Selam! Arkadaşlar bu hikaye benim ilk deneyimim umarım sizde bende mutlu sonuçlar alırız.
Medya: Başrol kızımız.
Kâbusun derin tırnaklarını geçirdiği ruhumu, bir türlü kurtaramıyordum. Neydi bu olanlar bir mana çıkaramıyordum,birşeyin habercisimiydi yoksa anlayamıyordum. Sanki kendi kendimle savaştaydım. Sonunda kazanan hangi bendim bilmiyorum,şükür gozlerimi açabilmiştim. Ama kâbusta bile farkedilen bulanıklık halen üzerimdeydi. Bir kaç gündür sürekli aynı kâbusu görür olmuştum. Hergun hayırlısı der geçerdim,ama bu gün ki sanki hiç bitmeyecek gibiydi. Yine hayırlısı dedim ve kendime gelmeye çalıştım.
Her sabah gözlerimi açtığım huzurlu ev garip bir sessizlikteydi bu gün. O sabah berrin gelip uyandırmamış yada kahvaltı kokusu almamıştım. Garip hissettirmişti, suç işlemişim gibi herşey yasaktı bu gün bana sanki. Bu garip durumdan beni annemin sesi çıkardı. O da garipti,bu gün yolunda olmayan biseyler vardı. Hadi hayırlısı dedim,yataktan ve odadan çıkıp annemin sesini takip ettim.
Mutfaktaydı Nergis sultan. Ona böyle seslenmeyi seviyorum,itiraz etmediğine göre onunda hoşuna gidiyor. Görüş alanıma girdiğinde içim sarılma isteğiyle doldu. Ama yapmadım. Yüzümü çevirdiğimde konuşmaya başladı.
"Defne kızım gel hadi kahvaltıyı hazırlayalım yardım et bana" Sorumluluklarım vardı benimde, her insan gibi,saatin şaşmadan dönen akrep ve yelkovanı gibi şaşmazdı.
Anneme geleceğime dair birkaç uykulu mırıltı çıkardım,oda üstelemedi zaten.
Kıyafetlerimi giyinip tekrar mutfağa dönerken kardeşlerimin de uyandığını gördüm onlara günaydın deyip mutfağa yürüdüm. Kahvaltı hazırlarken bir taraftan da küçük ailemizi düşünmeye başladım. Üç çocuktuk biz en büyük bendim 20 yaşında bir Defne,ortaca yani erkek kardeşim 15 yaşında Asaf Ali,en küçüğümüz şeker topağımız 10 yaşında Berrin Eslem,annem Nergis,babam Yavuz Öztürk. Işte benim çekirdek ailem. Düşünce denizinde boğulmamaya çabalarken bu arada da kahvalti hazırdı.Kahvaltı,ev işi derken öğlen olmuştu.Insan surekli evde olunca bir işin ucundan tutması garip olmuyor. Annemin, bana seslendiğini anımsar gibi oldum. Başımı kaldırdığım da bana bakan gözlerinden yanılmadığımı anladım. Dinlediğimi gösteren bakışlarımı ona çevirdiğimde,konuşmaya başladı.
"Defne hadi kızım bu sütü hatice nenene götür. Isıtıp içsinde içi ısınsın kadıncağızın" dedi annem. Aklıma direk Kemal'i görebilme ihtimali düşünce,teklifi hiç düşünmeden kabul ettim. Hatice nenenin evi Kemallerin eviyle karşılıklıydı,ve bizim bir alt sokağımızda oturuyorlardı. Kemali göremesem bile dönüşte belki Elif'e uğrardım. Can dostum,sırdaşım,kardeşim,herşeyim. Deli balım,atarlı gülüm benim.
Derin düşüncelerimi başımı iki yana sallayıp def ettim ve annemi onaylayıp sütü aldım ve çıktım.
Yolda giderken bu sefer daldığım denizin başlığı kendi hayatımdı. Küçük bir köyde yaşıyorduk. Babam çiftçiydi annem öğretmen. Şimdi dersiniz öğretmen çiftçiyle nasıl evlenmiş diye. Olmuş işte buda annemle,babamın inanılmaz hikâyesi. Bizim köyümüzün okulu annemin ilk görev yeriymiş,babamlada burada tanışmışlar,anneannemler ne kadar karşı çıksada annem görevi bırakıp babam ile evlenmiş. Hiç gocunmamış babama köy işlerinde yardım etmekte,bu huyum galiba anneme çekmiş. Bende hiç gocunmam. Mesela ilk okulu burada okudum ben liseye gitme şansım olmadı. Bu beni cahil yapar mıydı? Kime göre,neye göre. Annemin yardımıyla açık öğretimden okumaya gayret ediyorum. Herzamanki gibi düşüncelerimi bölen bir ses oldu,kafamı kaldırmama gerek yoktu, bu bağrış çağrışı nerede olsa tanırdım.
Köyümüzün belalısı yine karısını dövüyordu.
Ahhh! Şu adamı güzel bi pataklamak vardı da, lanet olsun güçsüzlük.Defalarca kez bu sahneye tanık oldum herdefasında bir şekilde kadını kurtarmayı başarmıştım. Bundan bir önceki baya büyük olmuştu bende dayanamayıp karıştığımda adamın vuruşlarından payımı almıştım. O zaman babamın azarını yediğim için karışmamaya karar verdim.
Ama gel gör ki dururmuyum? Hayır! Durmadım da, en azından dikkatini dağıtayım dedim.
Elime büyük sayılacak bir taş aldım maksatım dikkatini dağıtmaktı.
Nerden bilebilirdim kafasına çarpacağını,öyle degil mi. 😁
Allah'tan görmemişti beni. Yoksa busefer beni gerçekten çiğ çiğ yerdi bu canavar adam. Neyse dedim ve Hatice nenenin evine girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK "KABUL"
General FictionTek bir söz bıçak gibi kesti soluğumu. Kimseye,hiç bir kimseye birşey olmadı. Kendimden başka. 'Kendim ettim kendim buldum'derlerya hah iste o meseleden. Kendimi kendi ellerimle uçurumdan attım gözümü kırpmadan. Gözümdeki damla düşmeden aceleyle. Fa...