Alışveriş

19 3 0
                                    

Yine her zaman ki gibi sabahın ilk saatlerinde uyandım. Bu saatlerde kalktığımda genelde bayık bir halde olduğum için ( aynı ben ) hemen duşa girdim.

Duştan çıktığımda uzerimi giyinip aşağı indim. Daha Jungkook bile uyanmamisti. Bende mutfağa girip extra güzel bir kahvaltı hazırladım. Sanırım zamanım çok olduğu için her şeyi bol keseden sallamıştım. Masa başından sonuna kadar doluydu.

Kahvaltı hazırlama işi bitince bende bahçeye çıktım. Bahçedeki masaya oturup güzel havayı içime çekmeye başladım. Tam gözlerimi kapatmış kendimi bu güzel havaya kaptiriyordum ki bir anda gelen sesle irkildim. Gözlerimi açıp etrafa bakmaya başlayınca, yerde oturmuş bana dik dik bakan bir kedi gördüm. Çok sevimli. Turuncu ve beyaz tuyleriyle bir oyuncaktan farkı yoktu.

Eğilip kediyi kucağıma aldım ve sevmeye başladım. Sanırım bu kedi biraz fazla şımarık. Ben onu okşadıkça o daha da sırnaşıyordu. Ellerimi kedinin üstünde gezdirmeye devam ediyordum ki yine bir anda gelen sesle irkildim.

Yoongi nin gözünden ...

Her sabah olduğu gibi yine aynı saatte uyandım. Yataktan çıkıp duşa girdim. Banyodan çıkınca uzerimi giyinip odadan çıktım. Young un kapısının önüne gelince durdum. Acaba uyanmış mıdır ? Tam kapıyı çalacaktim ki ya uyanmamışsa diye düşünüp vazgeçtim. Merdivenlerden inince mutfaktaki masayı gorunce anladım ki Young uyanalı çok olmuş. Kahvaltı masasının yanına gidip bir tane salatalığı ağzıma attım.

Kafami kaldırınca bahçede kucağında ki kediyi seven bir Young görmeyi beklemiyordum. Bu kız ne kadar sevecen. Kendisini kaçıran insanı dahi sevmeyi başarıyor. Üstelik böyle kucağında kediyle de çok sevimli duruyordu. Yanına doğru ilerledim ve " Nasıl başarıyorsun ? " Diye bir soru yönelttim. Bana anlamaz bakışlarını yollayarak suratıma bakmaya başladı. Ahh, bir insan her haliyle mi bu kadar tatlı olmayı başarır ?! Kucağındaki kediyi oksayarak " Seni kaçıran insana dahi kin tutmamayı ve cevrendeki her seyi bu derece sevebilmeyi nasıl başarıyorsun ?" diye sordum. Yanakları kızarmıştı. Sanırım utandı. Ama bu haliyle bile aşırı tatlı. Kucağındaki kediyi yere bırakarak " N-neyse kahvaltı hazır. Buyrun " dedi. Onu daha fazla utandirmamak için başımla onaylayıp elimle ' buyrun ' der gibi işaret yaptım. Young önden mutfağa girince benden arkasından içeri girdim.

Biz içeri girdiğimizde Ean da mutfağa giriyordu. Beni görünce koşarak yanıma geldi ve bana sarıldı. Onu yanaklarından öperek sandalyeye oturttum. Bende karşısına oturdum ve Young a da çaprazıma oturması için işaret ettim. Oturdu çay koyduğu fincanı bana uzattı. Teşekkür ettikten sonra kahvaltımızı yemeye başladık.

Henüz kahvaltının ortasindayken Ean la konuşmaya başladım :

- Sevgili prenses, acaba bugün müsait misiniz ?

-Neden ?

-E sen yarın yeni okuluna baslamayacak mısın? Alışveriş yapmak istemiyor musun ?

-Eveeet, istiyorum

-O zaman karnını iyice doyur ki güzel seçimler yapabilesin.

-Ben doydum zaten. Şimdi gidip hazırlanmam lazım. Ancak hazırlanırım, ne de olsa ben bir kızım öyle değil mi ?

Hepimiz gülüştükten sonra ben catalimi masaya bıraktım. Young da kalkıp masayı toplamaya başladı. Bardakları eline almış tam tezgaha birakacakken bardaklardan biri elinden düşüp kırıldı. Elindekileri tezgaha bırakıp yerdeki cam parçalarını toplamaya başladı. Her ne kadar " Bırak Young elini keseceksin " dediysem de beni dinlemedi ve elini kestiği için acıyla inledi. Hemen Young un yanına gidip elindeki cam parçalarını yere atıp elini tuttum ve yarasına bakmaya başladım. Kafamı kaldırmadan " Çok derin değil ama pansuman yapmazsak kotulesebilir " dedim. Kafamı kaldırıp Young a baktığımda domatesten farksız olduğunu gördüm. Sanırım elini tuttuğum için utanmıştı. Aman tanrım artık kendimi tutamayıp seni öpmekten korkuyorum. Farkettirmeden minik bir tebessüm edip " sen burda bekle ben pansuman için malzemeleri getireyim." Dedim. Yüzü hala kıpkırmızı idi. Elini bırakıp ecza dolabına gidip içinden bir kaç malzeme aldım ve geri mutfağa döndüm. Young un elini tekrar tuttum. Utanacağını biliyordum ve utaninca daha güzel oluyordu. Elini bırakmadan pansuman yapmaya başladım.

Young un ağzından ...

Şu an kıpkırmızı olduğuma eminim. Çünkü Yoongi bey elimi tutuyor ve sanırım bunu bilerek yapıyordu. Nereden mi anladım ? Çünkü utandığımın farkındaydı ve gülmüş idi. Elime pansuman yapıyordu ama ben hiç bir şey hissetmiyordum. Nasıl bu kadar nazik olabiliyor ? Dokunuşlarını dahi hissetmiyorum. Şu an tek hissettiğim şey Yoongi beyin güzel kokusu. Bu adamın kokusu karşısında büyüleniyordum.

Yarayı temizleyip iyice sardıktan sonra " Hadi çıkıp sen de hazırlan. Buraları kızlar hallederler. " dedi. Kafamı sallayıp önce merdivenlere sonra yukarı çıktım. Odaya girip dolabımın kapağını açıp içine bakinmaya başladım. Nedense bugün çok şık olmak istiyordum. Dolabıma biraz daha bakınıp arka tarafta duran mini kot etek ve krem rengi bluzu çıkardım. Sanırım bunlarla yeterince şık olabilirdim. Önce üstümü çıkarıp duşa giremedim çünkü elim bandajlı. Zaten dün banyo yaptığım için yapmasam da olurdu. Üstümü çıkardım ve etekle bluzu üstüme geçirdim. Bluzu eteğin içine tepip altına beyaz spor ayakkabılarını giydim. Üzerime bir de deri ceket aldım. Saçımı da tarayıp duzelttim ve ışte hazırım. Aynanın karşısına geçip kendime baktım. Gerçekten güzelmişim. Yanıma telefonumu alıp aşağıya indim. Ean çoktan aşağı inmişti. O da çok güzel olmustu. Üstüne beyaz bir tişört, altına yapışan tayt ve beline de kombinine uyan bir gömlek bağlamıştı. Aman tanrım, kardesim ne kadar zevkli birisi. Ikisinin yanına gidip Ean a bir kaç iltifatta bulundum. O da bana bir şeyler söyledikten sonra Yoongi beyin söylenmeleri üzerine evden çıktık.

20 dakika sonra / AVM de ...

AVM ye gelmiş kırtasiye mağazasında dolaniyorduk ve Yoongi beyin her yeri kırtasiye malzemesiyle doluydu. Yoongi bey Ean a ne isterse alabileceğini söylemişti. Ean da acımıyordu. Bulduğu her şeyi alıyordu. Ben de uyarmıyordum. Çünkü Yoongi bey kendisi kaşınmıştı. Bir kıza asla "Ne istersen alabilirsin " dememelisiniz. Yoksa orda yaptığınız alışverişe verdiğiniz parayla Güney Kore de bir kozmetik mağazası kurarsınız. Çeksin cezasını. Ayrıca benim de işime geliyordu. Bugün beni utandırmak icin bilerek elimi tutmustu. Buda ona ceza olsun. Sonunda Ean bütün kırtasiye yi toplamayı bitirmiş kasaya gitmeye karar vermişti. Ama henüz her şey yeni başlıyor. Buradan daha çanta, okul forması ve spor kıyafetleri( eşofman ) almaya gidecektik. Yani Yoongi beyin vay haline.

Yoongi bey parayı ödeyip elinde 7 paketle kirtasiyeden çıktı. Acımasızın önde koşanı olmadığım için Yoongi beyin yanına gidip elindeki paketleri aldım. Ilk başta diretti ama ona daha taşıyacağı çok şey olduğunu söyleyince paketleri bana verdi. Ean ın bize seslenmesiyle çanta mağazasına doğru gittik. Mağazaya girmemizle Ean ın koşarak bir yere gitmesi bir oldu. Onu takip ettiğimizde bir çantanın önünde durmuş ona hayranlıkla baktığını gördük. Çantanın rengi siyah ve SHİNee grubunun resmi vardı. En önde de benim hayran olduğum Kim Jong Hyun vardı ( Gözlerim doldu ). Ean bunu almak istediğini söyledi. Ikimizde kabul edince hemen çantayı aldık. Ilk defa girdiğimiz bir mağazadan 5 dakikadan önce çıktık. Ama şimdi en zor yere geldik. Spor kıyafetleri. Ahh şimdi oraya gireceğiz, Ean gidip kıyafet begenmeye çalışacak, begenemeyecek. Sonra başkasını deneyecek, begenemeyecek. Başıma ağrılar girdi. Neyse hadi bari erken girelim de çabuk bitsin. Yoongi bey sanki aklımı okumuş gibi o tarafa doğru yürümeye başladı. Bende arkasından gitmeye başladım. Ean zaten en önde. Mağazaya girdik Ean hemen gidip bakinmaya başladı. Bizde geçip koltuklara oturduk ve havadan sudan sohbet etmeye başladık.

Yarım saat sonra ...

Tam yarım saattir Ean ın kıyafetini seçmesini bekliyorduk. Iki tane nin arasında kalmıştı ve bir türlü seçemiyordu. Bize de sormuştu ama verdiğimiz cevaplara inanmamıştı. Sürekli deneyip duruyordu. Bence ikiside çok güzeldi. Birincisi : üzeri bordo sweatshort altı siyah dar tayt, ikincisi üstü hummel marka eşofman üstü, altı yine hummel marka gri dar eşofman. Sonunda kabinden birinci secenekle çıktı ve onu tercih ettiğini söyledi. Biz rahat bir ohhh çekerek yerimize iyice yayıldık. Kabine girip üstünü değiştirdi ve geri çıktı. Kasaya gidip parayı ödedikten sonra mağazadan çıktık. Ama mağazadan çıkmamızla birinin gelip omuzuma dokunmasi bir oldu. Kadına dönerek " pardon, bi şey mi oldu ? " Diye sordum. Kadın kollarını göğsünde bağlayarak " hiih, sen beni nasıl hatirlamazsin. " dedi. Sanırım o an jetonum düştü.
Bu oydu. Hayattaki tek dostum.

Allahım sonunda geldi. Valla yazana kadar bir yerlerim şişti. 1 haftadır ugrasiyorum. Nihayet bitti. Bu arada hepinize mutlu yıllar. 2018 hepinize mutluluk, aşk, heyecan, güzel not, başarı ve bol kazanç (her konuda ) getirsin. Hepinizi öpüyorum. HOŞÇAKALIN.

MERY CHRİSTMAS 🎅🎅🎅🎅🎅🎅🎅

MUTFAKTAKİ AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin