Bölüm 3

59 20 16
                                    

Hayat yaşanması zorunlu olan bir mecburiyetti.Kimse kendi hayatını kendisi seçemiyordu.Kaderde ne varsa onu yaşıyordu insan... Yaşadığımız her saat her saniye kaderimizdendi. Bu hayatı yaşamayı , bu hale gelmeyi ben seçmedim ama bu hayatı güzelleştirmek benim elimdeydi.' Kaderim buymuş' deyip yaşamak yanlıştı...Kader bizim için tüm çalışmaları bitmiş, bütün herşeyi tamamlanmış bir yoldu,o yolu iyi veya kötüye götürmek bizim elimizdeydi. O yolun ayrımlarını biz belirleyecektik... 

Karşımda tostunu yiyen Selim doktora  baktım . Asansörde kulağıma fısıldadığı o sözler kalbimin ritmini bozmuştu. O sözden sonra kendimi biraz daha iyi hissetmiştim. Önümde duran tosttan bir ısırık daha aldım, o kadar yavaş yiyordum ki ağzımdaki lokma hiç bitmeyecek gibi geliyordu,sanki yedikçe  lokmam büyüyordu. Biranda sıkıldığımı hissettim.Ne o konuşuyordu ne de ben bu sessizlik canımı sıkmıştı daha fazla susmak yerine konuşmayı tercih ettim.

-Neden bu mesleği seçtiniz? 

Muhabbet olsun diye sormuştum bu soruyu ama biraz da meraktan tabi.Kafasını yediği tosttan kaldırıp bana baktı. Ben cevabını beklerken ağzında ki lokmasını 2-3 kere ağzında dolandırıp yuttu.

-Küçüklükten gelen bir sevgi diyelim. Hep hayalimdi.

Bir insan neden kendini üzeceğini bildiği birşeyi hayal eder ki? Bir de kanser hastalarına bakan bir doktor olmak inanılmaz bir şey.                                                                                                    Cesaret isterdi doktorluk. Önce duygularına kör olmayı bileceksin, kaybetmeyi göze alacaksın. İyileştirmek için çabalayacaksın ama yaşadığın ve yaşattığın kayıplar sarsmayacak seni. Tek bir hastayı değil, bütün ailesinin yükünü alacaksın omuzlarına. En basitinden küçük bir bebeğe iğne yaparken bile onun acı çığlıklarına  katlanacaksın. Sadece gözlerini değil kulaklarını da kör edeceksin bazı şeylere. Kısacası tüm hislerini körleştireceksin. Bunları yapabiliyorsa doktor olacak insan. Her omuz kaldıramaz bu kadar yükü...                                                              Selim doktor bu yükü kaldırabildi mi acaba?

-Beni yanlış anlamayın ama neden böyle bir meslek seçtiniz? Yani bu çok zor bir meslek  duygularınızı körleştirmenizi gerektirecek cinsten.

Dikkatle beni dinlerken kafasını eğdi yavaşça. Yanlış bir şey mi söylemiştim? Dediklerimi tekrar tarttım ama yanlış bir şey sormamıştım. Derin bir iç çekip konuşmaya başladı.

-Ben çok küçükken kız  kardeşim kanser hastasıydı .Senin gibi güzel gözlü, güzel yüzlü ...tek fark o daha erken yaşta tanıştı bu hastalıkla. Ben daha 8 yaşımdayken o 5 yaşındaydı ve kanserdi. Hergün annemle babam ağlardı, ikisinin de gözleri şiş şiş olurdu ama bana ve kardeşime belli etmemeye çalışırlardı. Bir gün annemle babamın konuşmasını  duydum yine ağlıyorlardı, odamın kapısını açıp dinledim onları. Kız kardeşimden bahsedip ölecek gibi şeyler söylüyorlardı. Çok üzülmüştüm ,o gece çocukluğumun en kötü anını yaşadım, sabaha kadar ağladım. O geceye kadar polis olmayı hayal ederdim hep ama o geceden sonra doktor olmaya karar verdim. Bütün hayallerimi yıkmıştım. Tek hayalim doktor olup kız kardeşimi kurtarmaktı. Çocuk aklı işte hemen doktor olacağımı sanırdım.  Her gece kız kardeşimin odasına gider öper koklar kendimce teselli ederdim. Korkma abicim doktor olup kurtaracağım  seni derdim. Günden güne eriyordu gözümün önünde. Delice oyun oynayıp oynattırdığım kardeşim yorulacak diye oyun bile oynamıyordum. 6 yaşındayken saçları döküldü, kendisi her aynaya baktığında ağlıyordu, dayanamadım gittim bende kestirdim saçımı o üzülmesin diye. 1 gece annemin acı çığlıklarıyla uyandım. Kız kardeşim ölmüştü. O  gün kurtaramadım onu diye çok ağladım ama söz verdim kendime bir daha ağlamayacaktım  doktor olup diğer hastaları kurtaracaktım ve öyle de oldu. Bir daha ağlamadım, doktor oldum.Bu yüzden bu mesleği seçtim. Belki kız kardeşimi kurtaramadım ama kurtarılacak çok kişi var. Anlayacağın ben duygularımı kardeşimin öldüğü gece körleştirdim.

BOŞ ÇERÇEVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin