İlk Duygular

58 19 4
                                    

   O gün Dila'nın o samimiyeti beni benden almıştı o bana bakıp gülerken sınıfa ince zayıf bir bayan girdi. Hepimizin yüzüne teker teker baktı ve benim sınıfımsınız diyerek güldü. İçimden acaba neler mırıldanacak diye düşünürken gözlerimin içine baktı ve hafif bir gülümseme ile hepiniz kadar bende heyecanlıyım dedi. Heyecanlı değildim ama ilk gün olmasına rağmen şansım yaver gidiyordu. Dila bana bakarak:
-"Burçin telefon numaranı verir misin ?"Dedi.
Telefonum yazın bozulmuştu ve hiçbir zaman elektronik eşya konusun da şansım yaver gitmemişti ona bakarak:
-Şu anlık telefonum yok. Olduğu zaman ilk olarak seni eklicem rehberime diyerek gülümsedim.
O gün tüm günümü Dila ile beraber geçirdik. Sabah beni bırakan babam almaya da geldi tabi ki. Sessiz sakin bir şekilde eve gittim. Günler birbirini kovalıyor biz Dila ile daha sıkı bir bağ kuruyorduk. Belki de hayatım da güvendiğim ilk insanlardan bir tanesiydi Dila. Benim için büyük bir önemi vardı onun gözlerine baktığım zaman onda ki sevgiyi rahatlıkla görebiliyordum. Zamanla okula ayak uydurmaya başladım. Sınıf arkadaşlarımız hepsi suskun ama bir o kadar da kurnazdılar. Dila ile beraber iken sınıftan bir kız yanımıza gelerek;
-"Merhaba ben Şule." dedi. Dila ile karakter yapılarımız birbirine çok benziyordu o da konuşkan ve sıcak kanlıydı.
-"Ben Dila bu da arkadaşım Burçin."
-"Tanıştığıma memnun oldum."diyerek yanımızdan uzaklaştı. Dila bana bakarak güldü.
-"İyi kıza benziyor dimi?"
-"Pek ısınamadım sanki. "
-"Burçin akrep burçları hep mi böyle olur." diyerek güldü. Burçlara inanan bir model değilim ama merak etmiyor da değildim. Şule o günden itibaren bizimle takılmaya devam etti. Ben de zamanla ona alışmaya başladım. İlk yılımızı sınıfta kalmaktan son anda sıyırarak bitirdim. Ve yaz geldi. Herkes denize giderken ben iş hayatına atıldım. Babam her zaman denize karşı bir adamdı. Babam için doğa olsun yeterliydi. Bizde yazları babamın memleketine gider babamın gönlünü avuturduk. O yaz mahallemiz de bir kuaför vardı ve oraya başladım. Patronum çok iyiydi bana patronluktan çok ablalık yapıyordu ve bu çok hoşuma gidiyordu.  Kuaför günlerim çok uzun sürmedi. Yazları her akşam mahalle kadınları dışarı çıkar dedikodu yapardı. Annemle biz de çıkıyorduk  ama dedikodu için değil. O ortam da olmak hoşumuza gidiyordu. Her akşam biri çay demler dışarı çıkarır kadınlar da içerdi. O akşam da sıra bizdeymiş. Annemin bana olan bakışından eve çıkıp direk bardakları hazırladım. Çay da biraz demini alsın diye cama çıkıp annemleri camdan izlemek istedim. Her akşam mahallenin gençleri köşeye toplanır sohbet ederdi. Ben camdayken iki çift gözün bana baktığını gördüm. İçimden "Ne var da bakıyorsa." diyip içeri girdim. Erkeklere karşı ilgim yoktu olmasını da o dönemler istemiyordum. Bardakları aldım ve aşarıya indim. Her hareketimi izleyen biri vardı ve bu beni rahatsız etmeye başladı. Arkamı dönerek ters bakışlar attım ve bir daha bakmadı. Yazın artık ortalarına geliyorduk ve havalar normalinden çok sıcak derecelere çıkıyordu.  Mahallemiz de 9 kardeşli bir aile vardı ve bu ailenin 6 bireyi ayaklarından rahatsız dördü ise ayakta fakat onların da rahatsızlıkları vardı. Biz o aileyi çok sever mahallece birbirimize destek verirdik. O aileden Murat abimiz vardı. Aşırı kilo problemi olduğu için evden çıkmak istemezdi. Hayatı boyunca da hiç evden çıkmadı. Ben her zaman onlara gider ürettiği fikirleri bana göstermesini beklerdim. Bir gün okuldan gelirken mahalle de bir telaş vardı ve Murat abinin hastaneye kaldırılıp yoğun bakıma alındığını öğrendim. O gece hemen annemlerle beraber hastaneye gittik. Yapılacak bir
Şey yoktu. Allahtan gelen her şeye razı olan kullardık. Beklemek ve sabır göstermekten başka bir çaremiz yoktu. Günler geçerken üçüncü gün sonunda yoğun bakımdan çıktığı haberini aldık. O akşam hemen hastaneye gittik. Murat abiyi gördüğümüz de gayet sağlıklı ve her zaman ki gibi güler yüzle bizi karşıladı. Annemler görüştükten sonra hastanenin kafesine indik. Mümin abi Murat abinin kardeşi idi ve mümin abi benim babamdan öteydi. Annem ben mümin abi otururken bakışları ile bana doğru gelen biri vardı ve karşıma oturdu. Mahalle de gördüğüm çocuk. Suratı biraz durgun ama bir o kadar da gözleri parlıyordu. Onu gördüğüme sevinmiştim. Oysa ki onu sevmemiştim başta. Bana bakarak güldü ve;
- İyi akşamlar otursam sorun olmaz herhalde dedi.
Annem direk;
-Otur oğlum otur diye atıldı. Mümin abi tam bana bakıp bir şey sölicek iken mümin abinin yiğeni geldi. Ve o çocuğa bakarak:
-"Hamza sen Burçinin yanına geçsene" dedi. Yavaş yavaş ortam ısınmaya başlamıştı ve istemsiz şekilde ellerim terlemeye başladı. O da olur şeklinde başını sallayarak yanıma oturdu. Adının Hamza olduğunu öğrenmiştim ve bu beni çok mutlu etmişti.Herkes sohbete dalmışken bana gizlice;
-Nasılsın? Dedi. Şok olmuştum yapıcak bir şey yoktu ve konuşmaya karar verdim sessiz şekilde kulağına yaklaşarak;
-"iyiyim sen nasılsın, biraz üzgün gibisin" dedim. Kalbim küt küt atıyor bir an evvel kalkıp da gitsek diye bakıyordum.
-İyiyim.Murat abi iyileştiği için daha da iyiyim. Seni gördüğüme sevindim.
-Bende seni gördüğüme sevindim diyerek sustum. Kalbim küt küt atıyor neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Ben konuşmasam bile sık sık bana bakıp bakışları ile her hareketimi takip ediyordu.  Ve nihayet annem artık kalkalım dedi ve kalktık. Elini bana uzatarak "iyi akşamlar" diyerek elimi sıktı. Gülümseyerek elimi çektim ve annemle eve doğru yola koyulduk.

Beklenen AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin