Yanlış Karar Sonuçları

38 5 2
                                    

Kaç saat banyo da durduğumu hatırlamıyorum. Vücudumda ki şok, korku, ihanet... duygularım birbirine girmiş şekilde düşünüyordum. Annem korkmaya başlamıştı ve kapıya vurduğunu duydum.
-"Burçin iyi misin ?"
-"..."
-"Kızım artık çık."
-"Tamam anne."
Bir insanın bir insanı öpmesi herkes tarafından doğal karşılanabilir. Fakat zoraki şekilde öpülmesi normal değil. İnsan ait olduğu birini öper, sarılır, koklar, aşık olur. Bugün olan neydi peki. İlk defa gördüğüm biri nasıl izin vermiştim. Düşüncelerim durdukça daha da derinleşmeye başlamıştı ve çıkmaya karar verdim. Annem bana bakarken bir şeylerin de ters gittiğini anlayabiliyordu. Bana o beklediğim soruyu sormasın diye odama kaçtım. O gün Mehmet ile konuşmadım. Sık sık mesaj atıp özür diliyordu. Telefonu kapatıp uyudum. Sabah istemsiz olarak erkek kalktım. Uzun zaman sonra Hamza yeniden zihnimde dolanıyordu. Ona inat olsun diye yaptığım şey bana hata olarak geri döndü. Hamza'ya aşık olmadım sadece karşılıklı sevgi görmek istemiştim. Ondan çok bir şey beklememiştim ki. Yokluğu hatırladıkça kalbimi sızlatıyordu. Artık hayatımı düzene sokmam gerekiyordu. Ben de Hamza'yı unutmaya karar verdim. Ben onun için nasılsam o da benim için artık öyle olucaktı. Bir hata yaptım ve hatamı düzeltmem gerekiyordu. Mehmet beni öpmeye çalışmıştı. Ondan nefret ediyordum. Daha da kötüsü korkuyordum. Ona başlamadan ayrılmamız gerektiğini söyledim fakat o bir daha olmicağına dair yeminler ediyordu. Yapıcak bir çarem yoktu zamanla alışıcaktım ona. Mehmet özünde iyi biriydi fakat beni çok bunaltıyordu. Karakterlerimiz tamamen zıttı. Günler geçtikçe ona olan nefretimin yerini şefkat aldı. O beni seviyordu. Ben onu kalbimde hissedemiyordum. Beklediğim aşk o değildi. Beni sıkarak ya da yasaklar koyarak koruyamazdı ki. İki günde bir mutlaka kavga ederdik. Erkeklerin benimle alıp vermediği neyse artık anlam veremiyordum. Bende kavga olduğu zaman duymamazlıktan gelmeye başladım. Bir gün mümin abilerle akşam parka gidicez diye anlaştık. Mümin abinin mükemmel bir kalbi ve de kişiliği vardı. Benim öz babam gibiydi. O akşam haberi olsun diye Mehmet'e mesaj attım.
-"Biz Mümin abi ve mahalle de kızlarla parka gidiyoruz haberin olsun."
-"Ne işin var gece gece. Gidemezsin."
-"Sana gidebilir miyim demedim. Gelince mesaj atarım."
-"Bi git bak ne oluyor Burçin."
-"Görüşürüz."
Attığım mesajdan sonra mesaj gelmedi. Açıkçası umrumda da değildi. Ona hesap vermek zorunda değildim. Özgür olduğumuz bir toplumda halen daha bir erkeğin bir kızı saçma sapan psikolojiye girip kısıtlamaya çalışması çok yanlıştı. Bir insan bir insanı neden kısıtlar ki. O akşam mümin abi ve bir kaç arkadaşımızla beraber çekirdek alıp banka oturduk. Mümin abiye dertlerimi paylaşmayı seviyordum. Mehmet'le olan durumumu, Hamza'yla ilgili olan düşüncelerimi, ne yapmam gerektiğini bilmediğimi söyledim. Mümin abi bana bakarak;
-" Gerçek aşk bu değildir. Sana değer veren kişi seni kısıtlamaz, daha çok seni bir yerlere getirmek için çaba sarf eder. Seni sever, sevgisiyle kollar seni. Sana baktığı zaman gözlerinde ki oluşan ışıltı da kendini görürsün. O anda beklediğin aşk gelmiştir zaten. Eğer ikisinde de bu ışığı, hissi görmediysen kendini ve karşı tarafı üzmeden yolları ayır."
Mümin abi haklıydı. Mehmet'le ne kadar ilerlemeye çalışsam daha çok geriliyordum. Hayatımı olumsuz yönde etkilemesine izin veriyordum. Eve geldiğim de ona geldim diye mesaj yazdım. Bir süre bekledikten sonra ben de uyudum. Yazın sonlarına geliyorduk ve benim artık üniversite için bir şeyler yapmam gerekiyordu. Dershaneye yazılıp ek ders almalıydım. Meslek lisesi olarak edebiyat öğretmenliği bana çok uzak geliyordu. Bu fikrimi anneme söylediğim de kafasını sallayarak;
-"Bende ne zaman böyle bir şey söyliceksin diye bekliyordum." Dedi. Annem okumama sonuna kadar destekçiydi. Her zaman ayaklarımın üstünde durmam gerektiğini söylerdi. Böyle olmasını seviyordum. Bana değer veriyordu. Bu fikrimi babama söyleyince karşı çıktı. Babam etrafta ki insanların lafına çok kanarak kızların okumasını pek taraflı bakmazdı. Böyle davranması beni üzüyordu. Bana destek versin istiyordum fakat o bağırarak evden gitti. Geriye tek seçenek kalıyordu. O yıl stajdan kazandığım paramı dershaneme vericektim. Üstesinden gelebilirdim. Çok zorlanırsam ek iş bulur çalışırdım. Annemin bana destek vermesiyle beraber en kısa süre de kaydımı başlatıcaktım. Mehmet bir kaç gün aramadı. Bende geri aramak istemiyordum. 2. Kez üniversite sınavına girmişti ve ikinci kez kazanamamıştı. Açıkçası üzülmüştüm. Bir kaç gün sonra telefonum çaldı. Arayan Mehmet'ti.
-"Efendim Mehmet."
-"Bugün buluşalım. Moralim çok bozuk."
-"iyi tamam."
-"Parkta bekliyorum seni."
Morali yerine gelsin diye gitmiyordum. Onunla buluşunca ayrılmamız gerektiğini söylemek için gidiyordum. Üstüme bir ceket alıp evden çıktım. Parka vardığım da arkası dönük şekilde oturuyordu. Yanına gidip oturdum. Bana bakarak;
-"Elini vermicek misin ?"
-"Hayır."
-"Burçin kötü bir süreç geçiyorum ve sen yanımda değilsin. Çok kötüyüm diyorum sana anlasana beni."
-"Herkes kötü şeyler yaşıyor. Etrafına bak haline şükür et."
-"Babam iki yıl için şehir dışına yollamak istemiyor. Gidersem para yollamazmış. Ne yapıcam?"
-" Sen erkeksin bir iş bul çalış. Harçlık paranı çıkar oku."
-"Burçin ben yapamam öyle hangi masrafıma yeticek?"
-" Keyfin için kafelere gitmek yerine yurdun da kalırsan o para yeter sana."
Bana gözleri dolu dolu bir şekilde baktı. Bir süre sonra da kafasını çevirdi. Okumamak için bahaneydi hepsi. Huyunu ezberlemiştim artık. Bir süre daha oturdukdan sonra eve gitmem gerektiğini söyleyerek ayrıldım. Ayrılma meselesini başka zamana atmıştım. Odaklanmam gereken bir geleceğim vardı adımlarımı yavaş yavaş atmalıydım. Ertesi gün annemle kayıt işlemlerini başlatmak için dershane yetkilisinin yanına gittik. 5dakika için de annem evrakları imzaladı ve ayrıldık. Başlamasına 2 hafta vardı. Okulların açılmasına ise 1 ay. Çözmem gereken kitapları vermişlerdi. Kendime rota çizmeye başlamıştım. Dış etkenlerin kafamı kurcalamasına izin veremezdim. Günler hızlı geçerken dershaneye başlamıştım. Sınıftaki arkadaşlarım çok iyilerdi. 16kişilik bir sınıfımız vardı ve erkeler sağ duvar da kızlar sol duvar da ki sıralar da oturuyordu. En ilginç gelen buydu sanırım. Erkekler kızlarla, kızlar da erkeklerle konuşmuyorlardı. Ben her zaman insanlarla muhabbet etmeyi seven biriydim. Erkeklerle kısa süre de anlaştık. Sınıfta bir tek kız olarak bana selam veriyorlardı. Mehmet bir gün dershane çıkışıma gelmek istediğini söyledi bir şey demeye kalmadan da geldim diye mesaj attı. Dersim o gün 5 de başlayıp 8 de bitmişti. Hava artık 8 de kararmış oluyordu. Ömer ve Ozan ile çok iyi arkadaştım. Onlarla beraber aşarı indik. Mehmet bizi görünce yanımda ki arkadaşlarıma ağzından bir şeyler mırıldanarak bakmaya başladı. Kolundan tutarak;
-"Ne yapmaya çalışıyorsun Mehmet ?"
-" Ne işin var bunların yanında ?"
-"Bana sesini yükseltmeyi kes. Arkadaşlarım görmüyor musun?"
-" Arkadaşların. Bu giydiğin şeyler ne. Gömleğini dışarı çıkar. Çok meraklısın herhalde kendini millete izletmeye?"
-" Defol git."
Hiçbir şey demeden sınıfa tekrar çıktım. Arkamdan Ozan ve Ömer gelerek;
-"Burçin seni üzüyorsa hesabını alırız kardeşim."
-"Sorun yok ben yakın zaman da bitiricem zaten."
-" Kalk hadi otobüse biz bindiricez seni."
-"Kusura bakmayın çocuklar."
Bana bakarak ikisi de güldü. Aşarı indiğimiz de Mehmet yoktu. Ömerler de beni otobüse bindirdikten sonra gittiler. Olan şeyleri kafaya takmamam gerekiyordu. Kafamı çevirdim ve uzun uzun yollara bakarak daldım.

Beklenen AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin