Multimedya: Savaş.
Şarkı: The weekend starboy.• • • •
Bütün "mayılam" parçaladı, kırıklara ayrıldı tamamiyle içimde. Yalnız olduğumu hissettiğim bütün anlarda kaplıyor gözlerimi melül. Zoruma gidiyordu. Neden bu kadar çaresiz hissediyordum?
Ayrıca neden bu kadar çok düşünceler yarışıyordu zihnim de? Niye tüm olanlarla engel olamıyordum. Ancak sorular yöneltiyordum kendime sacede. Aldığım her nefes soluk borumu kesip, parçalıyordu. Sanki nefes almayı haketmiyormuşum gibi, Aldığım soluklar bana lanet eder gibi...
Bir yırtıcının gözüne kestirdiği avı gibi hissediyorum âdeta kendimi. Çokça "çaresiz". Mümkün olduğunca acınası.
Hayatın bana sunduğu bütün meftayı çaldırmış gibiydim. O kadar aptalca. En az bir o kadar da mantıksız.Annemin hastane masraflarından dolayı standartlarda, normal olan gelirimiz; dolayısıyla bize yetmiyordu. İş bulmam gerekiyordu fakat deneyimsiz eleman kimse almıyordu. Okul masraflarımı ve ihtiyaçlarımı almam için paraya ihtiyacım da vardı. Ben de okulumun oralarda iş bulma kararı almıştım.
Böylece okul çıkışında da direkt işe yetişebilirdim. Saate baktığım da 07.30
Olduğunu gören göz bebeklerimi, yerinden çıkacak gibi hissettim. Ah bok yetişirdim ilk derse. Kesin yok yazılacaksın kızım boşuna yorma kendini diye kendimle saçma saçma muhabbet ettikten sonra, geç kaldığıma deysin diye bu gün kendime özenme kararı aldım.Arada sırada yapıyordum bu tarz şeyleri ki hem farklı olması adına hemde sürekli uğraşmayı saçma bulduğum dan birazda üşendiğimden dolayıydı galiba.
Beyaz gömleği üstüme yerleştirdikten sonra, dar siyah okul eteğimi de üstüme giydim, siyah dizlerimden iki parmak daha uzun olan yarım çoraplarımı bacaklarımdan geçirdim. Daha sonra ise, yırtıkları ve yırtmaçları bolca olan kot ceketimi giydim. Saçlarımı da uzun bir cebelleşmeden sonra düzleştire bilmiştim. Belime kadar uzun olduğu için baya zahmetli bir sürece giriyordum düzleştirirken.
Aynaya baktıktan sonra çok az makyaj yapma kararı aldım. Nasıl olsa yok yazılacaktım yarım gün. Far,maskara, lipbalm yeterliydi. Parfüm sıktıktan sonra çantamı koluma takıp odadan ayrıldım. Kulaklığımı taktıktan sonra botlarımı giyip, evden dışarı atmıştım kendimi. Dışarda tatlı bir karayel vardı. Müziğin verdiği huzurla, etrafıma baktım. Doğanın bize sunduğu güzellikleri kavramaya çalışıyordum.
Sonra gözüme bir köpek çarptı. Yanına ürkmesin diye uysalca yaklaştım. Köpekleri çok severdim. "Ne kadar ihtişamlısın sen" diye köpeğin boğazını okşarken, kısık sesle mırıldadıktan sonra, yabancı kadın sesi duydum. "Ne demek istedin güzel kızm?"
"Bu tatlı canlının; ne kadar göz alıcı ve gösterişli olduğunu, çok güzel bir hayvan olduğunu, ona hissetirmek istedim teyzeciğim".Muhtemelen yılların getirmiş olduğu kırık beyazları olan orta yaşların sonunda olan kadın, kaşlarını çatarak bana boş boş bakışlar attı. Sonra güldü ama fazla sesli şekilde. "Bu it mi güzelmiş kızım?". "Alttarafı sokak iti!" "Geceleri bir Allah'ın kulunu uyutmuyor bu it." Sen onun güzelliğini göremeyecek kadar uyumuşsun da haberin yok.
Ayağa kalktım ve iki adım atarak kadının dibinde bitmiştim. Kadının saçma bir o kadar da gereksiz sesli konuşmasından olmalıydı ki yoldan geçen yaşıtlarım olan çocuklar durmuş bizi izliyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAMEL
General FictionŞimdi ben bayat bir ruhla, yüzüme yerleştirdiğim sahte olmayan ama içten de olamayan en önemlisi de ruhumu yansıtan buruk bir gülümsemeyle ilerliyorum. Bir nebze pencere açılsa şu güçsüz kalbimden diye bekliyorum hala bir umutla . Çünkü ben asla p...