Defneden...
Ben ne yapıyordum Allah aşkına. Neydi benim bu halim. Anne ne olur gel uyandır beni diyesim vardı. Gel uyandır da senin o aşık olduğum sesinle yepyeni bir güne başlayayım.
Üzerimdeki beyaz elbiseye,nikâh elbiseme baktıkça tüm bu yaşananların rüya olma ihtimali silikleşiyordu.
Gerçekti,herşey apaçık ortadaydı.Evleniyordum.
Arayıpta anne gel beni kurtar diyemiyordum. Rüya olmasını umduğum tüm şeylerden,tüm yaptıklarımdan pişman değildim. Yine olsa yine yapardım.
Beyaz elbisem ile oturmuş beni gelip almalarını bekliyordum, koskoca konağın bir misafir odasında.
Kapı açıldığında gelene bakmadım. Nasıl olsa kim gelirse gelsin aynı muameleyi yapıp aynı amaçla benin peşinden sürükleyecekti.
O an Heja denen kız ve amca bozunt usuna içim nefretle doldu. Diyeceksiniz şimdiden pişman oldu diye. Yemin ederim kendim için değil. Ben dayanırım bir susar iki susar üçüncüde cevaplarını verir,beni ezmelerine,tartaklamalarına izin vermem.
Benim asıl yandığım Kaderdi zavallım o nasıl dayanacaktı tüm bunlara. Hayatının baba evi kısmında yüzü gülmemiş meleğim burada ne yapardı. Bunları düşünmek biraz olsun moral olmuştu bana. En azından amacım iyi bişey için.
Kafamı kaldırdım ve beni almaya gelene baktım. Genç bi kızdı benden küçük olduğu belliydi.
"Yenge hadi seni bekliyorlar"dedi. Yenge mi? Oda nereden çıkmıştı.
"Sen kimsin"dedim sesimi ne kadar yumuşatmaya çalışsamda elimde olmadan sert çıkmıştı,buda genç kızı ürkütmüştü belliki.
"Ben Saryan. Evin en küçük kızı"dedi. Hmm demek evleneceğim adamın kız kardeşi,doğal olarak görümcemdi. Ne ironi ama. Kızın yenge demesine şaşmamalı. Beni asıl şaşırtan bu kadar çabuk kabullenmesi.
Sesimi bu defa ayarladım ve " Bana Defne diyebilirsin"dedim.
"Yok ben diyemem yenge Beritan ana duyarsa kızar bana"dedi. Kimdi ki bu Beritan. "Beritan kim"dedim. Aldığım cevap bir hayli şaşırtıcıydı.
"Benim üvey anam,hani sana to-tokat atan"dedi. Sonra yanlış bişey söylemiş gibi başını yere eğdi. Demek üvey anneydi,şaşırdım doğrusu.Yaşantıları bize ne kadar uzaktı. Herşeyleriyle farkıydılar ait olduğum yerle,bunu her hareketlerinde belli ediyorlardı.
Daha fazla uzamadan bu iş bitsin diye Saryan'a dönüp "Hadi gidelim o zaman"dedim. Odadan çıkmak üzereyken genç kız beni durdurdu, elinde beyaz bi tülbent vardı duvak niyetine başıma örtmüştü.
Her kızın olduğu gibi benimde hayallerim vardı. Bende sevdigim adamla evlenip,mutlu bir yuvam olsun isterdim. Hiç bişey olmasada böyle cenazeye gider gibi bir suratta olmak istemezdim. Düşüne düşüne nikahın olacağı odaya gelmiştik bile.
Kapının önünde duraksadım önce ve derin nefes aldım. Atacağım adımdan sonra ne geri alabilirdim nede herşey aynı olurdu.
Ya allah bismillah! diyerek içeri girdim ve herkesin içeride olduğunu, imam efendinin beni beklediğini gördüm. Birazcık utandım. Şimdi dini nikah kıyılacaktı. Yarınki düğünde ise resmi nikah. Babanne öyle söylemişti.
Sessizce bana ayrılan yere geçtim. Imam efendi dua okumaya başladı. Bitirdiğinde hep beraber amin dedik.
Hoca bana döndü ve "Mehir olarak ne istersin kızım"dedi. Sahi ne diyecektim şimdi."Hiçbirşey istemiyorum efendim"dedim. Onların adetlerine uymamış olacak ki Barzanın dedesi "Olmaz öyle şey. Ağırlığınca altındır mehiri"demez mi. Tabi bende küçük artçı bir deprem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK "KABUL"
Fiksi UmumTek bir söz bıçak gibi kesti soluğumu. Kimseye,hiç bir kimseye birşey olmadı. Kendimden başka. 'Kendim ettim kendim buldum'derlerya hah iste o meseleden. Kendimi kendi ellerimle uçurumdan attım gözümü kırpmadan. Gözümdeki damla düşmeden aceleyle. Fa...