6. KESİT

29 2 1
                                    


Gök yüzüne bulutlar ne kadar yakışıyorsa ,benim aşkım da sana o kadar yakışırdı...

****

Uzun zamandır olduğu gibi yine direndi bana gözlerim kimi zaman kapanmak için kimi zamana ise açılmamak için sıkça yapıyordu bunu bana.

Başkalarında da oluyormu bilmiyorum ama benim moralin bozukken sıkça başıma gelen olaylardır bunlar.

Zorla da olsa açtım gözlerimi...

Yatağın içinde sağa doğru döndüğümde yuvarlanarak aşağı düştüm, kulağa ne kadar tuhaf gelsede bu benim uyanma şeklimdi.
(😮😮)

Araf ile girdiğim iddiayı kazanmalıydım. Bu düşünce aklımda dolaşırken bir yandan da bana güç veriyordu. Hızlıca işlerini halledip üzerime siyah kot tulumumu içime beyaz tişörtümü geçirdim , bileğimde ki toka yardımı ile de gelişi güzel bir topuz yapıp telefonumu aldığım gibi kendimi dışarı attım.

Hızlıca akan zaman ile özdeş bir şekilde üçer beşer atlaya atlaya indim merdivenleri. Elim telefonunun ekranına gittiğinde saatin daha 7.50 olduğunu gördüm. Ne zaman gelirdi ki acaba ?

Neyse ki beni çok bekletmeden sokağın ucunda görünmüştü, yaklaştıkça dahada beliren görüntü ile oldukça şaşırmıştım. Benim aksime oldukça dinç görünüyordu.

Altına kot pantolon içine beyaz bir tişört üzerine de buz mavisi bir gömlek giymiş gömleğin önünü açık bırakmış, kollarını da geriye doğru hafif kıvırmıştı.

Giyimine dikkat ettiği belli oluyordu.
İç sesim ile yaptığımız işte benim sitilim ( yoksa bu benim tarzım mıydı.... Aman her neyse.😋) programını sona erdirip oturduğum kaldırımdan kalktım. "Günaydın," bir yandan da muhtemelen toz olan arkamı temizlemeye uğraşıyordum "Günaydın... Doğrusu şaşırttın beni, söylediğim saate geleceğini tahmin etmezdim."sesi oldukça ima doluydu.

Söylediklerine göz devirip ne ara açtığını anlayamadığım kapıdan geçip dükkâna girdim " yaptığın şeyi gördüm!" omuzunun üzerinden bana bakarak söylemişti bunu "görebilirsin, görmenden çekinseydim yapazdım zaten. Hem seninle bir iddiaya girdik değilmi..." tam cümlenin devamını getirecektim ki miydem guruldamasıyla araya girdi. Offff bu olmamalıydıııııııı. "Kahvaltı yapmadım değilmi. " sorusuna kaşlarımı kaldırarak cevap vermek ile yetindim "anlaşıldı seninle işimiz var bizim" ardından sabır dileniyormuş gibi tavana dikti gözlerini.

Birkaç adımda dükkândan çıktı, ne yaptığını anlayamamıştım. Bunu fazla kafaya takmamaya çalışarak etraftaki malzemeleri incelemeye başladım.

Bazı şeyleri bilsem de bazılarını ömrümde ilk defa burada görüyordum doğrusu. İnceleme işine oldukça dalmış olmalıyım ki cama tıklatan Arafı gördüğümde yerinden sıçradım. Bana eliyle gel işareti yapıp yanına çağırdı.

Vakit kaybetmeden yanına gittiğimde kapının önünde duran küçük tahta masanın üzerine bırakılmış simit ve çay beni karşıladı, yaptığı küçük jest beni hem şaşırtmış hem de mutlu etmişti.

küçük tabureyi çekip oturdum "teşekkürler" dedim mahcupca. "Hadi... çayın soğudu bak." demişti benim söylediğim cümleyi yoksayarak.

Benim aksime sırtını cama yaslamış gayet rahat bir şekilde, elinde çayı. Mahallelinin yavaş yavaş sokağa çıkmaya başlayan çocuklarını izliyordu.

Daha fazla bu görününtü ile meşgul olmamam için bana sinyaller veren miydemi daha fazla bekletmeden önündeki simidi yemeye başladım.

Bir yandan da tıpkı Arafın yaptığı gibi çocukları izliyordum. Farkında olmadan derin bir nefes aldım. Geçmişi deşmenin matığı yoktu. Bu esnada elimde ufak bir parçası kalan simidi hemen ağzıma attım ve neredeyse hiç içmediğim çaydan bir yudum alıp bıraktım çay içemek pek sevdiğim bir şey değildi.

Tam yerimden kalkmış dükkana girecekken "e bizahmet boşları Ahmet abiye bırakıver. Tabi senin bardağa boş denirmi bilmem ama." hayır tani ben bu mendebura göz devirmek ten Yoruldum ama o bana göz devirtmek ten yorulmamıştı. "Çok mu komiksin ya sen ."demiştim en sonunda.

Oyalanmadan masadaki 2 bardağı alıp ilerlemeye başlamıştım ki bir gerçek yüzüme vurdu. Ahmet abi kimdi ve neredeydi? Aklımda dönen bu sorular ile yavşca arkama döndüm. Dönmez olaydım. Bana alayla bakan bir adet Araf. Eli ile benim durduğum yönün tam tersi yönü gösteriyordu, " tamam gerisini bulabilirim okuma yazmam var Allaha şükür."

Gösterdiği yöne doğru gitmek için bir iki adım atmıştım ki "bunu söylediğin iyi oldu çünkü ben senin beyin seviyenin böyle bir şeye yeteceğini tahmin etmemiştim" söylediği cümledeki alayı görmemiş olsamda tüm hücrelerime kadar hissetmiştim.

Omuzumun üzerinden arkama baktım ,içimde dolup taşan öfkeyi bastırmaya çalışarak onun gibi umursamaz bir gülümseme takındım. "E tabi olmayan bir şeyi tahmin için de olsa kullanamazsın, sen de haklısın"

****

Günün geri kalanında söylediğim o cümleye lanetler okuyup durmuştum ,ne vardı sanki iki dakika tutsaydım çenemi. Ama yok illa bi karşılık vermem lazım... Yoksa bir günüm rahat geçer.

Gün boyu Araf beyimizin o cümlenin öcünü almak için bir tek canımı almadığı kalmıştı. Dükkanda ki bütün havluları ikişer defa yıkatmış , camlara kadar her yeri sildirmiş. En son bitmiş bir halde kendimi koltuklardan birine attığım da "Ravda Çetin abimle bi ilgilen benim iki dakikalık bi işim var halledip gelcem hemen. Zaten altı üstü bir iki şey yapıcaksın"

Dediği şeyi doğru anlayıp anlamdığımdan emin olabilmek için bir süre iyice düşündüm , sonuçta benden adamın saçlarını kesmemiş fln istemezdi... Saçmalık. Çay kahve fln bişeler getir demek istemişti bence. Evet evet bence kesinlikle bu.

"Tamam... Çetin abi ne istersin çay kahve hemen getireyim " ben Çetin dediği adamdan bir cevap beklerken Arafın gülme sesinin dükkanda yankılanmasıyla gözlerim istemsizce ona kaydı.

*****

Hayırlı Ramazanlar 😇😇😇

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 27, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Varmısın İddasına???Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin