6. Bölüm..

16.8K 453 28
                                    



Sabah kalktığımda hazırlanıp evden çıktım ve gece olan herşeyi kafamdan atıp yürümeye devam ettim. Eğer düşünmeye devam edersem herşey karmaşaya dönecekti.



Karşımda Eylül'ü görmem ile gülümsedim o da bana doğru koşmaya başladı ve birbirimize sarılıp ayrıldık.



"Ne bu mutluluk?"


Eylül yüzündeki gülümsemeyi silmeden beni mutlu edecek cümleyi söyledi.

"Artık benim de bir sevgilim var. "

Sevinçten ona sarıldığımda o da kollarını sıkı sıkı belime sardı.

"Ben gerçekten mutluyum"

Ayrılılıp yüzümü ona çevirdim.


"Gerçekten senin mutluluğun benim mutluluğum. Hayırlı olsun canım kardeşim."


Birlikte bugün işe gitmeyecektik. Alış veriş merkezine doğru yürümeye başladık ve karşımda yeni sevgilisini anlatan kardeşime odaklanmaya başladım.




*





Ne zaman geldik bilmiyorum ama Eylül de anlatmayı bitirdiğinde ikimizde büyük alışveriş merkezine doğru yürümeye başladık.



Eylül'ün sevgilisinin adı Can dı.
Şakacı ve eğlenceli biriymiş. Cafede tanışmışlar. Can'a istediği sıcak çikolatayı getirirken yerlerin kaygan olmasından kahveyi üzerine dökmüş sonra temizleme falan derken önce kavga etmişler sonra ise nasıl oldu bilmiyorum ama kader onları tekrar birleştirildi ve sonra ise arkadaş olmuşlar sonrası ise ortada.



Bu olay iki hafta önce olmuş ve bunu bana şimdi anlatıyor. İşte hayırsız diye boş yere demiyorum. Nedense herşeyde en son aradan uzun süre geçtikten sonra ben öğreniyorum.



Birlikte ilk önümüze gelen mağazaya girdik ve elbiselere bakmaya başladık. Eylül kendine yeşil bir elbise aldı ve kasaya gittik.



Birkaç mağaza sonra kendime birkaç şort ve etek almıştım. Bu süre içinde baya bir eğlenmiştik. Saate baktığımda öğle vaktine girdiğimizi fark ettiğimizde en üst kata çıkıp yemek bölüme girip boş bir masa bulup yerleştik.



*



Yemekten sonra sinama falan filan derken Eylül'ün sevgilisinin aramasıyla onun gitmesi gerekti ve ben tek başıma burada kalmıştım.



Artık şu Can yüzünden Eylül ve ben az vakit geçireceğiz gibi görünüyor. Elimdeki alışveriş poşetleri ile mağazadan çıkıp kütüphaneye doğru ilerlemeye başladım.




Şu çantamda ki romanı geri teslim etme vakti gelmişti.



*



Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama masadan kalktığım gibi hemen telefondan saate baktım. Saat sekiz buçuk tu. Hemen toparlanıp kütüphaneden hızla çıktım.



Şuan beni bekleyen bir annem ve babam yoktu.
Babam ben küçük yaşta annemin bu orospuluğuna dayanamayıp intihar etmişti. Babamın ölümünden üç sene sonra annem bilmediğim birinden hamile kalmıştı ve sonra bir süre sonra çocuğu aldırıp işine devam etmişti. Mesela şimdi devam ettiği gibi..



Şuan annem ve ben birlikte yaşıyoruz ama ikimizde birbirimizi umursamadığımızdan birimiz ölse gülecek duruma gelmiş haldeyiz.



Gerçekten annem pardon işte o karı ölse ne yapardım.
Tabiki de hiçbir şey yokmuş gibi devam ederdim.



Ben ne ondan anne sevgisi gördüm ne de başkasından. Babamın intiharı bile onun yüzünden. Gerçekten o benim babamı elimden almıştı. Lanet kadın (!)



Kafamdaki düşünceleri kafamdan atıp adımlarımı hızlandırdım. Gerçekten geç olmuştu ve bu saatte her bok sokakta cirit atıyor olmalı.



İki sokak daha indiğimde evde olacaktım ve en sevdiğim yatağımda uykuma kavuşacaktım.



Bir el silah ateş sesiyle kalbim hızlı hızlı atmaya başladı.
Son hızla aşağı doğru koşmaya başladım.
Neden bu saate kadar kaldıysam!
Elimde alış veriş poşetleri ve bir de bunlarla birlikte koşan ben.



Aklıma gelecek tüm olumsuz şeyleri atıp güzel şeyler düşünmeye başladım.


• Odamda sakin bir şekilde müzik dinleyerek kitap okumak.

• Yastığım.


Aklıma yine yatağım gelmişti. Şuan yatağımda olmam gerekti.



Yine bir silah patlamasıyla koşmamı daha da arttırdım. Karşıda evimi görmem ile yüzüm gülmeye başladı.



Cidden bu evi ne zaman dışarıdan görsem üzülerek girmek zorunda kalırdım ama şimdi oraya ihtiyacım var.


Evin önüne geldiğimde hızla sırtımdaki minik çantamı alıp içinden anahtarı çıkarıp kapıyı açmaya çalışmaya başladım.



Nefes nefese kalmıştım ve korkudan elim titriyordu ve soğuktan hissizleşmişti ellerim. Anahtarı deliğe getiremeden anahtar yeri boylamıştı.


Anahtarı eğilip alacakken bir kez daha silah sesini duymam ile çığlık atarak kapıya sokuldum.


Arkama dönecek cesaretim yoktu .















BENİMSİN (!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin