hekime' vardı kanalda. "Kalsın mı?" Diye sordum kalbimi titreten anason kokusunun sahibine.
"Kalsın." Dedi ve hafif gülümsedi.
Eski pozisyonumu aldım ve yola bakarken içimden şarkıya eşlik ediyordum. Sadece dudaklarım kıpırdıyordu."Bastın da yarama basma dedim
Dönmek yok asla dedim
Sen yüzünü asma dedim
Varsa getir dermanınıKoştum hekime hasta gibi
Ezberledim yollarını
Kader mi, rastlantı mı?
Kelepçeledi kollarımı.""Sesli söylesene" dedi. Eğleniyormuş gibi görünüyordu. Ben ona bakarken bile nefes almayı unutuyor oluyordum.Dehşet derecede afsunlamama neden oluyordu. Şimdi ben onun yanında nasıl şarkı söylebilirdim ki?
Gözlerimi açabileceğim sınıra kadar açtım ve pörtlek pörtlek onda baka kalmıştım.
"Ben mi?" Diye sordum,şaşırdığımı belli ederek. Bu sefer sesli bir şekilde güldü."Haydaa burada sadece ikimiz olduğuna göre sen olmalısın şapşal." Şapşal mı dedi bu şimdi? Bu tipten hiç beklenmedik laflar işitiyordum. Gözlerimi kısarak yan bir bakış attım." Ayrıca nereden anladı yahu benim şarkıyı bildiğimi diye beynime soru yönelttim. Daha sonra arabanın aynasını farkettim. Alnıma elilmle birtane geçirdim.Daha sonra da göz devirdim.
Bakışlarımı tekrar Savaş'a yönelttiğimde bana baktığını gördüm.Hemde gülümseyerek. Ona döndüğümde yutkundu ve tekrar önüne dönüp,yola bakmaya devam etti. Şimdi ben onu bana bakarken mi yakalamıştım? Çünkü telaş yapmıştı. Saçmaladığımı düşünüp,kafamı iki yana salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAMEL
General FictionŞimdi ben bayat bir ruhla, yüzüme yerleştirdiğim sahte olmayan ama içten de olamayan en önemlisi de ruhumu yansıtan buruk bir gülümsemeyle ilerliyorum. Bir nebze pencere açılsa şu güçsüz kalbimden diye bekliyorum hala bir umutla . Çünkü ben asla p...