**
"Eren sende gelecek misin?" elimdeki küpeyi kulağıma geçirmeye çalışırken.
"Geliyorum gelmez miyim Fabri'ye dokunacağım röportajda." evin içinde seke seke topuklu ayakkabısını giyiyordu. "Fabri de Eren gelsin beni ellesin diye bekliyordu zaten." küpeyi takıp parfümü sıktım. "Sus be hadi geç kaldık varya patron yolacak."çantasını aldı ve kapıya yöneldi. Çantamı alıp bende kapıya yöneldim "Hadii! Sen al arabanı ben üşeniyorum beraber döneriz." kapıyı açıp çantama attım.
**
"Lan nasıl yenilir lan nasıl lan?!" elindeki kahveyi sinirle içiyordu "Hadi git Fabri röportajına bende Sivas Spor'a gideyim." röportaj için hazırlanan karşı alana yürümeye başladım, herkes bi koşuşturma içindeydi işin en saçma tarafı kameraman elinde çekirdekle etrafındakileri süzüyordu. Birden ayağa kalkan kameraman ile yanıma bir oyuncunun geldiğini anladım kulağıma kulaklığı takıp oyuncuya döndüm.
Karşımda gördüğüm manzara ile kalbim dakikada 5000 atmaya başlarken donup ona bakmaya başladım."Erza hadi ana bültene bağlanıyoruz 3-2-1." kendimi toparlayıp Oğuzhan'a döndüm.
"Öncelikle merhaba. Maçın son dakikalarında maça girsenizde birkaç önemli pozisyon yakaladınız. Maç hakkındaki düşünceleriniz neler?" mikrofonu Oğuzhan'a döndüm ona döndüğüm anda gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı. "Maçta belkide iyiydik belkide değildik. Çok önemli pozisyonlar yakaladık ama karşı takımın kalecisi de çok iyiydi kaybettik demekki eksiklerimiz varmış tabiki kazanmayı isterdik." işim gereği gülümsüyordum ama şu an yete çöküp ağlamak istiyordum. "Çok teşekkürler umarım bundan sonraso daha iyi olur." bir adım geriledim. "Ben teşekkür ederim." o öpmek için can attığım gamzelerini çıkartıp gülümsedi. "Kestik." sesi duyduğum anda birkaç adım daha geriledim ve yanımdan geçip gitmesini bekledim.
"Erza?" şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Gülümsememi sürdürüp başka yöne doğru gitmeye başladım. Mikrofonu teslim edip boynumdaki kartı çıkardım. Arkama bakmadan kendimi stadyum dan dışarıya attım. Arabamın kapısını açıp soğuk havadan kendimi içeriye attım.
Bu kadar zaman sonra görmek hiç iyi gelmemişti ki ben adını bile duyunca ağlamaya başlıyordum. Çok zaman geçmişti tabi aradan herkes geçti gitti çocukluk hevesiydi sanıyor hala. Oysa olay çok başkaydı aşık olmuştum ben o adama.
Eren: Nerdesin!
Eren: LANET Erza oğuzhan burda ve seni soruyor Berkan'a
Erza: NE
Erza: NE YAPIYOR NE YAPIYOR
Eren: SİKTİM BELASINI BERKANIN
Arabayı çalıştırıp bu hal ile o kadar yolu nasıl gideceğimi düşünmeye başladım.
**
"Ben anlamıyorum sen mal mısın? Neden o kadar yolu arabayla geldin?" Eren uçakta İstanbul'a gelmiş salonda duş almış çoktan yatma moduna girmişti bile.
"Malım ben gerizekalıyım." duştan çıkmış kanepeye kendimi atmıştım. "Kay kenara ver battaniyenin birazını." yanına oturup battaniyeyi üzerime çektim.
"Ya git be benim o." battaniyeyi alıp bir süre sonra yarısını üzerime örttü.
"Berkan ne konuştuklarını söylemiyor." Eren'e döndüm "Ne demek demiyor lan ne demek demiyor!" saçımı çekti "Cırlama lan bana yolarım. O kadar yorgunum bide bu sesin hiç çekilmez." kafamı kanepeye yasladım. "Tamam be bende yorgunum."
Telefonumu elime alıp birkaç gönderiyi beğendim. Ana sayfamı yenilediğimde hikayeler kısmına Oğuzhan'ın fotograf gelince üzerine basıp açtım.
Benim ile röportaj yaptığı bir andan SS görüntüsü vardı tam gözlerime bakarken altında ise iki elin şükür eder gibi durduğu emoji vardı. Mesaj atmak istiyordum onunla konuşmak istiyordum ama atamazdım ki. Üstten gelen bildirim ile keşke lahmacun isteseydim diye düşündüm.Oğuzhan: Gamze canavarı büyümüş ve benimle röportaj yaparmış.