❃ 3 ❃

587 37 0
                                    


Doktor Jin ve Yoongi'nin çıkmasını bekledi ve sonra yanımda ki bir sandalye'ye oturarak bana ciddi ciddi baktı.

"Ji eun hanım, bu durum çok ciddi.
Size bir kaç yıl önce bir uyarıda bulunmuştum,
Hatırlarsınız belki?"

Demesiyle birlikte kalbime ve boğazıma sanki bir düğüm girmişti.

"Konuyu açar mısınız doktor bey!?"

Dedi Tae meraklı ve endişeli bir ses tonunda.
Bittim ben....

"Meme kanserine yakalan mışsınız Ji eun hanım.
Meme kanseri yoğunluk,
az uyku, stres, üzüntü gibi şeylerden kaynaklanır.
Çoğu zaman bu nedenlerin
yan etkileri birikiyor ve sonunda böyle bir patlama yapıyor.
Meme kanseriniz daha başlangıçta olduğu için şimdilik seoul'den uzaklaşmanızı
tavsiye ederim.
Babanızın yanına, türkiyeye gidin; türkiyede bir köye gidin ve zararlı modern şeylerden uzak durun.
Yani sağlıklı olmanız lazım,
tüm bu egzozlardan uzak bir yerde.
Lütfen her ay kontrole gelin,
Şimdilik malesef bir şey yapamıyoruz, kendinize iyi bakın, geçmiş olsun"

Dedi ve çıkıp gitti...
Ağlıyordum, farkında olmadan.

"Bunu beraber aşabiliriz!"

Dedi Tae. Elimi sımsıkıca tutmuştu ve ağlamıştı.
Güya titreyen sesini gizleyecekti benden, anlamaz mıydım?

"Aşacağız, umutsuzluk yok!"

Dedi Jhope ve dolabın arkasından çıktı.
Gözlerim kocamanca açılmıştı, gittiğini sanmıştım.

"H-hyung!?"

"Tae sende sakın kimseye söyleme, gizleyelim ve aşalım bunu beraber Ji eun!"

İkiside ağladıklarını gizlemeye çalışıyordu ama gözleri kıp kırmızıydı.

"Aşacağım, size söz veriyorum Ve sözümü tutmasam beni öldürün!"

Dedim gülerek, ortamı yumuşatmaya çalışarak.

"Asla! Hani bir Türk asla sözünden çıkmazdı!?"

Dedi Jhope, gerçekten umut fışkırıyordu oğlan.

"Çıkmaz zaten!"

Dedim ve göz yaşlarımı silmeye çalıştım ama faydalı olmuyordu, çenem titriyordu.

"Giriyoruz!"

"Girin!"

Dedim ve kendime gelmeye çalıştım.

"Bu halin ne Ji eun!?"

Diye sordu Yoongi endişeli bir sesle.

"Yok bir şey"

Dedim ve konuyu düşününce gözlerimin daha yaşarmasına içimden küfür ettim.

"Bir şey var Ji eu-"

Dedi bu sefer Jin,
İçeri dalan Jimin ve Jungkook onun sözünü bölmüştü.
İkisininde yüzleri bem beyazdı, hayalet görmüş gibi.

"Doğru olamaz ya!"

Diye haykırdı Jungkook, demek ki onlarda duymuş...

"Beni delirtmeyin ve çabuk söyleyin ne olduğunu!!!"

Dedi Suga sinirli bir şekilde.

"Yok ya bir şey, hadi gidiyoruz!"

Dedim ve ayaklanıp çantamı aldım ve ilk olarak odadan çıktım, tüm bakışların üzerimde olduğunu bile bile.

Yani tek Jin hyung ve Yoongi bilmiyordu....
Kapıya yaslandım, aslında kısa bir süre yaslanıp gidecektim ki içerdeki bağırışlar beni durdurdu.

"Bana ne olduğunu anlatın çabuk!"

"Sana hiç bir bok anlatmayacağız hyung!
Bir saniye ya...
Bir düşününce...
her şey senin suçun!?
Senden nefret ediyorum hyung!"

Diye bağırdı Taehyung...
Aslında cidden herşey yoonginin suçuydu...
Onun için 5 farklı işte çalışıp hayatımı mahvettim.
Oda yetmemiş gibi beni terk etti....Ama pişman mıyım?
Hayır....

"Hemşirenin dedikleri doğru mu Ji eun?"

Dedi Nam joon abi, göz yaşlarımı silip yanına
yürüdüm.

"Öyle"

Dedim kısık sesimle.
Nam joon abi de bana sımsıkıca sarıldı.
Onu abim gibi görüyordum, abim ve ablam var ama onlar türkiyede oldukları için o bana burada abilik yapıyor.

"Yanında olacağım, beraber aşacağız!"

Dedi saçlarımı okşayarak.
Yanlış anlaşılabilirdik ama cidden ikimizde abi-kardeş'den fazlası değiliz.

"Çek o elini Ji eun'den!"

Diye bir bağırış geldi arkamdan, hiç çekilesim yoktu ama Suga'nın tehditkar sesi yüzünden yavaşça çekildim.

"Hyung sen neyi oluyorsunda sarılmamıza karışıyorsun?!"

Dedi Nam joon çenesini öne kaldırarak.
Birazdan olacakları hiç düşünmek istemiyorum,
Suga sinirlenince olacaklara
hiç kimse müdahale edemezdi.

"Neyi mi oluyorum!?"

Dedi Suga hızlı adımlarla
Nam joon'a yaklaşarak.

"Dur Suga!"

Dedim Nam joon'un önüne geçerek.
Yoongi'yi şimdiye kadar biraz olsun tanıdıysam, bir kadına karşı asla şiddet kullanmazdı.

"J-ji eun?! Onu mu savunuyorsun bana karşı şimdi de!?"

"Kendine gel Yoongi!
Ona dokunma hakkın yok,
o hiç bir şey yapmadı!
Hem yapmış olsa bile,
buna karışmana hakkın yok!"

Yoongi'nin gözlerinden görebiliyordum, hayal kırıklığına uğradığını.
Ama sözlerim ağır değildi,
onun bana söyledi şeylere karşılık.

"Ji eun Ayrılalım, artık seninle uğraşamam"

"Cidden yeter artık.
Borcun geri kalanınıda öderim, istersende ödediğin parayı sana veririm.
Bana yük olmaya başladın, bir anlamı kalmadı seninle beraber kalmanın"

İntikamımı almaya işte bu gün başlayacağım.
Bunu beynime işledim.

"Tabii ya, senin gözünde ne kaldım ki? Cidden aşkın bu sürede kayboldu mu?
Bari grup üyelerine yavşamasaydın, Nam joon ile sevgili olmuşsunuz hemen"

Kendimize boş yere acı çektiriyorduk....

Söylediklerini biraz olsun sindirdikten sonra yüzüne tokadı geçirdim.

"Sana inanamıyorum!
Nasıl bu kadar kötü oldun?
Tam bir şerefsiz olmuşsun!"

Diye bağırdım ve koşarak oradan uzaklaştım.
Bugün ne kadar fazla ağladıysam, başım ağrıyordu.

***

İşte o gün son pişmanlığın işe yaramadığını anladım.
Eğer ailemi dinleyip, onunla hiç beraber olmasaydım belki bu kadar sağlıksız olup hasta olmayacaktım.
Ama o bir kaç yıl hayatımın en önemli ve en değerli yıllarıydı.
Hem positif anlamında, hemde negatif;
Mutluydum, huzurluydum ama çok yoruldum be.....
Çok eziyet ettim ruhuma ve bedenime...
Ama sevdim ve seviyorum.
Ona tutunmuştum, daha çok gençtim onunla beraber yaşamaya başladığımda,
her şey hayal gibiydi.
18'e yeni yeni girmiştim, o ise 21'e girmişti bile...
Şimdi ise ben 23 ve o 26 yaşında....

(Don't) Go Away ! | Min Yoongi Or SugaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin