1.Bölüm

104 5 0
                                    

-Frisk-

-Heya!Ben Flowey!Çiçek Flowey.
İşte yine başlıyoruz...
-Hımm..Yer altına ilk gelişin değil mi?Hay aksi kafan çok karışmış olmalı.Biri sana burada işlerin nasıl olduğunu göstermeli.Sanırım iş bana düşüyor hazır mısın?
Burada Flowey'in tekrar tekrar beni kandırmaya çalışıp bana o saçma saldırısıyla saldırmasını istemiyordum.Eğer defalarca kötü son yaparsanız...Siz de böyle bir şeyden bıkardınız.Ne yaparsam yapayım bu aptal döngüden çıkmak isteyemiyordum.Neden?
-Argh!Lütfen Frisk gerçekten iyi son istiyor olamazsın değil mi?
Üstüme gelen saldırıdan acemice kaçtım.Ne yazık ki bir kaç tanesi denk gelmişti...
-Seni salak!Bu dünyada ya ölürsün ya da öldürürsün!Hahaha!
Ve saçma sapan kahkahalarla devam... Ruhumun etrafı kalın duvarlarla sarılmıştı ve hareket ettiremiyordum.Üstüme gelen saldırılarda pek gecikmemişti.
-Bilemiyorum Chara bu kötü son olayı...İnsanlardan nefret ediyorum ama...Canavarlar gerçekten bana bir şey yaptılar mı?
-Aptal!Peki söylesene Frisk!O zaman o aptal canavarları niye defalarca öldürdün he!?Kabul et sende yıkım istiyorsun!İnsan canavar fark etmez hepsi ölmeli!
-Chara...Bu konuda sözünü dinlemek istemiyorum.Bir kere olsun kararımı vereceğim.
-Bunca zamandır kararları tek benim verdiğine emin misin Frisk...
-Argh!Chara!
-...
Omzundaki eli hissedince gerçek dünyaya döndüm.Sonuçta Chara sadece bir ruhtur ve onu sadece ben görebiliyordum.
-Ne kadar korkunç bir yaratık zavallı ve masum bir gence işkence ediyor.
Tepkisiz ifadesiz kaldım.Ne kadar masum olabilirim ki?Ne yapacaktım?İyi son için ne yapılırdı ki?
-Sakın korkma evladım adım Toriel harabelerin koruyucusuyum.Her gün buradan geçer ve buraya birisi düşmüş mü diye bakarım.Uzun zamandan beri buraya gelen ilk insansın.Gel mezarlığı geçmek için sana rehberlik edeyim.

Beni götürdü kendimi savunmayı öğretti.Bilmiyormuşum gibi...Yine de hiç bir şey demedim sadece bana denileni yaptım.Ve kimseyi öldürmedim...Bana bir cep telefonu bile verdi.Eğer yeniden başlamasaydım diğerlerinin yanına koyardım.Kullanmaya karar verdim ve ona anne dedim.Neden dediğimi bilmiyordum ama garip bir şekilde mutlu oldu.Acaba canavarları mutlu etmek...O kadar da kötü değil mi?
-Argh Frisk!Çok çabuk kapılıyorsun.!
Chara'yı aldırmadan yürümeye başladım.Bana burada kalmam söylenmişti ama ben buraları zaten çok iyi biliyordum.İlerlemeye devam ederken Toriel beni aradı ve karemelli mi,tarçınlı mı kek istediğimi sordu.Karemeli gerçekten seviyordum.
-Karemel anne.
Garip sesler çıkararak telefonu kapadı.Afalladığını hissedebiliyorum.Bu çok eğlenceliydi.İnsan öldürmekten bile eğlenceliydi.Chara'nın kafama vurduğunu ve beni iteklediğini hissettim.Ama bunu yapamazsın çünkü o bir hayaletti.Sevgiyi bilmeyen bir hayalet...Aynı sevgiyi unutmuş benim gibi...Fazla geçmeden Toriel'in bulunduğu yere gittim.Beni görünce şaşırdı.Bir şeyler söyledi ama pek ilgimi çekmedi.Birlikte eve gittik bana odamı gösterdi.Tanrım bu kaçıncıydı?Ah salyangoz turtasıymış bir kere merak edilen sormuştum.Bir daha soramadım.Benim için karemela turtası yapmıştı.Ama yitirmeden odama gidip uyumuştum.İyi biri olmayı hatırlamak çok tuhaftı.Buraya ilk düştüğümde sadece nefret ve isyana boyanmıştım.Ve Chara bana yardım edince hepsini öldürmüştüm.Onlar bana o kadar iyiyken.Ben gerçekten ben miydim?Uyandığımda odamda bir tabak karemela turtası vardı.Yedikten sonra Toriel'in yanına yani oturma odasına gittim.Her zaman ki gibi şöminenin karşısındaki koltuğa oturmuş bir şeyler okuyordu.Bir şey isteyip istemediğimi sordu.Bir şey demedim.Raflardaki tarih kitabından rastgele bir kısım açıp okudum.Sans'ın yanına gitmek istediğimden Toriel'in harabelerden nasıl çıkabileceğini sordum.Her zamanki tepkisini verip bir şey yapmam lazım diyip gitti tabiki de peşinden gittim.Ve yine savaş alanı açıldı...Onu öldürdüğünde dedikleri hala beyninde yankılanıyor ilk başlarda etkilediği pek söylenemez ama yine de onu öldürdüğümde yine beni düşünmesi...Toriel çok ilginç bir anne...Her defasında onu bağışladım o vazgeçmeden bile bağışladım.Ve sonunda gitmeme göz yummuştu.Onunla kalmak ilginç olurdu ama ya Sans?Kapıdan geçtim Flowey geldi ve bana yaptıklarından ve öldürmekten bahsetti.Ahh Flowey ben zaten öldürdüm bir çok kere bu canavarları...Pek mükemmel bir son olmuyordu değil mi?Konuşmasını bölmesinde.Bu yüzden gülüp gitti.Yola devam ettim.Karlı yollarda yürürken ayakkabımın altındaki karların çıkardı sesten başka bir şey duyulmuyordu.Sans'le karşılaşacağınız köprüye gelince durdum.Ayak sesleri duyulmaya başlamıştı bile. Arkamı döndüm ve iskeletin elini sıktım.Beklediğim şey olmuştu, Sans'in şakasına maruz kalmıştım.Bana buraya daha önce gelip gelmediğini sordu.Tabikide geldiğimi söylemedim.Kendini tanıttı.Geçitten geçince bana lambanın arkasına girmem için komut verdi.Papyrus geldi ve Sans'ı azarladı.Komik...Sonuçta Sans onun abisi ama Papyrus ondan uzun...Bunu yüzüne söylemek komik olurdu...Sans'ın yaptığı esprileri kaçıncı duyuşum ama komik...Papyrus gidince olduğum yerden çıktım ve Sans'ın benden yapanı isteyeceği şeyi bekledim.Ve istedi.Yola koyuldum.Sans ters taraftan gitmesine rağmen benden önce gelmişti.Tabikide kısa yolu kullanırsa...Papyrus beni görünce çok şaşırdı.Halbuki Paps bu benim seni kaçıncı görüşüm.

Benim CanavarımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin