Ay Işığı

34 6 3
                                    

Ayağıma batan ufak taşlar artık canımı acıtmıyordu. Çıplak bedenim soğuktan uyuşmuş, her an ölebilirmişim gibi hissediyordum. Nerede olduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sadece koşuyordum ve peşimdeki adamlardan kurtulmaya çalışıyordum ve tek bildiğim buydu. Neden kaçtığımı bilmiyordum, kim olduğum nerede olduğumu. Tek bildiğim şey bu adamlardan kurtulamazsam ölecek olmamdı. Karanlıkta ay ışığı görmemi sağlıyordu. O da olmasa zifiri karanlıkta önümü görmem imkansızdı. Önüme çıkan uçurum anlık şok yaşamama sebep olurken ne yapabileceğimi düşünmeye başladım. Fazla seçenek yoktu adamların sesleri gittikçe yaklaşıyordu. Kaçabileceğim bir yer yoktu. Kapana sıkışmışım. Geldiler ve önümde durdular. Bilmediğim bir dilde bana bağırıyor ve silahlarıyla nişan alıyorlardı. Aklıma gelen ilk şeyi yaptım. Kendimi uçurumdan, okyanusun soğuk kollarına bıraktım.
.
.
.
Uyandığımda küçük bir odada olduğumu gördüm. Üstümde bana büyük gelen erkek kıyafetleri vardı. Kıyafetler ağır bir şekilde balık kokuyordu ve oda sallanıyordu. Burası bir kamaraydı iki yatak ve sandık vardı. Hemen kaçmam lazımdı. Kapı kolunu tuttuğum anda kapıyı birisi açtı. Karşımda yaşlı bir adam vardı. Ne diyeceğimi bilemedim ve sadece bakıyordum. Bana bilmediğim bir şekilde yumuşak bir şekilde konuşuyordu. Ona anlamadığımı ellerimi kullanarak anlattım. Not defteri ve kalem çıkarıp bana verdi ve yazmam için işaret etti. Bende yaşadıklarımı yazdım.Yaşlı adam okuduktan sonra birine seslendi. Yanımıza bir adam geldi. Adam tahminen benden bir ya da iki yaş büyük ve uzun biriydi yüzüne bakmadım ama sarı ve kıvırcık saçları dikkatimi hemen çekmişti. Yaşlı adamın ona uzattığı kağıdı aldı ve okudu. Karşıma geçti.
"Türk müsün?"
Yanımıza gelen sarışın adam yüzüme bakıyordu ve cevap vermem için bekliyordu.
"Be-ben.. Evet... Sanırım."
Sarışın adam dediğim şeye gülerken yaşlı adam yanımızdan ayrıldı.
"Sanırım mı?"
"Ben hiçbir şey hatırlamıyorum."
"Tamam gel otur şöyle ve hatırlamaya çalış, sana yardımcı olmamı istiyorsan hatırlaman ve anlatman lazım.
"Tamam.. Ben kaçtım. Peşimde adamlar vardı ben hastane odası gibi bir yer hatırlıyorum. Camdan atladım ve kaçtım."
"Peki... Neden kaçtın? Sana bir şey mi yaptılar?"
"Ben... hatırlamıyorum sadece acı.. Ve kaçmam gerektiğini. Yoksa ölecektim. "
"Seni okyanustan çıkardık peki oraya nasıl girdin?"
"Uçurumdan atladım. Çünkü adamlar beni öldürecekti, kapana sıkışmıştım."
Anlatırken ellerimle oynuyordum. O sırada bileklerimdeki izleri fark ettim ve kolumu sıvadım. İki bileğimde de morarmış izler olduğunu gördüm. Sarışın adam bileklerimi tuttu ve kaşlarını çatıp incelemeye başladı ve bende yüzünü incelemeye. Büyük ve ela gözleri vardı. Dudağının kenarındaki yara izi çenesine kadardı. İz derin, ince bir çizgi gibiydi. Burnu küçük ve düğme gibiydi. Çenesi sert ve düzgündü. Gözlerine baktığımda bana kaşlarını çatarak baktığını gördüm. Aramızda bir şey olmuştu. Bileğimdeki elleri ellerime indiğinde, bir şey fısıldamaya başladı. Başka bir dilde. O anda kendimizi başka bir yerde bulduk. Karşımızda aynalar vardı. Oda büyük ve soğuktu. Rahatsız edici bir şekilde sessizdi.
"Biz nerede-"
Sözümü kesmeme sebep olan, adamın yüzüne baktığımda gözlerinin bem beyaz olduğunu gördüm.
"Aynaya bak."
Çok korkmuştum. Dediğini yaptım ve aynaya baktım. Baktığımda ne
yapacağımı şaşırmıştım.

Merhaba sevgili okurlarım, öncelikle belirtmek isterim ki yeni bölümün gelmesi için bölümlerimin +15 oy olması gerekiyor. Sadece okuyup oy vermeyenler oluyor yine de canınız sağolsun ama lütfen oylamayı unutmayın. Bu arada kitabın adını değiştirmeyi düşünüyorum. Fikrinizi yazarsanız çok mutlu olurum.
Teşekkürler.

Elementler: Ateşin OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin