3.

46 5 0
                                    

Kapattığım kapının ardından poşetleri birer ikişer mutfağa taşımakla meşguldüm  ama bir yandan da Araf a takılmış dı aklım şu karşıdaki berberin sahibiymiş açıkcası biraz tuhafıma gitmişti okumak yerine neden böyle bir işi tercih etmişdi ki , hem benim bey dediğime filan bakmayın 22-23yaşında anca vardı. Yakışıklıydı da uzun boyu ,buğday teni ,kahverengi gözleri ile oldukça ilgi çekici bir tipi vardı.

Bi anda düşündüğüm şeylerin farkına varıp kendine kızdım bana neydi ki yakışıklıysa kendine yakışıklı. Allah sahibine bağışlasın.

Daha fazla bu saçma düşüncelerle boğuşmayı bırakıp taşımayı bitirdiğim eşyaları dolaba yerleştirdim bir yandan da artık isyan bayraklarını çekmiş olan miğdeme birşeyler yollamak için kahvaltı hazırlıyordum...

Nihayet karnım doyduğunda kirlileri bulaşık makinesine atmaya başladım eee bir temizlik de yapılması gerekiyordu anlayacağınız işim başımı aşmış durumda. Temizlik için gerekli malzemeleri alıp tekrar mutfağa geçtim kulaklıklarımı da takfığımda hazırdım. Sanırım temizliğin en çok bu yönünü seviyordum müzik dinlerken dünyadan soyutlanıyor, işleri de bir çırpıda hallediyordum. İşte şu an da o anlardan biriydi, taki o şarkı çalıncaya kadar birden hüzün çöktü üzerime soldu yüzüm ,buğulandı gözlerim  bu şarkı o şarkıydı onun şarkısı bana gitarı ile çaldığı ilk parça(kaç kadeh kırıldı) belki benim tarzıma hitap eden  bir parça değildi ama bu şarkıyı onun ağzından dinlemiştim ben. O güzel sesi yankılandı birden kulaklarım da o an geldi gözlerimin önüne dizlerimin gücü çekildi yerde buldum kendimi sindim duvarın kenarına  usul usul ağlamaya başladım. Niye niye gittin hiç mi düşünmedin beni diye bağırmak istedim avazım çıktığı kadar kalkdım oturduğum yerden elime ne geçtiyse attım yerlere ,parçalanmalarını  izledim .ağlamalarım dahada şiddetlendi "NEDEN NEDEN BIRAKTIN BENİ NEDEEEENNNN" dayanamıyordum ,olmuyordu onsuz.

Tekrar yıkıldım yere ,kırılan tabakların bardakların ve diğer eşyaların üzerine, biraz da orada ağladım git gide kapanan gözlerimin önünde bir görüntü belirdi...
****

Çalan kapıyı duymamla yerimden zıplamam bir oldu kapının yanına geldiğimde yan taraf da duran aynada son kez üzerini düzlettim.

Kapıyı açmamla o güzel yüzü gözlerimin önüne serildi bana o hayran olduğum gülümsemesini bahşedip kollarını bana sardı. "Prensesim "ben de ondan geri kalmayıp sardım kollarımı ona uzun boyu onu görmemiş zorlaştırıyordu el mahkum kaldırdım kafamı " içeri gelsene sana bir sürprizim  var"boynuna doladığım ellerimi aşağı indirip ellerini buldum ince parmaklarını doladım onun erkeksi ellerine ,memnuniyet ile dahada kenetledi  ellerini ellerime .

Ben önde o arkada girdik salona ilimizin de yüzünde mutluluk dolu bir gülümseme.

Ellimi elinden çekip çekildim önünden bu hareketim hazırladığım sofrayı görmesine sebep oldu. Gözleri bir müddet sofrada gezindi "düşündüğüm şeyi yaptığını söyleme" güldüm "tamam söylemem " diyip göz kırptım bu hareketine karşılık ellerini birbirine sürtüp "  hadi getir de elin lezzetlimiymiş görelim"sözünü bitirir bitirmez mutfağa koştum son eksikleri de tamamlayıp çorbaları doldurmakla başladım ,o heyecanla önündeki çorbadan bir kaşık aldığında bende hülyalı hülyalı onu izlemek ile meşguldüm zaman böyle geçip gitti ben onu izlemek den yemek yemeye vakit bulamazken o bütün yemekleri silip süpürmüşdü " ellerine sağlık prensesim "diyip tabağını hafiften öne doğru itti .

O koltuğa yayılmış televizyon izlerken bende masayı toplamak ile meşguldüm en sonunda dayanamayıp yaptığım ıspanaklı börekden bir parça attım ağzıma , çiğnedikce elimde olmadan yüzüm buruştu zor zar yutabildim. Hiç vakit kaybetmeden diğer yemeklerin de tadına baktım. Bunlar tam manasıyla rezaletti...

Soluğu salonda aldım," canım"dedim yanında ki boşluğa otururken "efendim prensesim "bana döndü " diyorum ki bundan sonra hep ben yapayım yemekleri"söylediğim şeyle belli etmemeye çalışarak yutkundu "sen kendini yorma istersen " daha fazla tutamadım kendimi başladım gülmeye" neden bana söylemedin" anlamaz bir yüz ifadesi takındı "neyi" böyle yapmasına dayanamayıp yüznü avuçlarımın içine aldım"yemeklerin kötü olduğunu bana niye söylemedin "hoşuma gitmişdi aslında bu davranışı , bir anda aklıma yemekleri yerken ki yüz ifadesi geldi aslında hiç de belli etmedi.

Ben de isterdim yaptığım yemekle kendimi övmeyi ama Allah affetsin rezil etmişim onca nimeti.

" çok hevesliydin ,hem onca saat uğraşıp bana birşeyler hazırlamışsın seni üzemezdim"bir kez daha sevdim deniz gözlümü sıkı sıkı sarıldım ,

Çektim ciğerlerimin en ücra köşesine kadar o güzel kokusunu. Ve duydum o güzel sesini gözlerimin önüne gelen o güzel ve sakin sahneye inat telaşlı ve korkmuş çılan sesi ile "RAVDA"...

******

Burnuna dolan  hastane kokusuyla yavaş yavaş kendime gelmeye başladım. Yaşadığım olaylar geçti bir film şeridi gibi zihnimden , şeridin sonuna geldiğimde ise o ses tekrar yankılandı zihnimde korkunun her tonunu içinde barındıran o ses Poyrazın sesiydi emindim.

Açtım umutla gözlerimi belki dedim belki çıkar bir yerden her şey bir şakaydı ,geçti der ve tekrar alır beni kollarının arasına diye, olamadı.

Karışımda gördüğüm kişilerle tekrar yıkıldı umutlarım ne bir şakaydı bu ne de bir rüya her şey gerçekti tıpkı şu an karşımda duran Özgür,Afra ve Araf gibi...

Tek birşey söyledim onlara " gidin". 3 ü de sanki böyle diyeceğimi biliyordu. Özgür bana yaklaşarak "yapma böyle bu kaçıncı, sana da yazık azıcık kendini düşün. Tamam kabul zor zamanlar geçiriyorsun ki bunun tersini idda eden de yok, ama daha seni kendi başına braktığımız ilk günden hastanelik olmak da ne demek!" sinirliydi hem de çok. Araf bu durumu fark etmiş olacak ki Özgürü tuttu "tamam sakin, bak ne diyicem bu konuşmalarınızı uçaklık biraz daha toparlanınca yapın... Hadi"bu hareketinin ardından Özgür ün sırtına vurdu erkeksi bir edayla.

Özgür de biraz daha burada kalırsa kendine hakim olamayacağını anlamış olacak  ki sessizce çıktı odadan ardından da bana kırgın gözlerle bakan Afra...

Arkaya doğru attım kafamı, kapadım gözlerimi, ardından tekrar kapının açılma sesini işittim. İstemsizce açıldı gözlerim ve döküldü sözcükler ağzımdan " beni kim buldu?" tam çıkacağı esnada sorduğum soru onu duraklatdı, ağır hareketlerle döndü bana,bir süre daha baktı yüzüme ve benim hayellerim ,umutların birkez daha yıkıldı o an " ben... Oradan geçiyordum senin çığlıklarını duyunca .... Geldim işte, neyse ben artık gideyim, geçmiş olsun...."








Varmısın İddasına???Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin